21

285 26 102
                                    

Zeynep'ten

Saat gece yarısına gelmek üzereyken Sinan'ın beni aramasıyla birlikte şuan Mısır patlatıyordum. EVET ARKADAŞLAR BEN SEVGİSİNİ BİRKAÇ SAAT ÖNCE İLAN ETMİŞ BİRİ OLARAK SADECE MISIR PATLATIYORUM.

Hayır yaklaşık 3-4 saat geçti ve Çağrı'dan hala bir ses yok. Acaba kitabı okumadı mı ya ?

'Belki kitap okumayı sevmiyordur'

"Bir sen eksiktin ya hoşgeldin"

'Hoşbuldum diyemeyeceğim şu haline bak, yıkık seni'

"Yalnız farkında değilsin galiba benim iç sesim olarak sende yıkık oluyorsun"

'Beni dinleseydin öpüşmüştünüz Zeynep'

"Ulan her defasında seni dinlesem Çağrı'ya gelene kadar ohoo"

'Birkaç Koreli, İngiliz ve Amerika'lı erkeklere düşmüş olabilirim haklısın ancak bende düşmekte haklıydım.'

"Kızım sen kimle konuşuyorsun yine" diyen anneme bakmadan omuzlarımı hareket ettirdim. Patlamaya başladığını anladığım mısırların dibindekileri de patlatmak için sallarken merakla bakan anneme cevap verdim.

"İç sesimle"

"Kız o hala var mı?"

'Burdayım kadoşşşş."

İç sesimin heyecanla anneme seslenmesi ile göz devirdim. Beni iç sesim yönetse gerçekten annemin istediği kız olabilirdim ancak dışarı gösterdiğim yüzüm sertti. Annemi başımla onayladığında çalan kapı ile mısırları kaba yetiştirme işlemini anneme devrederek kapıya yöneldim.

"Nerde kaldın be se... Çağrı"

Karşımda bana gülerek bakan çocuğun elindeki kitabı yavaşça bana uzatmasını izledim. Seslerin azaldığı, karşındaki insanın renkli olduğu o nadir an varmış arkadaşlar yaşıyorum. Çağrı'nın birisiyle konuştuğunun farkındaydım ancak hareket edecek ya da ortamı bozacak bir şey yapmak istemiyordum.

'Sevgili senarist burda birkaç yüzyıl yaşamak istiyoruz'

Ellerime dolanan eller ile gözlerim incelediğim sakallı çene hattından aşağıya kaymıştı. 'Tamam daha güzel anlar da olabilirmiş, nefes alalım biz.' İç sesimin uyarısı ile almayı unuttuğum nefesi içime çektim. Ciğerlerime oksijenden daha çok Çağrı'nın kokusunun indiğini hissettiğimde gülümsedim.

Elimden çekilerek bahçeye çıkarıldığımda gördüğüm şey ile gülümsemem artmıştı. Projeksiyondan bizim beyaz boş duvarımıza yansıyan görüntüler ile kıkırdadım. Yerdeki puflar, tahta olan çatıya yerleştirilmiş küçük ışıklar ve bana bakan sevdiğim yüzler ile boş olan yere oturduğumda annemin de gelmesini beklemeye başladım.

Annemin en yakın arkadaşının yanına oturması ile başlayan filmin ilk sahnesi ile dikkatimi yanımda oturan insandan ekranda gördüklerime vermeye çalıştım.

Ağrıyan sırtım ile geriye yaslanmaya çalıştığımda arkadam hissettiğim vücut ile kasılsam da daha önce beni saran kollar yine sardı beni. Sırtım tam göğüsüne yaslandığında saçlarımın arasında dolaşan burnunu hissettim.

'Keşke duş alsaydık' iç sesime hak vermeden edemesem de şuan bununla ilgili yapabileceğim bir şey olmadığını hatırlayarak yaslandığım göğüse daha çok sindim.

'Zeynep ben kalp atışını duymuyorum iyi misin?'

"Atmadığı için olabilir mi?"

"Ne?" Çağrı'nın sesi ile iç sesimle birlikte bir küfür mırıldandım. Şu konuşma olayını çözmem gerekiyordu, bana merakla bakan adama bakarak omuzlarımı yukarı aşağı yaparak yerime yeniden sindim. Filmin son kısımlarına dikkatimi verirken bana bakan bir çift mavi gözün farkındaydım.

Tesadüfler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin