"Benim artık karım sensin." Diyerek Amina'nın sözünü bitirmesini beklemedi. "Öncelikle... Evet, sen Zümra ile arama girdin. Bunu kabul ediyorum. İşyerimde masamın üzerinde evet resmi vardı. En son akşam sana gelirken kafamı kaldırdığımda karşımda... Onu görmek istemediğime karar verdim. Sekreterime kaldırması için vermiştim. Sanırım bu odaya uzun süredir girmedin... Aslında bunu konuşmak benim için zor... Cep telefonuma gelince... Ne zaman karıştırdın telefonumu?"
"Hayır, yanlış anladın... Ben asla telefonunu karıştırmadım. Zaten şifreni de bilmem..." diye hemen itiraz etti.
"O zaman... Şifremi bilmende fayda var diyerek telefonun eline aldı." Bir eli ile de yanını işaret etti. "Gel buraya"
"Gerek yok..."
"Sana gerek var mı diye sormadım." Dedi Şamil. "Madem bir laf ettin"
"Etmedim say..." dedi Amina oturduğu yerden kalkarken. "Ben... Konuşmadım say..." diyerek kapıya yöneldi.
"Nereye?" diye bağırdı arkasından Şamil. Amina kapıyı açmak için elini uzatmıştı. "Sana nereye diye sordum." Amina uzun süredir bu kadar öfkeli sesini duymamıştı kocasının.
"Şey... Ben pişman oldum. Söylediklerimi... Söylemedim sayar mısın?" dedi sesi titreyerek.
"Amina, gel ve şuraya otur." Amina yapacak bir şey kalmadığının farkındaydı. Kaçmamalıydı... Dönüp, Şamil'in gösterdiği yere oturdu. "Şimdi şifrem bu..." diyerek şekil şifresini gösterdi. Telefonu kapattı, sonra karısına uzattı "Şimdi aç ve kontrol et..." Amina almak istemedi. "Al, al..." diyerek eline tutturdu.
"Amacım seni kontrol etmek değil. Beni yanlış anladın. Ben... Beni aldattığını söylemedim. Zaten bir ölüyle yarış yapamam ben..." dedi sesi titrerken... Şamil telefonunu alıp sehpanın üzerine koydu. Kolu ile karısını sardı, göğsüne yasladı. Bir süre o şekilde durdular. İkisinin de kalpleri göğüslerine sığmıyordu.
"O gün son demiştim sana son kez konuşacağım onunla ilgili... o gün gerçekten sondu. O dediğin resimler yok artık. Telefonumda olduğu fikrine nasıl kapıldın bilmiyorum ama..." Telefonunda Zümra'nın resmi olduğunu ona hastalandığı için ziyarete gelen Leyla Hala bahsetmişti. Ama diyemedi.
"Ben... Ben sadece..."
"Senin bir ölüyle yarıştıracak değilim. O öldü evet... O gün anlatmıştım ona karşı hislerimi... Tekrar etmeyeceğim. O sayfa kapandı... Allah'ın takdiri... Yine Allah'ın takdiri seni bana yazmış Suriye'den geldin bana eşim olmayı kabul ettin. Tamam, zorla oldu... Zor günümde oldu. Tamam, seni eve getirdim ve sana haksızlık yaptım... Ama... Nasıl oldu bilmiyorum... Neden oldu onu da bilmiyorum, bir şekilde beni kendine bağladın..." Amina başını kaldırmak istediğinde ona engel oldu. "şşş... Sen benim zorla aile olacağım kadın değilsin... Hayatıma zorla girdin... Hatta kalbime... İnan o kadar zorladın ki kalbimin kapılarını... Hayatıma zorla girdiğinde seni bir an önce atma planları yapıyordum... Kalbimin kapılarını o kadar açtın ki... Kapandı ve gülüm... Çıkış yok..." Amina bu sefer başını kaldırdı kocasının gözlerine baktı uzun uzun.
"Sen... Sen... Doğruyu söylüyorsun..." dedi kekeleyerek. Şamil karısının alnına koydu dudaklarını. Sonra karısının ıslanan gözlerine gitti dudakları.
"Hiç şüphen olmasın..." dedi fısıltıyla.
"Aşk..."
"Bilmiyorum..." dedi Şamil "Tek bildiğim... Seni yanımda... Canımda istediğim..."
"Sen aşkı bilirsin..." Şamil biraz düşündü biraz.
"Bildiğimi sanırdım ama... Kıyas doğru değil... Kıyaslamayı da bıraktım..." derken güldü "O günler geride kaldı. O sebeple isim koymuyorum... Belki zamanla..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Karası
Ficción General06.02.2023 sabaha karşı yurdumun güneydoğusu sallandı. büyük acı çöreklendi yüreğimize. Bu acının tarifi asla yok. Yıkılan binlerce binanın molozlarının altında kaldı binlerce canımız. Saatler birbiri ile yarışırken, her gelen kurtulma haberi ile y...