Hayat, gerçekten de çözülmesi imkansız bir mekanizma üzerinde ilerliyordu. İniş çıkışlarının dengesi büyük bir muammaydı, ne zaman ne olacağı asla belli olmuyordu.Bir gün mutluyken ertesi gün gözyaşları içinde geçebiliyordu mesela, ya da dün doğru bildiklerimiz bugün yanlış çıkabiliyordu. Bir gün akıl ve mantığımız devredeyken diğer gün kalbimiz ve vicdanımız mikrofonu eline alabiliyordu.
Salonun açık camından görünen; batan güneşle birlikte maviden turuncuya çalan, biraz sonra tamamen karanlığa ve ayın cılız ışığına teslim olacak gökyüzü de aynen zihnimdeki karmaşayı yansıtıyor gibiydi. Benim de zihnimin içimdeki gökyüzünde zıt renkler birbirine karışmak üzereydi, karanlığın ne zaman çökeceği ise koca bir belirsizlikti.
Yalım Alaz hayatıma adım attığından beri yolumun her yanı belirsizlikler içindeydi. Kendi kurduğum oyunda kaybolmak üzereymiş gibi hissediyordum. Tüm zıtlıklar bir aradaydı onun sayesinde, sanki yürüdüğüm yolun gökkubbesinde geceyle gündüz bir aradaydı.
Yarattığı etkinin sebebini bile henüz anlayamazken çözümünü bulmam ise neredeyse imkansızdı.
Karaoke gecesinin üzerinden iki gün geçmişti mesela, ama hâlâ o şarkı sırasında içimi kaplayan sıcaklık ve sözlerin gerçekliği yüzüme vurucu etkisi yüzünden ortaya çıkan buz gibi havanın birleşimini atlatabilmiş değildim.
Ne seçtiği şarkının sözleri çıkıyordu aklımdan, ne bakışlarının sıcaklığı ne de sahneden inmeden önceki gülüşü...
Ve, tilkilerimin hepsine büyük bir kamera şakası gibi gelen bu durum dibine kadar gerçekti.
Gecenin kapanışını biz yaptığımız için bizden sonra kimse sahneye çıkmasa da Efe sistemden liste oluşturup şarkılar çalmaya devam ederken grup arkadaşlarının yanına geçmişti, benim beklenmedik hamlemin şokunu bile atlatamadan Yalım'ın benimle sahneye çıkmış olmasını tam tahmin ettiğim gibi büyük bir hasetle karşılayan Şevval ise sahneden indiğimiz gibi Efe'nin de yanlarına gelmesi kozunu kullanarak Yalım'ı tam tabiriyle kendi yanlarına çekmişti.
Ben de, Yalım'dan aşağı kalır bir yanım olmazken Eliz tarafından alelacele yedek içki odasına sürüklenmiştim gerçi ama Efe de orada olduğu için yabanilik yapmamayı tercih ettiğini düşündüğüm Yalım'ın halinden daha iyi bir durumda geceyi tamamlamıştım.
Bunu da; Efe'nin yanında oturup içkisini yudumlayan, bir yandan da Şevval'in zoraki muhabbet açma çabalarına kısa cevaplar veren Yalım'ın bana attığı kaçamak bakışlardan anlamıştım. Gece bitene kadar tekrar yan yana gelememiştik ancak bakışlarının ağırlığını üzerimde hissetmeye alışmıştım.
Ertesi gün de biz kapanışa kadar kaldığımız için Pırıl abla akşam üstüne kadar gelmemize gerek olmadığını söylemişti. Ve bu, gecenin üçünde eve döndüğümüz için Eliz de ben de sabahın köründe kalkıp işe gidecek halde olmadığımızdan baya işimize gelmişti.
Akşam üstü Persephone'ye geldiğimiz sırada Hades'in ana kapısının açık olduğunu görmüş, Yalım'ın muhtemelen dövme randevuları olduğunu tahmin ederek o tarafa geçmeye niyetlenmemiştim.
Keza, tam biz içeri girdiğimizde yan kapıdan gelen Pırıl abla da Yalım'ın yoğunluğu hakkında söylenirken tahminlerimi doğrulamıştı. Biz, rutin çalışma temposunda geceye hazırlanırken sadece iki seansı arasındaki yarım saatlik boşlukta uğradığında görebilmiştim onu. O zaman da yalnız olmadığımız için fazla konuşacak alanımız olmamıştı. Barda gece temposu başladığında tekrar randevuları olduğu için kendi mekanına geçmişti ve gece boyu da bir daha ortalarda gözükmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARJİN || (+18)
Teen FictionPera, gerçek kimliğini saklayarak satırlara döktüğü hikayeleriyle milyonlarca insana ulaşmıştır. 'Roza' mahlasıyla yayınladığı romanlarıyla çok satanların arasına giren ünlü bir yazar, aynı zamanda kimsenin tahmin edemeyeceği kadar sakin hayat süren...