|90|

232 16 0
                                    




Kaderin neden sürekli bizden sakladığı, zamanı geldiğinde gün yüzüne çıkartmak için köşede beklettiği gizli hamleleri vardı? Kartlar sürekli yeniden dağıtılırken neden en güçlü el onun oluyordu?

        Nasıl oluyordu da bizi, bir kukla gibi elinde oynatabiliyordu? Biz, kendi oyunumuzu kurduğumuzu zannederken nasıl oluyordu da kendimizi koca bir bilinmezliğin içinde bulabiliyorduk?

       Sabah, Yalım'la olan telefon konuşmamızın ardından yatağımdan çıkmış ve normal insanların rutinine devam ederek kahvaltımı yaparak kısa ve soğuk bir duş alıp kendime gelmiştim. Sonrasında Eliz, Efe'yle buluşmaya gidince ev yine bana kaldığında bir süre daha çalışmaya devam etmiş; Yalım'dan, en geç bir saate evde olacağına dair gelen mesajla ise hazırlanıp direkt onun evine geçmiştim.

Verdiği anahtarlar sayesinde zili çalmadan eve girdiğimde ise onu terasta, her zaman oturduğu koltukların aksine boş kalan tek köşeye çöküp sırtını terasla evin salonunu birleştiren cama yaslamış bir halde bulmuştum.

Saniyeler içinde aklıma gelen binbir farklı felaket senaryosu eşliğinde yanına çökerken ne olduğunu sorduğumda aldığım cevap ise sadece bugünlük değil belki de tüm haftalık şok geçirme kotamı doldurtmuştu.

Şu an Yalım'ı telkin edip, kendimce olanları sindirmesine yardımcı olmaya çalışıyordum ama tilkilerim bile duyduklarına inanamıyordu.

Dedesi, Yalım yoğun bakımda onun yanına girdiğinde konuştuklarının bir kısmını duymuş ve hastaneden çıkar çıkmaz ilk iş olarak gizliden gizliye damadını araştırmıştı. Öğrendiklerini ise bir anda ortaya dökmemiş, hepsini biriktirmiş ve hesaplaşmak için beklemişti.

Ve bugün; her ne kadar Yalım babasıyla karşılaşmamak ve kendi içinde olanları sindirememişken dedesiyle karşı karşıya oturmamak için olacakları beklemese bile Pırıl abla'nın bana, hem kuzenini merak ettiği hem de kendince beni olanlardan haberdar etmek için attığı mesaja göre Orhan bey, Halit beyi hem çevrelerinden hem aileden hem de şirketten alenen kovmuştu.

       Bu beklenmedik gelişme ise muhtemelen Halit beyin yıllardır herkese karşı maskeler altına sakladığı o berbat yanını açığa çıkartmak için hatrı sayılır derecede bir itici güç olacaktı.

           Yani; hiçbir şeye birebir şahit olmamıştım ama en azından Pırıl abladan gelen sesli mesaja göre Halit beyle Orhan beyin sağlam bir kavga ettiğini, bir noktadan sonra Çiğdem teyzenin de dahil olduğunu ve evin epey bir karıştığını öğrenmiştim. Şu saatten sonra ne olacağını ise ben bile tahmin edemiyordum. Öngörü yeteneğim, söz konusu Alaz ve Kansu ailesi olduğunda tepetaklak oluyordu.

           An itibariyle ise güneş batmaya yüz tutmuş, terasın üstünü kızıla çalan ışıkları ile kaplayarak gecenin karanlığına teslim etmek üzere yerini terk ediyordu. Ben geleli ne kadar olmuştu, Yalım'la kaç saat burada oturmuştuk, kafam o kadar allak bullak olmuştu ki onu bile tam olarak idrak edemiyordum.

        Elimden geldiğince yanında olmaya, kendi içinde yaşadığı o karmaşada yıkılmadan ayakta kalmasına, kendini yeniden bir girdabın içinde kaybetmemesine yardımcı olmaya çalışıyordum ama ben de en az onun kadar sağlam bir şaşkınlık dalgasıyla boğuşuyordum.

"Cidden aklım almıyor."

Yalım'ın buram buram yorgunluk kokan sesi, birbirine giren düşüncelerimin arasına sızdığında ne ara daldığını fark etmediğim bakışlarımı terasın zemininden ona doğru çevirdim. Geldiğimden beri aynı yerde oturuyorduk ve ne onda ne de bende, bir adım kımıldayacak kadar bile mecal yoktu sanki.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ARJİN ||  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin