"Zeynep ne diyor bu ?"
"Ne demekse o demek Ali işte. Benden duymasan da bilmiyor muydun sanki?"
"Neyi biliyordum Zeynep? Bana aşık olduğunu mu biliyordum."
"Evet Ali, adın kadar biliyordun sen bunu. Beni her hatamda intiharımı vurduğunda, benden her birşey istediğinde biliyordun yapacağımı da affedeceğini de. Sevmeseydim dayanır mıydım sanıyorsun?"
Zeynep'in Ali'nin göğüsüne vurarak söylediklerine kimse tepki gösteremese de Çağrı gülmeden edemiyordu. Vücudundaki alkol yaptığı şeylerin farkında olmasa bile şu an izledikleri seyir zevki veriyordu.
"Sevdim zamanında ama artık sevmiyorum. Eğer duymak istediğin buysa söyleyebilirim. Şimdi değil ama sonra bunu kanıtlıyacağım size"
"Kanıtlamasına gerek yok ben biliyorum" Vefa'nın Zeynep'in yanına gitmesi ile Ali geri adım atmıştı. Sinan da kızın arkasına geçtiğinde Ali gözleri ile annesine baktı, Derya olumsuz anlamda kafasını salladığında Ali gerçekle yüzleşmişti.
"Artık seninle arkadaş olamayacağımıza göre yemek için teşekkürler Derya teyze. Ve siz, sizinle de bir süre konuşmayalım" cemre ve Berk'i göstererek söylediklerinden sonra Alilerin evinin bahçesinden sokağa çıkan Zeynep derin bir nefes alarak gökyüzüne baktı.
Vefa gökyüzüne bakan arkadaşını izlerken yanına gitmemeye karar vermişti. Zeynep'in gökyüzüne bakan bakışlarında belli olan kasırga çocuğu korkutmuştu. Zeynep'in elleri arka cebindeki telefonu ve kulaklığına ulaştığında gülümsedi genç kız.
Kulaklıklarını kulağına taktığında müziğin sesini yükseltti. Adımları her zamanki sahil kıyısına getirdiğinde derin nefesler alarak kendisini sakinleştirmeyi başarmıştı.
**
Aralık ayının soğuk ama güneşli gününde bahçede toplanan gruptan ayrılan Sinan arkadaşının fakültesine adımlıyordu. Büyük masanın ortasında çizim yapan Zeynep'i ve sürekli konuşan sevgilisini gördüğünde gülümsedi.
"Oooo dedikodu zamanı heeee"
"Al şu sevgilini kusucam vallahi Sinan" Zeynep'in sitemini duymamazlıktan gelerek Duru'nun kafasını öpen Sinan bir sandalye çekerek oturdu.
"Bitmemiş daha çizimler"
"Mimarlık yazan aklımı s..." Zeynep'in isyanına bu sefer ikili de gülmüştü.
"Maketi değiştirmemizi istediler, topografyam doğruymuş ama en azından 4 gündür kestiğin mukavvalar boşa gitmedi"
"Yemek yediniz mi peki?"
"Zeynep birşey yemedi daha hayatım" Zeynep yerine Duru'nun Sinan'a cevap vermesi ile Sinan ayaklanmıştı. Duru ayaklanan sevgilisini durdurarak yanındaki poşeti göstermişti.
"Ben sandviç ve kahve aldım zaten gitme bir yere şimdi. Şu pafta mıdır nedir onun bir harita çizimini bitirsin yiyecek"
Sinan anladığına dair kafasını sallarken titreyen telefonunu çıkartarak açtı.
"He Ali"
"..."
"Gelemem ben."
"...."
"Uzatma Ali gelemem dedim."
"..."
"Zeynep'leyim tüm gün kardeşim gelemem. Hadi eyvallah"
Zeynep sinirlenen arkadaşına yandan bir bakış atarak çizimine döndü. Ali ile arası açıldığından beri Sinan'ın da Ali'ye tepkisinin farkındaydı.
"Git hadi" Zeynep'in sözleri ile ona bakan Sinan hareket dahi etmemişti.
"Git işte Sinan benim işim var. Akşam buluşuruz sorun değil"
"Zeynep bilerek yapıyor. Seninle buluşacağımı söylemiştim"
"Önemli değil Sinan git derdi neyse öğren. Akşam görüşürüz, hem Duru yanımda sorun olmaz"
Sinan net konuşan Zeynep'i onaylayarak ayağa kalktığında iki kızında başına minik öpücük kondurarak yanlarından ayrıldı.
Aradan geçen bir buçuk saat sonra Zeynep'in çizimi bitmişti. Maketini ve çizimini Duru'nun arkasına yerleştiren kızlar, bahçede bulunan çardaklardan birine oturmuşlardı.
İnce sigarasını içen Duru karşısında yemek yiyen arkadaşını izliyordu. Zeynep'in arkasında bulunan çardağa arkadaşları ile oturan Çağrı'yı gördüğünde minik bir baş selamı vermişti.
Berk Duru ile selamlaştıktan sonra oturduğunda cebinden sigarasını çıkararak yakmıştı. Çağrı'nın anlattıklarını bir yandan dinlerken, bir yandan da etrafta göz gezdiriyordu.
Zeynep yemeğini bitirdikten sonra soğumaya yüz tutan kahvesinden büyük bir yudum almıştı. Kollarını yukarı kaldırarak esneyen kız masanın üstündeki paketten sigara alarak yaktığında derin bir nefes çekti.
"Zeynep" Berk'in sesi ile arkasını dönen Zeynep gözlerine bakan çocuğa gülümseyerek el salladı.
Çağrı ise duyduğu isim ile konuşmayı unutmuş gibiydi. Berk çağrının omzuna iki kere vurduktan sonra zeyneplerin yanına gitmişti.
Dersler, okul hakkındaki konuşmalardan sonra ayaklanan Zeynep büyük resim dosyasını sırtına takmış, Duru'nun arabasına ilerlemeye başlamıştı. Çağrı yalnız kalan kızın yanına utangaç adımlarla ilerlerken söyleyeceklerini tekrar ediyordu.
Zeynep yanına gelerek sessizce duran Çağrı'yı hissettiğinde sağ elinin parmaklarını ritmik olarak deri resim çantasına vurmaya başlamıştı.
"Zeynep ben özür dilerim, yani ben yapmamam gerekiyordu biliyorum ama sarhoştum. Anlamışsındır zaten ben biraz salağım yani öyle diyorlar. Zeynep bir bakar mısın bana?"
Çağrı Zeynep'in çenesinden tutarak kızı kendisine çevirdiğinde sinirle bakan bir çift göz ile affedilmediğini anlamıştı. Elleri istemsizce kızın çenesinden yanına düştüğünde Zeynep'in konuşmasına bile fırsat vermeden konuştu.
"Ben Ali'nin bu kadar değerli olduğunu anlayamamıştım"
Zeynep yine olayları başka yerlere çeviren çağrıya karşı gözlerini devirdi.
"Ali değerliydi Çağrı, o değer benim yanımda olduğu yıllar içindi. Sende değerli olabilirdin belki arkadaş olarak belki de daha fazlası olarak ama o gün Hazal yüzünden yine kırdın beni"
Çağrı karşısında sinirle konuşan kızın söyledikleri ile çarpılmışa dönmüştü, Zeynep sinirden sesini kontrol edemez bir haldeydi. Berk ve Duru Zeynep'in sinirli sesi ile yanlarına gelmişlerdi.
"Arkadaşların hem haklı hem de haksız Çağrı. Sen salaksın ama az değil baya salaksın. Hazal senin nöronları mahvetmiş"
Zeynep'in Çağrı'nın kafasına vura vura söylediklerine gülmek isteyen Berk kendini zor tutarken Duru endişeli gözler ile olanları izliyordu.
"Bak şimdi yakışıklı ama beyinsiz çocuk, sen şu iki toynağınla bir daha benim yanıma gelmiyorsun. Kapişş. Duru dizi de bittiğine göre aç şu kapıyı gidelim hadi"
Duru arkadaşının söyledikleri ile kapıyı açtığında Zeynep kapıyı Çağrı'ya çarparak açmış ve ön koltuğa oturmuştu. Duru arabayı çalıştırdığında Zeynep derin bir nefes alarak gözlerini kapattı. Çağrı ise giden arabanın arkasından bakmakla yetinmişti.
Berk hareketsiz duran arkadaşının yanına gelerek derin bir nefes aldı. Arkadaşının omzuna kolunu atarak başını hafifçe eğdi.
"O günü gören bir insan olarak söylüyorum kanki, işte asıl bu gösteri eğlenceliydi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfler
FanfictionHayatın tesadüflerle birbirine bağladığı iki genç kalp, aşkın gerçekliğini birbirlerinde tadabilirler mi?