Adımlarım beni, artık ezberlediğim girişin ardından ana bölgeye çıkardığında bakışlarımı etrafta gezdirdim. Önceki gecelere göre daha aydınlık, normal gecelerde şarkılarla eş zamanlı hareketlenen renkli ışıkların azalması ve şimdilik ortama hakim olan yavaş müzikle birlikte çok daha farklı bir hava hakimdi bu gece Persephone'ye.
Evet, iki günlük dinlenme iznim bitmişti ve an itibariyle fikir annesi olduğum karaoke gecesinin son kontrolleri için bardan içeri girmiştim.
Dün gece, neredeyse sabaha kadar ekran başında kalıp çalışmış olmanın getirisiyle acıyan gözlerim ve ağrıyan başıma rağmen hâla ayakta olabilmem bile mucizeydi. Ancak yıkılmamıştım, ayaktaydım. Sanki iki gündür tuhaf bir iç savaşın ortasında değilmişim gibi giyinmiş, saçım ve makyajımla tam tekmil hazırlanmıştım.
Gerçi, bu performansımda; halime dayanamayıp durumuma el atan canım arkadaşımın payı fazlasıyla büyüktü.
Dün, gece yarısına yakın bir saatte döndüğünde beni ekran başında çalışır vaziyette bulunca ses etmemişti ancak sabah karşı uykusundan su içmek için kalktığında hâla aynı pozisyonda olduğumu görünce beni zorla yatırmış, gündüz de ona göre baya geç uyanmama rağmen bana kahvaltı hazırlamış ve ne olup bittiğini anlatmadan tepemden inmemişti. Yalım'ın dövmesinin hikayesine dair ayrıntılar haricinde son iki günümün genel özetini geçtiğimde ise sahalardan ayrı kalmamam, acilen toparlanmam gerektiğini kafama kakarak bu gece için hazırlanmamı emretmişti.
Ona göre, Yalım'ın benimle paylaştığı duygusallığının ardından ortalardan kaybolmam onun gözünde yanlış anlaşılabilirdi. Ondan çekindiğimi, hikayesine dair bir şeyler öğrenmeye başladığımda korkup kaçtığımı düşünebilirdi.
Haksız da değildi.
Hades'ten apar topar çıktığım akşamdan beri ne ben ona ulaşmayı denemiştim ne de o bana herhangi bir mesaj atmıştı. İki günde benim yardımıma ihtiyaç duyacak herhangi bir şey yaşayıp yaşamadığını bilmiyordum mesela. Açıkçası, aramasını falan zaten beklemiyordum ancak ondan çekindiğimi düşünerek sıkıntılı bir durumda kalsa bile bana haber vermekten imtina etmiş olması ihtimali Eliz'le konuştuktan sonra fazlasıyla mantıklı gelmişti. Çok acil bir şey olsa Pırıl ablanın bana ulaşabilme imkanı vardı, o yüzden son iki gün içinde bir atak yaşamış olma ihtimalini karmaşan atmam çok da zor olmamıştı ancak yine de Eliz'in söylediklerinde haklılık payı olduğu için onu dinlemiş ve bu gece için erkenden hazırlanmıştım.
Hem, bu gecenin yeni konseptinin fikir annesi hem de Pırıl ablanın kişisel asistanı olduğum için mekan müşterilere açılmadan önce gidip son kontrollerde ortalıkta olmam daha doğruydu.
Siyah mini eteğim, onunla aynı renkteki neredeyse diz boyu olan topuklu çizmelerim, bir tarafını eteğimin belinden içeri kıvırırken diğer tarafını dışarıda bıraktığım krem rengine çalan bol gömleğim, iliklemediğim birkaç düğme sayesinde açık olan boynumdan sarkan uyumlu kolyelerim, kolyelerimle uyumlu olan birkaç yüzüğüm, açık bıraktığım dalgalı saçlarım ve kombinimle uyumlu makyajımla şık ama bir o kadar da rahat bir görüntü veriyordum.
Giyeceklerime nedense, önceki günlere göre biraz daha özenmiştim. Herhangi bir falso vermek istemiyordum.
Bakışlarım etrafta gezinirken henüz çalışanlar dışında kimsenin olmadığını fark ettim. Programları olmasa bile bu akşam geleceklerine emin olduğum Efe ve Şevval ikilisinin yanı sıra iki gündür görmediğim halde zihnimi işgal eden bir diğer kişinin uğrayıp uğramayacağını merak etmiyorum desem yalan olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARJİN || (+18)
Teen FictionPera, gerçek kimliğini saklayarak satırlara döktüğü hikayeleriyle milyonlarca insana ulaşmıştır. 'Roza' mahlasıyla yayınladığı romanlarıyla çok satanların arasına giren ünlü bir yazar, aynı zamanda kimsenin tahmin edemeyeceği kadar sakin hayat süren...