Aslı bir hafta sonra ilaçları yeterli dozda ayarlanmış olarak hastaneden çıktı. Misafirleri düğün hazırlıkları için erken ayrılmışlardı. Aslı kendini daha iyi hissediyor ama için için de korkuyordu. Hastaneden nereye gideceği hakkında da bir fikri yoktu. Ali ona sureki onunla hep havadan sudan konuşuyor, ne zaman aklındaki soruları sorsa cevapsız bırakıyordu. Arabada giderken Aslı;
"Nereye gidiyoruz?" Diye sordu usulca.
"Tabi ki evimize."
"Evimize?" Hangi ev demek istiyordu aslında.
"Kadının yeri kocasının yanı değil midir?"
"Öyle midir?" Diye soruyu tekrarladı bir haftadır yanından ayrılmayan kocasına. "Tabi ya öyledir. O zaman benim kocam... Nereye gidiyor?"
"Senin kocan, güzel karım... Seni evimize götürüyor."
"Benim... evimden almam gerekenler var."
"Alırsın. Önce biraz dinlen..."
"İhtiyacım olacak eşyalardı."
"Bak şöyle yapalım... eve gidelim, Halan, annem ve Yasemin senin için alış-veriş yaptılar ve halan evinden biraz eşya aldı."
"Sen her şeyi düşünüyorsun sanırım." Dedi sitemli bir tonda.
"Sen hasta olduğum için."
"Bu konu önemli değilde... Ben... bilmek isterim." Ali düşündü bir süre.
"Bende bilmeni isterim ama şuan hastasın ve ben seni gereksiz konularla yormak istemiyorum. Diğerleri için... eve gidince konuşacağız." Derken karısının elini tekrar avuçlarına aldı.
"Bilmek isteğim çok şey var."
"Biliyorum." Dedi karısını kendine yaslarken. "Mutsuz olma iznin yok bunu da bil." Dedi en son.
Bir saat yolculuktan sonra varabilmişlerdi evlerine. Şehrin merkezine çok yakın olmayan büyük bahçe duvarları olan bir yerdi. Bahçe duvarları bile bir zarafeti hemen gösteriyordu. Duvarların üstlerine dikilen sarmaşıklar yer yer kırmızı tuğlalı duvardan aşağı sarkmıştı. Geniş kocaman kapı verilen komutla açıldı. Yeşilin neredeyse tüm tonlarına sahip bir bahçe çıktı karşılarına. Ve kocaman bir adına ev denilecek bir yapı çıktı. Son yıllarda moda olan İtalyan mimarisinde yapılmıştı. Araç park edildi ve çıktılar.
"Evimize hoşgeldin orman gözlüm" diye kulağına fısıldadı karısının elini tutarken. Aslı bakışlarını kocasına yöneltti puslu Londra'ya rağmen yemyeşil olan gözlerini.
"Hoşbulduk." Dedi gülümseyerek "Bu... ev mi ki?"
"Benim için şimdiden sonra ev olacak... Sen içinde olunca..."
"Çok büyük"
"Sen olunca inan küçücük olacak." Dedi karısının içini ısıtırcasına. Onların geldiklerini gören evin çalışanı kapıyı açtığında "Sen önden" diyerek karısına yol verdi Ali. Genç kız eve adımını attığında "sizde gelinleri eşikten geçirme var mı bilmiyorum ama biz de olmadığını biliyorum." Aslı biraz düşündü.
"Sanırım yok... sonradan gelişen bir şey oldu diye hatırlıyorum."
"Biz de evlerde kadın ve erkek bölümleri vardır. Bu evde de bu durum korundu. Ayrıca aile diye de bir daire olur."
"Nasıl kullanılıyor?"
"Kadın bölümünde eve gelen misafir kadınlar kalır ve ağırlanır. O kısımda sadece kadın çalışan olur ve erkek kesinlikle giremez. Erkek bölümünde durum aynıdır. Aile bölümü tamamen aile içindir. Yatak odaları bu kısımda bulunur. Tamamen birbirine mahrem olamayanların kaldığı daire. Temizliği de sanırım erkekler olmadığı zaman kadınlar yapıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Karası
Ficción General06.02.2023 sabaha karşı yurdumun güneydoğusu sallandı. büyük acı çöreklendi yüreğimize. Bu acının tarifi asla yok. Yıkılan binlerce binanın molozlarının altında kaldı binlerce canımız. Saatler birbiri ile yarışırken, her gelen kurtulma haberi ile y...