25

217 21 73
                                    

Bedenine giren bıçak ile bıçağı tutan adama bakan Zeynep derin bir sızı hissetti sonra o daha büyüğü vücudundan bıçağın çekilmesi ile yaşadı. Önce adamın boğazını tuttuğu elleri gevşedi. Bacaklarından inen kanı hisseti sıcak sıcak.

Karşısındaki adamın öfkeli bakışlarının altında başka bir yerinde hissettiği acı kızın tüm gücünün vücudundan çekilmesini sağlamıştı. Adamın boğazındaki elleri bedeniyle birlikte düştüğünde aldığı nefesinin ciğerini yaktığını hissetti.

Adamın ona bakmadan kapalı kapıyı açıp gitmek istediğinde son fırsatı olduğunu biliyordu. Karnındaki bıçağı titreyen elleri ile çıkardığında dudaklarından hafif bir inleme çıkmıştı. Adamın dışarıya doğru attığı adımı takip eden bıçak Zeynep'in istediği yere olmasa da sol omzuna saplanmıştı. Adamın omzunu tutarak kendisine dönmesi ile gülümsedi.

"Ödeştik say"

Adam Zeynep'e doğru gelse de camiden yükselen ses ile hızla kapıdan çıktı. Babasının gidişini izlediğinde son gücü ile sırtını bir duvara yasladı. Açık salon kapısından pencereye yansıyan sokak lambasının ışığını izledi hareketsizce. Sonra bakışları şimdi boş olan ama sabah saatlerinde dolu olan salonuna kaydı. Börekleri açmak zor olduğu için sinirlenişi geldi aklına.

Pencereden gözüken annesinin çiçeklerin rüzgarda hareketine baktı, her bir çiçek Zeynep'le bağlantılıydı. Ölsem onlarda kururlar mı acaba diye düşündü. Bir zamanlar hatırladığı şekilde açık olan bıçak yarasına elini bastırırken içinden dua etti, biraz daha yaşamak için belki de biraz daha sevildiğini hissetmek için.

Bilincini yerinde tutmak için yerden annesinin olduğu koridora doğru ilerleyen kanını izledi. Öğlen burayı temizleyen Sinan ve Duru'yu anımsamıştı. Sinan giriş zaten çabuk kirleniyor silmem ben diye kavga etmişti. Haklıymışsın Sinan, bak kirlendi. Özür dilerim Sinan çünkü ben kirlettim.

Yerde olan çerçevelerin içindeki resimleri gördü. Sinan'la ilk bisiklete bindikleri gün, Vefa'nın gelenek haline gelen doğum günü kutlamalarından biri, Duru'yla ilk resmî. Mimarlık fakültesi önünde çekildiği ve annesine attığı ilk resim. Bunu ne zaman çıkarttı acaba diye düşünmeden edemedi.

Gözlerinin kapanmasına yakın aklına gelen şeyle gülümsedi, çünkü tam orda korkan üç yüz vardı daha dün.

Aklına onun için korktuklarında yüzlerinin alacağı şekil geldiğinde yüzünü buruşturdu. Sinan kendini suçluyucaktı, Çağrı onu böyle görürse nefes alır mıydı ? Duru ve Vefa ne yapacaktı ? Peki ya annen dedi iç sesi o dayanabilir mi?

"Dayanamaz."

Zeynep'in üstünden kan akan eli yere düştü. Kafası yandaki vestiyere çarptığında vestiyerden son kalan çerçeve düştü içinde çağrı, annesi ve kendisinin olduğun resim Zeynep'in kanına bulandı. O gün tam da o an  birden fazla kişinin kalbi bir anlık boş kaldı. Bu öyle bir histi ki gece Duru'yu sırılsıklam uyandırıp Zeynep'i aramasını sağlayacak kadar güçlü bir boşluktu.

**

Çağrı deliye dönmüş bir şekildeyken Önder oğlunun sakin olmasını söylüyor ve aynı zamanda arabayı Çağrı'nın yönlendirmesi ile kullanıyordu.

"Baba bir şey oldu biliyorım baba. Sinan da açmıyor telefonu"

"Oğlum gidiyoruz bak hem sen demedin mi mahallede herkes birbirine yardım ediyor diye. Sesleri duyanlar gitmiştir oraya merak etme"

"Baba içim bomboş kaldı biran da. Zeynep varken hiç boş hissetmedim ben. Bir şey oldu sevdiğime biliyorum."

Önder oğlunun ağlayarak sayıkladılarına sessiz kaldı. Çağrı'nın yüzünü güldüren kızı görmemişti, ancak oğluna iyi gelen herşey gibi o kızı da sevmişti.

Evin önünde duran arabadan inen Çağrı eve doğrı koşan Sinan'ı gördüğünde korkusu arttı. Hızla bahçeden içeri girerek kapıya ulaştığında yarı açık kapıda gördüğü kan ile ellerini çekti.

Sinan zemine bakan Çağrı'yı gördüğünde dizlerinin üstüne düştü onun arkasından gelen Vefa arkadaşının yanından hızla koşarak kapıda kalmış Çağrı'yı iterek içeri girdi.

"ZEYNEP" Vefa'nın sesi tüm mahalleyi doldurduğunda hızla koşan Sinan'ın arkasından koşan Bilal ve evin önündeki Önder bahçeden girdi. Yerdeki kardeşini gören Bilal ve kapıda öylece yeren bakan Çağrı'yı gören Önder hızla sesin geldiği yöne ilerledi.

Önder gördüğü tabloyu görmemek için çok şey verirdi bu hayatta. Oğlunun sevdiğim diye gösterdiği kız bembeyaz cildinin ve sarı pijamasının yarısı kan olmuş halde yerde uzanıyordu.

Vefa'nın elleri ile bastırdığı yere baktığında görmekten en çok korktuğu ikinci tabloyu gördü. Kızın karnında birden fazla bıçak yarası vardı.

"Hocam hocam bana bakın buraya bastırmanız gerekiyor nabzı düşmüş. Ambulansı arasınlar söyleyin benim kader teyzeye bakmam lazım ondan da ses çıkmıyor, hocam duyuyor musunuz beni"

Önder çocuğun bakışlarına cevap vermeden hızla ceketini çıkararak kızın yanına çöktü. Vefa'nın baskı yaptığı yere ceketi ile baskı yaparken kızın solgun yüzünde gezdirdi gözlerini.

Çağrı'nın anlattığı gibi küçücükmüş yüzü diye içinden geçiren Önder kafasını kapıda öylece kalmış oğluna çevirdi. Çağrı bomboş gözlerle Zeynep'ten akan babasının dizlerine bulaşmış kana bakıyordu.

Bilal yerde oturan kardeşine sert bir tokat attı. Sinan'ın ona bakması ile kardeşini tutarak kaldırdı. Sinan onu kaldıran abisini iterek hızla Çağrı'nın yanına gittiğinde Öndere baktı.

"Yaş... yaşıyor ... yaşıyor mu?"

Önder kafasını salladığında hızla Çağrı'yı sarstı. Çağrı gözlerini tanıdığı maviliklere çevirdiğinde yardım istiyordu.

"Zeynep yaşıyor Çağrı, bizi duyuyor hissediyor yapma böyle. O sana dayanır hadi" Sinan'ın Çağrı'yı itekleyerek içeri sokması ile çağrı sevdiği kızın birkaç saat önce gördüğü yüzünü gördü.

"Zeynep" kızın gözlerini açmasını umut ederek söylediği kelimeler tavanlarda kaldı. Kızın gözleri açılmadı, Çağrı'nın gökyüzüne zincir vurulmuştu.

"Zeynep" sevdiği kadının yüzüne ellerini sürerek bir kere daha andı adını.

"Aç hadi gökyüzümü, bir nefes alıyım Zeynep" Önder acı içinde kıvrandığı belli olan oğluna baktı. Çağrı bunu hissetmiş gibi babasının gözlerine baktı.

"Baba uyanmıyor, açmıyor baba gözlerini. Baba gökyüzüm olmadan nefes alamam açsın gözlerini." Çağrı'nın babasının gözlerine bir azapla bakması mı adamın ruhunu yaraladı yoksa oğlunun sesindeki çaresizlik mi bilemedi.

"Açar değil mi gözlerini baba?" Açar diyemedi Önder, salt bir bilinmezlik içinde baktı oğluna. Çağrı Sinan'a döndü.

"Açar değil mi gözlerini ? Sinan sen söyle belki açar?" Sinan Çağrı'ya baktığında aynı acıyı yansıtan gözler gördü Çağrı.

"Çağrı..."

"Hayır hayır susun açar Zeynep gözünü evet yoruldu ama açar ben biliyorum. O yorgun ama o sadece bende dinlenir bak tam burda dinleniyor öyle dedi." Önder oğluna uzanıp sarılmak istese de ellerini kızın üzerinden çekmedi. Zeynep'in kanına üç kişinin gözyaşı döküldü o şafakta.

"Lanet olası ambulans nerde kaldı?" Bilal'in sinirli sesi evi doldurduğunda Çağrı adamın varlığını yeni hissetmişti.

Çağrı dudaklarını açtığında tüm mahallenin konuşmasını dindiren ambulans sesi doldu eve. Mahalleye giren iki ambulanstan peş peşe indi sağlık görevlileri küçük sarı eve girdiklerinde ise bir curcuna başlamıştı.

Kaderin yanına giden ekip Vefa'nın söylediklerini dinlerken kadını ambulans sedyesine aldılar. Kader ambulansa taşınırken diğer ekip Zeynep'in damar yolunu açmışlardı. Sedyeye alınarak hızla ambulansa konulurken etraftakilerin iki bedene bakışlarını görmüşlerdi.

+70 yoruma Sinan ve Çağrı'nın ağzından bölüm gelir

Tesadüfler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin