Amina akşam namazından sonra yattığı yataktan kalkmadı. Isınınca uyumuştu. Ama uyumadan önce Sevim hanım miniği yanına getirmişti. O kadar güzeldi ki bebecik. Onunla bir süre oynadı ama o kadar yorgundu ki. Gözleri kapanıyodu Zümra ile oynarken.
"Ben Zümra'yı odasına götüreyim istersen, çok yorgun görünüyorsun." Dedi Sevim Hanım.
"Abla galiba yorulmuşum... Haklısın..." bebeğe baktı. "Canım benim... Güzellik... Yarın oynamaya devam edelim olur mu? Amina Abla çok yorgun."
"Tamam" diyerek çocuğu kucağına aldı Sevim "Biz gidelim ablası... Amina abla güzel güzel uyusun değil mi Zümracığım."
"Abla hala üşüyorum biliyor musun? Kolay sanmıştım ama..."
"Sen çok güçlü bir kızsın. Hayranım senin yıkılmaz iradene." Dedi Sevim. "Bu arada bu güzel kızın babası bu gece gelebilir."
"Bu gece mi?"
"Evet, eminim gelince seni ısıtmaktan mutluluk duyacaktır."
"Ablaaaa...."
"Hadi biz gittik..." Bebeği elini eline alarak el salladı. "Baş baş ablası. Babası sen de kalabilirmiş."
"Üf abla... Lütfen..." derken Sevim odadan dışarı çıktı. Amina yataktan kalktı, yatsıyı kılması gerekiyordu. Abdest almak için lavaboya gitti.
Namazını kıldıktan sonra yatağına yattı. Bu iki battaniye arası harika bir fikirdi. Başka türlü ısınamayacaktı. Hiç bu kadar soğuk görmemişti. Halep'e pek kar da yağmazdı. Amina gülümsedi burukça.
Bundan dört yıl kadar önce yani iç savaşın daha ilk yıllarında Halep'e kar yağmıştı. Fakültenin birinci yılıydı. Abisini kızı olan Şeyma halasını aramıştı sabah sabah.
'Halacığım hemen dışarıya bak hemen' demişti sevinçle. Amina yatağından hızla kalkıp camdan bakmıştı.
'Kar yağmış...' dedi telefondaki yeğenine.
'Halacığım ne kadar güzel değil mi? Bembeyaz... Harika bir şey kar. Hemen okula gidip kar topu oynayacağız' demişti neşeyle. 'Kardan adam da yaparız belki.'
'Bak kardan adam yaparsanız beni de arayacaksın unutma. O adamla resim çektirmek isterim ona göre.' Demişti yeğeninin mutluluğuna ortak olmuştu. Gözlerininden akan yaşı sildi usulca. Şeyma ka topu oynayamamıştı. Kar topunun yerine ona havan mermisi isabet etmişti. Sevmiyordu kar görmeyi. O sebeple camdan dışarı bile bakmıyordu Amina.
Yatağın içine sindi sanki havan mermisinden kaçar gibi. 'Canım, güzel Şeymam... Cennet güzel değil mi? Halan Suriyeye gidince sizin yanınıza gelecek inşallah.' Dedi kendi kendine . Şeyma evlerinin genç kızıydı, 'süslü böceğim' benim derdi halası ona. Halasının 'süslü böceği' cennete kuş olmuştu. 'Sana şükür Rabbim. Benim aileme şehitlik nasip ettin. Bana da nasip et' diye dua etti içinden.
Ailesi ziyaret etti onu rüyasında o gece. Annesine sarıldı doya doya. Kokusunu çekti içine. Dizlerine koydu başını. Yeğenleri ve abileri, yengeleri hep beraber evlerinde sohbet ettiler. Babası onlarla gurur duyuyordu. Neşe içindeydi ailesi. Önce uçak sesi duydu. Ve gümmm... Salonlarının ortasına düştü bomba... Çığlıklar... Yangın... Amina babasına sarılmıştı sadece. Babası izin vermemişti ona bombanın zarar vermesine hepsi yerde kan içindeydi. Onların o halini görünce çığlık attı tüm gücüyle.
"Amina... Amina uyan... Kabus gördün" dedi uyandırmaya çalışan Şamil. Kız sadece inliyordu. Sonra gözlerini açtı. Şamil'e baktı.
"Geldin mi?" diye sordu nefes nefese.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Karası
Narrativa generale06.02.2023 sabaha karşı yurdumun güneydoğusu sallandı. büyük acı çöreklendi yüreğimize. Bu acının tarifi asla yok. Yıkılan binlerce binanın molozlarının altında kaldı binlerce canımız. Saatler birbiri ile yarışırken, her gelen kurtulma haberi ile y...