Önder uyuyan iki çocuğa baktı. Sinan'la önceden tanışmıştı çocuğu hep mutlu gürdükten sonra iki gündür ölü gibi görmek en az oğlunun etkilediği kadar etkilemişti adamı.
İki gün içinde Kenan bey, Derya hanım birçok kişi gelmişti. Ancak üçlü herkesi göndermiş yine koridorda oturmuşlardı. Önder bey içer hızla giren doktorlara baktığında kıza birşey olmaması için yalvarırken bulmuştu kendisini.
"Zeynep savaşıyor, kendisi nefes almaya başladı. Normal odaya almak için zaman var." Önder odadan çıkan doktoru onaylarken kız adına sevinmişti.
"Çağrı, sinan kalkın oğlum doktor geldi" ikisi de gözlerini açmışlardı.
"Zeynep kendisi nefes almaya başlamış ancak odaya alınması için daha zaman varmış" iki genç söylenenleri duyduğunda birbirlerine sarılmışlardı.
"Şimdi sevinmeyi biraz geride bırakın ve beni dinleyin ben gidip duş alıp üstümü değiştirip geri geleceğim, sonra da siz gidip aynısını yapıcaksınız. Hiç açmayın ağzınızı Zeynep uyanınca sizi ona söylerim"
Çağrı ve Sinan dondurması elinden alınmış çocuklar gibi boyunlarını bükmüşlerdi. Konu Zeynep'in uyandıktan sonrasına kaldığında sorucağı çok hesap vardı.
Önder sessiz kalan oğullarına bakıp asansöre ilerledi. Çağrı ve Sinan ise sessizce camın arkasında yatan Zeynep'i izlemeye başladılar.
"Çağrı cidden Zeynep uyandığında ağzımıza sıçıcak"
"Ya Sinan sen dayak yedin sana birşey demez de benden inşallah ayrılmaz"
"Normalde bana vuran eller kırılsın derdim ama haklıydın"
"Haklı mıydım?"
"Sen onun sevgilisisin Çağrı, bende yakın arkadaşıyım" Çağrı sinirlerinin üzerinde tepinen Sinan'a güldü.
"O gün değil ama bugün dövsem haklıyım Sinan. Sen Zeynep'in sadece yakın arkadaşı değilsin." Konuşmayan Sinan'ın yerine devam etti Çağrı.
"Ben kıskanıyordum seni yani ilk Zeynep'i hasta gördüğümde sen değiştirdin üstünü hatırlıyor musun? Zeynep'lerde kaldığım bir gün sordum Zeynep'e senin onun hayatındaki anlamını" Sinan gözlerini yatan kızdan ayırmasa da görüşü buğulanmıştı.
"Baktı o gün bana hikayenizi anlattı sonra sen hatırlıyor musun?" Sinan hiç unutmadığı ve şükür ettiği o güne döndü.
Flashback
Sinan Ali ve vefa ile oynadığı saklambaç oyununda yine ebe olmuştu. Adımlarını attığı her anda çocukları bulmaya çalışıyordu ancak bulamamıştı.
O hep içini merak ettiği sarı evin bahçesine baktığında yine boş bahçe ile arkasını dönmüş gidiyordu. Sonra bir ses geldi o bahçeden Sinan merakla arkasına baksa da sesin nereden geldiğini anlamamıştı. Hüzünlü mavi gözlerini ordan çektiğinde küçük bir kız sesi geldi.
"Anne korkuyorum, lütfen açın" Sinan evin kapısına baksa da bir şey görememişti.
"Beni duyan var mı?" Ağlamaklı ses ile oynadığı oyunu unutan çocuk bahçenin büyük Demir kapısını zar zor iterek ve birazda ses çıkartarak bahçeye girdi.
"Anne sen misin?" Sinan sesin geldiği yere baktığında küçük bir kömürlük olduğunu farketmişti. Sesin ordan geldiğine emin olmak için gidip kapıya iki kere vurduğunda içeriden tekrar ses geldi.
"Burdayım lütfen kapıyı açın" Sinan gelen ses ile onay almış olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Bakışları büyük kapının üzerindeki kilide kaydığında ise mutluluğunun uçtuğunu hissetti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfler
FanfictionHayatın tesadüflerle birbirine bağladığı iki genç kalp, aşkın gerçekliğini birbirlerinde tadabilirler mi?