|59|

602 36 105
                                    




İnsan, hayatı boyunca ya geçmişine takılır ya da geleceğiyle ilgili yaşadığı kaygıların arasında sıkışıp kalırdı. Yani, istisnalar tabi ki vardı ama kaide yine de bozulmazdı.

Ancak hayatta öyle anlar gelirdi ki; yaşanmışlıklar ya da yaşanılacakların zihnimizde bıraktığı izler ve net anılar değil, sonucunu bilmediğimiz ihtimallerin olası sonuçlarında boğulurduk.

İç sesimizin bize fısıldadığı olası senaryoların gerçekleşme ihtimalleri ruhumuzu zehirli bir kurt gibi kemirip dururdu. Delik deşik olurdu kendimizi korumak için ördüğümüz ağlar, bir anda kendimizi her şeye karşı savunmasız bir halde bulurduk.

Ben de şu an tam olarak öyle bir bilinmezliğe içerisinde kıvranıyordum.

Zihnim, büyük bir karmaşaya hatta kaosa ev sahipliği yapıyordu. Biraz önce mayışmış, uslu uslu yerlerinde yatan tilkilerimin hepsi tehlikeyi sezinleyip uyanmıştı ve hep bir ağızdan konuşuyorlardı.

Çok değil, sadece birkaç dakika önce Efe'nin söylediği şarkılar eşliğinde Yalım'la sarmaş dolaştım ama an itibariyle; Persephone'nin yan koridorunda, Pırıl ablanın ofisi ile yedek içkilerin durduğu malzeme olasına yönelen yani Hades'e bağlanan tarafın köşesinde durmuş bekliyordum.

Yalım'ın telefonunun çalması ve anın bütün büyüsünün bozularak bir su kabarcığı gibi kaybolup gitmesinin üzerinden on dakikadan fazla zaman geçmişti. Aynı arama üçüncü defa başladığında Yalım daha fazla dayanamamış ve bana güven verici olduğunu düşündüğü bir ifadeyle baktıktan sonra "Hemen döneceğim." diyerek aceleyle Hades'ten tarafa geçmişti.

Ben de durum malum olduğu ve arayan herhangi biri değil de babası olduğu için hiçbir şey soramadan sadece onu onaylamakla ve arkasından bakmakla yetinmiştim. Ancak dakikalar geçtikte kendimi zorladığım sakinliğim yerini merak ve dalga dalga yayılan bir panik haline bırakmıştı.

Halit beyi sadece bir kere ve uzaktan görmüştüm ancak yıllarını, çevresindekileri inceleyip kendine malzeme çıkartarak geçiren tarafım ondan hiç iyi elektrik almamıştı. Tilkilerimin hepsi, Yalım hayatıma dahil olduktan sonra ilk defa bir konuda hemfikir olmuştu. Hiçbiri ondan haz etmemişti.

Zihnimdeki sesler susmak bilmezken Yalım dakikalar geçmesine rağmen dönmeyince en sonunda dayanamamış ve orta yerde öylece durup beklemek yerine soluğu Pırıl ablanın yanında almaya karar vermiştim. Ancak görüşmesinin bitip bitmediğinden bihaber olduğum için çat kapı içeri dalmaya da çekinmiştim. Sonuç olarak, iki uç koridorları birbirine bağlayan köşede kukumav kuşu gibi beklemekteydim.

Dakikalar birbiri ardında geçip gidiyor, koridordan birçok insan gelip geçiyordu ancak Yalım'dan hâla ses seda yoktu. Ve içim içimi yiyordu.

             Çünkü şimdiye kadar Halit beyin aradığına hiç şahit olmamıştım. Olağan bir durum olsa mutlaka en az birkaç defa denk gelirdim. Ancak şimdiye dek hiç böyle bir şey olmamıştı. Yani, ortada dikkate değer bir durum olduğu kesindi. Ve içimden bir ses, o konuşmanın Yalım açısından pek de sakin geçemeyeceği yönündeydi.

            Düşünceler, zihnimi istila edip zehirli bir böcek gibi kemirirken sıkıntıyla bir ileri bir geri yürümeye başladım. Tam, daha fazla dayanamayıp Pırıl ablanın odasına gireceğim sırada ofisin kapısının açılması ve Pırıl ablanın dışarı çıkmasıyla ise rahat bir nefes aldım.

     "Pera?" Kapıdan çıkar çıkmaz karşısında beni bulan Pırıl abla, yerinde bir merakla bana seslendi ve devam etti.

     "Bir sıkıntı mı var canım? Hayırdır?"

ARJİN ||  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin