"Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu."
•
Efe çiseleyen yağmurun altında bagajdaki poşetleri uzatan Berfu'nun yanındaydı. Kendisini açık havaya atmıştı ama aklı hala olması gereken yerde değilmiş gibi hissediyordu.
Cevher sıradan bir müşteri olarak salona dövme yaptırmaya mı gelmişti? Zamanlaması yeterince manidarken Serhan ile arasındaki ilişkiyi nereden ve neden biliyordu? Serhan'a küfretmekten gocunmamasının yanı sıra ardı arkası kesilmeyen arsız sorularla saldırmak ister gibi üzerine yürümesinin arkasında nasıl bir art niyet, gizli motivasyon vardı? Geçmişin izlerini taşıyan doyumsuz fesatlığının mı züppeliğin verimli topraklarında tomurcuklanan can sıkıntısının mı tesirindeydi?
Efe algılayamıyordu.
Uzaklaşmak için büyük çaba sarf ettiği kişi, yüzüne beklentiyle baktıkça kanını köpürten mahlukat, yaklaşmaktan imtina etmeyen hatta bundan doğal bir zevk duyuyormuş gibi görünen şerefsiz resmen adım adım hayatına nüfuz ediyordu. Özel alanlarını gasp ederek, mahrem konuları hakkında ileri geri konuşarak, hiç olmaması gereken yerlerde her şey onun için çok kolaymış gibi aniden var olarak sinirlerini adeta cımbızla çekiştiriyordu.
Sabrı sınanıyordu. Bu can sıkıcı gerçeğin nedenini anlamasa da emindi ki sınırını bilmez piç iyi bir dersi hak ediyordu.
"Şeytan görmüş gibisin Efe'm. Mesele nedir? Ne oldu?" Berfu arkadaşının hipnoz olmuş gibi kaldırıma diktiği bakışları tuhaf karşılaşmıştı. Esmer oğlan iyi olduğunu mırıldanıp apartmana doğru yollanınca peşinden baktı. "Kesin Serhan üzecek bir şey yaptı. Amip kılıklı yine ne halt yedi acaba?"
"Efe komada gibi bakmakta haklı. Çık salonun haline bak vaziyet neymiş anlarsın. " dedi Fikret yeni yükler için geri geldiğinde.
"Efe'yi ne ilgilendirir? Dükkan onun mu sanki?"
"Berfu'cuğum.." dedi Murat şoför koltuğunda kolunu direksiyona yaslamış arkadaşlarını bekliyordu. "Serhan Efe'nin yavuklusu ya. Sence de kötü hissetmesi normal değil mi?"
"Yavuklu mavuklu karıştırma şimdi. Onların ki ciddi bir şey değil. Sadece takılıyorlar." diye homurdandı Berfu. Murat'tan bir göz devirme yemesine rağmen kendi fikrine körü körüne bir inancı vardı.
"Sesinizi yükseltmeyin ve ne konuştuğunuza dikkat edin. Yukarıda misafirimiz var." Fikret çaktırmadan, yalnızca kaşlarıyla camı işaret ederek diğerlerinin dikkatini oraya çekti.
Berfu başını eğince perdesiz pencereden sokağa bakan Cevher'i fark etti. Elini kaldırıp kumralın selamına karşılık verirken bayat bayat gülümsüyordu. "Ne işi var burada? Efe mi çağırmış? İyice sıkı fıkı olmaya başladılar, kıskanacağım ha!"
"Bence olayı çok yanlış anlıyorsun." dedi Fikret sesini birkaç ton kısarak. "Kankanı elinden almaya çalışmıyor bence senin peşinde."
"Yuh!" diye böğürdü Murat tüm uyarılara rağmen. "O nasıl tespit lan kör!"
Fikret kemik gözlüklerini alnına doğru itip Berfu'ya destek bekler gibi döndüğünde kızı da beklediğinden daha lakayt buldu. "İnanmazsanız inanmayın." söylendi umursamazlıkla. "Sonra benim lafıma gelir, Fikret demişti dersiniz. O elemanda başka bir bit yeniği var."
"Ne gibi?"
Omuz silkti Fikret. "Tam bilmiyorum ama adamdaki tuhaflığı bir ben fark ediyor olamam herhalde?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KAMELYALAR
General Fiction"Cevher." dedi derinlerde gömülü sesini bulup çıkarması zor olmuştu. İçinde kopan dizginlenemez fırtınalara çaresizce teslim oldu. "Adım Cevher. Adımı söyle." Parmaklar kumral tutamlarını sarmaladı. Ilık dudaklar kulağının üstünde belli belirsiz adı...