|57|

722 44 32
                                    




         Gece; güneşin dinlenme saatlerinde gökyüzünü kaplayarak yıldızlara ev sahipliği yapan bir örtüydü. Gecenin karanlığı, onları yok edebilecek kadar güçlü olmasına rağmen onlara parlamaları için izin verirdi. Örtüsü öylesine büyülü, öylesine büyüktü ki onlara yer açardı gecenin güzelliği. Selamladığı ruhların zifiri karanlıkta kalmasına izin vermezdi.

         Cılız ışıklarıyla yer yüzüne ulaşmaya çalışan yıldızlar ve ay, gecenin kalın örtüsü eşliğinde bizi selamlardı. Ancak vakitleri kısıtlıydı, sadece güneş uykusundan uyanıp yerine geri dönene kadar varlardı. Günün ilk ışıklarıyla beraber o örtü kalkardı.

         Ve bu örtü, sadece yer kabuğunu değil bu kabukta kendine yer bulmaya çalışan biz zavallı insanları da örterdi o karanlıkta.

        Gün ışığında göz göze gelmek istemediğimiz her şeyden o örtü sayesinde kaçardık. Düşüncelerimizden, duygularımızdan, görmek istemediğimiz gerçeklerden o sihirli örtünün altına girip saklanırdık.

         Ama ben bu gece o örtünün altında yalnız olmayacaktım. Gün ışığında da, ay ve yıldızların eşlik ettiği gecenin karanlığında da varlığından kaçamadığım tek kişinin yanındaydım.

    "Sonunda yalnızız, baş başayız."

         Hades'in dış kapısının kilidini açıp içeri girebilmemiz için kapıyı tamamen aralayan Yalım'ın sesi, düşüncelerimin derinliğinden çıkıp yeryüzüne dönmemi sağladığında gözlerimi ondan tarafa çevirdim ve gecenin serinliği tenime değip geçerken ürpermeden edemezken başımı sallamakla yetindim. Önden geçmem için işaret verdiğinde ise gözleriyle olan temasımı kesip elbisemin eteklerini tutarak dış kapıdan içeri girdim.

        Saat gece yarısına gelmek üzereydi. Bana bile bir asır gibi gelen, Yalım'a ise sonsuz bir döngüye girmişiz gibi hissettirdiğine emin olduğum yemek sonunda bitmişti.

Yalım'ın tüm salonu şaşırtacak açılış dansı olarak adlandırdıkları şeye dahil olmasının ardından, ara sıcak ve yemek servisi başladığında hepimiz tekrar oturmuştuk. Halit bey; bizim oturduğumuz masanın tam yanında, diğer üst ve orta düzey yöneticilerle birlikte devam etmişti geceye. Neyse ki korktuğum başımıza gelmemişti ve gece boyunca bizim masamıza gelmemişti.

Hadi Efe ve beni geçmiştim ama ne Çiğdem teyzeyle, ne Pırıl ablayla ne de öz oğluyla tek kelime etmemesi; bir selam bile vermemesi eminim ki dikkat çekmişti. Ama Yalım'ın zarar göreceği bir hamlede bulunmadığı için açıkçası o adam hakkında yapılacak dedikodular umurumda değildi.

Yalım ise, babasının oturduğu tarafa bakmamak, onun gelmesine bile şaşıran ve gecenin devamında ilk şaşkınlığını atıp Çiğdem teyzenin de üstün konu açma çabalarıyla muhabbete dahil olan dedesine ters düşecek bir hareket yapmamak için epey bir çaba sarf etmişti.

İlk dans için kalkmış olsak bile gecenin devamında masadan hiç kalkmamıştık. Yalım'ın hiç iştahı yoktu, önündeki tabağa dokunmamıştı. Ben de, ayıp olmasın diye birkaç çatal alıp bırakmıştım. Ve gecenin tamamında, masanın altından tuttuğu ve bırakmak için en ufak bir girişimde bile bulunmadığı elimi ondan çekmemiştim. Mecburi olmadıkça konuşmamış, dikkatimi ondan bir an olsun ayırmamıştım.

En sonunda ise, Yalım'ın bu gergin ve samimiyetten kilometrelerce uzak gecenin sonunu beklemeye tahammülü kalmamıştı. Kutlama pastasının kesim merasiminden sonra oluşan küçük hengamede sadece Çiğdem teyzeye veda edebilmiş ve salondan apar topar ayrılmıştık. Bense; otelini girişinde valenin arabayı getirmesini beklediğimiz sırada aynen Yalım'ın dans ettiğimiz esnada söylediği şeyi yapmış ve Eliz'e, gece Yalım'la birlikte kalacağıma dair mesaj atarak durumdan haberdar olmasını sağlamıştım.

ARJİN ||  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin