|42|

901 57 35
                                    




     Hayatın ne zaman nasıl bir sürprizle karşımıza çıkacağı hiçbir zaman belli olmazdı. Kimi zaman günler, bomboş bir sayfa gibi geçip giderdi. Kimi zamansa her yeni gün, bir başka yenilikle doğabilirdi.

      Bugün ise yirmi dört yıllık hayatımda yaşadığım en beklenmedik, en tuhaf olaylara sahne olan sayılı günlerden biriydi. Kalıbımı basardım ki uzun sürece unutamayacağım olaylara sahne olmuştu. Ve daha da olacak gibiydi.

"Ne?"

     Zaten saatlerdir büyük bir sis bulutunun içinde kalan zihnim, duyduklarını algılamakta zorlanırken dudaklarımdan dökülen tek bir kelime oldu.

"Senin hikayenden baya uzak bir örnek duymak ister misin diyorum? Belki, kendini suçlamayı bırakırsın o zaman."

              Yalım, benim aksime gayet sakin bir şekilde cevap verdiğinde  bu kez aramıza uzun bir sessizliğin girmesine gerek kalmadan "Nasıl yani, o nasıl olacak ki?" diyerek az önceki sorumu genişlettim.

"Sen orasını sorgulamayı bırak da benim soruma cevap ver tilki hanım. Dinlemek ister misin?"

            Ellerimi kavrayışını belli belirsiz gevşetip oturduğu yerde biraz geriye kayarken bana hitap olarak tilki demesi, ciddi mi olduğunu yoksa şaka mı yaptığını anlayamamı sağlarken "İsterim de..." dedim ve "Kimin hikayesi ki bu? Nereden çıktı şimdi?" diye devam ettim.

"Bu sadece bir hikaye değil, muhtemelen tanıştığımız ilk geceden beri aklında olan o soruların en büyük cevabı."

        Benim arka arkaya sıraladığım sorulardan sonra verdiği cevapla birlikte zihnimde, tilkilerimin merakını cezbedecek bir ışık yanarken şaşkınlığımı gizleme gereği duymadım.

"Ne?"

             Ben, doğru mu anlamıştım? Yoksa zihnim, duyduğu kelimeleri kendi istediği gibi ki algılamayı tercih etmişti?

"Y-yani, yani o hikaye..."

              Kafamın içinde soru baloncukları bölünerek çoğalma evresine geçtiği sırada gayriihtiyari bir biçimde tekrar konuştum. O ise, benim yarım yamalak cümlemi tamamlamama bile gerek duymadan başını aşağı yukarı salladı.

"Evet, o da benim hikayem. Ama seninki gibi tek gecede olup biten keskin bir
yara değil, açtığı derin yarayı kapatmamak için başla yaralar da açan bir bıçaktı benimki."

          Sessiz onayının ardından bunu kelimelere dökmesi, zaten çoktan bozulan kalp ritmimi daha da tehlikeye soktuğunda nefesimi tuttum.

      Ciddiydi, şaka yapmıyordu! Yalım Alaz, travmalarının ardında yatan hikayeyi gerçekten benimle paylaşmak istiyordu!

"Sorgusuz sualsiz yanında olmayı kabul ettiğin, nedenin bilmeden sorunlarına çare olmaya çalıştığın bu adamın; en karanlık zamanlarını, gördüğün o hale gelmesine sebep olan gecelerini öğrenmeye, dillendirmeye çekindiğin sorularına cevap almaya hazır mısın Pera Vural?"

        Ben, henüz kendi yaşadıklarımı ve onunla paylaştığım hikayenin ağırlığını atlatamamışken ondan gelen hamlenin şokuyla tek bir kelime bile edemezken o yeniden konuştuğunda ise sertçe yutkundum.

         Yalan yoktu; en başından beri Yalım'ın yaşadığı o krizlerin altında yatan sebebi, travma nedenini tabi ki merak ediyordum. Her ne kadar şu an odak noktam o kısım olmasa da başta ona yaklaşmamdaki temel amaç da onun hikayesini öğrenmek ve Roza'nın işine yarayacak bir şeyler bulabilmekti.

ARJİN ||  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin