59- İçimdeki Ses

98 5 0
                                    

Üzerimde sinmiş bir acı gittiğim yolların hiçe saymak zorunda olmak zorunda olmanın acısı vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üzerimde sinmiş bir acı gittiğim yolların hiçe saymak zorunda olmak zorunda olmanın acısı vardı. Bedenime kestigim kısa saçlarıma sinmiş sigara kokusu boğazıma acı veriyordu.
Konaktan gelen valizin arasından eşofman takımı bulmuş biraz olsun hava almak için dışarı çıkmıştım spor yapmak için fakat peşimde olan korumalar benim nefesimi daha da kesiyor gibiydi.

Korumalar değil Aslı senin nefesini kesen Murat. Ona dokunamıyor olmanın acısı var içimde. Bir hastalık gibiydi bu elimi uzatmak istiyordum ama uzattığım el geliyor benim nefesimi kesiyordu. Şımarık bir kız çocuğu muydum ben neden böyle oluyordum.

Uyku bile girmiyordu gözüme . Onunla aynı yatakta olmaktan değildi bu ona sarılamamaktandı. Son hatası herşeyi tamamen koparmıştı aramızdaki yıpranmış ipliği kesip atmıştı. Bunun acısı vardı içimde.

Parkta attığım adımlar daha da hızlı ritim tutmaya başlamıştı. Nefes nefese kalsam da hiç durmadan devam ediyordum.

Ayrılmak isteyen bendim. Ondan igrenen de bendim derdim ne benim?
Daha da hızlanmıştım akan göz yaşlarımı silerek koşmaya devam ediyordum.
Yaşlar yanaklarımdan süzülürken hiç durmadan elimin tersiyle silmeye devam ettim.

Kendimi suçlu hissediyordum sanki bütün suçlu benmişim gibi davranıyordu. Unutamıyordum kızımıza , bize yaptığı ihaneti unutamıyorum. Kızımın mezarına gitmeye bile cesaretim yoktu benim. Onun karşısına çıkmaya yüzüm yoktu. O nasıl bu kadar kendini doğru görebiliyordu.

Yorulan adımlarımla yavaşlamaya başladım. Takatim kalmamıştı artık gücüm yoktu. Yerimde yalpalayarak durmuştum  ellerimi diz kapaklarına koyup eğilip soluk soluğa nefes alıyordum. Hıçkırıklarım duyulsun istemiyordum. Orman yolunda bir ben bir de korumalar vardı. Avuçlarım içine aldığım kumaş parçasını tüm gücümle sıkıyordum. Sıktığım dişlerim arkasından sesim çıkmasın diye tüm gücümle bastırıyordum.

-"Agghhhh.." Akan göz yaşları acımı tazeliyor gibiydi. Aktıkça devamı geliyordu. Yarayı açmışlar ve içindeki kan dışa çıkıyordu sanki.

Korumalar oldukları yerde kalmışlar yanıma gelemiyorlardı bile . Tek başıma koca yolda yavaş yavaş dizlerimin üstüne çökmüş çaresizliğimin acısını çekiyordum. Gitmek zorundaydım ondan uzak olmalıyım ama bir tarafım da bunun acısı içindeydi.
Omuzuma dokunan elle sıktığım göz kapaklarımı açıp omzuma dokunan korumaya döndüm.

-"Telefonunuz çalıyor efendim."

Şaşkınlıkla nefes alıp başımla onayladım. Yanımdan uzaklaşmasıyla derin derin nefes almaya başladım. Elimin tersiyle ıslak yanaklarımı silip telefonumun ekranına bile bakmadan açıp kulağıma götürdüm.
-"Alo.."
Diye seslendim.

-"Aslı benim Sude.."

O günden beridir aramızdaki soğukluğu biliyordum . Valizi getirdiğinde bile karşımda bir yabancı var gibiydi.Belki de artık benden korktuğu için uzak duruyordu. Gerçekler ona zor gelmişti.

Gardenya Günahsız MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin