28. Beklenti yok, hüsran yok

366 39 22
                                    


"Üç kibrit çaktım karanlıkta arka arkaya, birincisi yüzünü görmek için toptan, ikincisi gözlerini görmek için, üçüncüsü ağzını görmek için, sonra kararttım dünyayı, hatırlamak için bütün bunları, kollarımda sıkarak seni."

Az yağlı krema, kuru fesleğen, mantar ve iki paket makarnayı tek poşete sığdırarak marketten çıktı. Yol üstündeki fırına uğrayıp ekmeğini de aldıktan sonra kendi sokağına girdi.

Havlu asan, ilkokuldan sınıf arkadaşı berbere kolay gelsin diledi. Kaldırım boyu ılık rüzgar eşliğinde yavaş yavaş yürürken gördüğü kişi yüzünden adımlarını hızlandırdı. Siyahları önüne odaklı apartmana giriyordu ki yüzünü ekşiten o sesi duydu.

"Efe bey, iyi günler. Nasılsınız?"

Omzunun üzerinden boyları onun dolaylarında, kırkını geçkin kadına başıyla selam verdi. "İyiyim Necla Abla. Seni sormalı?"

İnatla kadına abla diye hitap ediyordu. Necla'nın aradaki resmiyeti koruma çabasının altındaki niyeti az çok anladığından yapıyordu böyle.

"İyiyim diyelim öyle olalım." İç geçirdi Necla. Bir tik gibi elini sımsıkı ensesinde toplanmış saçlarının üzerinden geçirdi. "Apartmandan kaynaklı bir rahatsızlığınız yoktur inşallah."

Hızlı giriş diye düşündü Efe. İki hafta karşılaşmadık ya ondan herhalde, lafı dolandırmakla uğraşmıyor.

"Ne rahatsızlığı olabilir? Herkes çok medeni, çok anlayışlı."

Necla neredeyse övünür gibi kollarını kavuşturdu. Yönetici olduğundan söyleneni üstüne almıştı ve Efe onun bu haline gözlerini devirmeden edemedi.

"Siz sormaya zahmet etmeden ben söyleyeyim birilerinin şikayeti var."

"Olmasa şaşardım." diye ağzının içinde mırıldandıktan sonra "Kimin ne şikayeti varmış?" diye sordu

Necla komutu alır almaz başladı. Birinci kattaki yaklaşık bir ay evvel taşınan bekar polisi anlattı birkaç dakika. Boyunu, posunu, mesleğini, sakinliğini, akıllı uslu oluşunu övdü aklınca karşısındakini taşlamaya çalışarak. "Yıldıray Bey bu sabah zilimi çaldı. Üstünde üniforması, işe gitmeden uğramış kendisi."

"Ee.." Efe adamın sivil polis olduğunu bilmese inanacaktı.

"Siz binanın asayişinden sorumlusunuz o yüzden size geldim diye espri de yaptı. Gül gül öldüm." Necla parmaklarını ağzına kapatıp şen sesini maskeledi. "Neyse bu kısımları geçip sadede geleyim. Adamcağız sizin daireden gelen seslerden rahatsız olmuş benden rica etti. Uyarabilir misiniz diye."

"Ne sesi geliyormuş?"

Necla boğazını temizledi. "Tıkırtılar, iniltiler."

Tuzak soruyu sormaktan çekinmedi. "Ne zaman duymuş?"

"Dün gece."

Gerginliğini def etmek için alnını kaşıdı Efe, hemen sonra parmaklarını saçlarından geçirdi. "Necla abla." dedi olabildiğince en sakin tonda. "Dün gece evde değildim."

Kadının kaşları havalandı. "Kedin?"

"Bir haftadır annemde." Efe'nin siyahları keskin bir hal almışken ukala bir kıvamda güldü. Kadının etrafını detaylarla süslediği asıl derdini çok iyi biliyordu bu yüzden hayvan düşmanı cadının damarına basma kararı aldı. "Yönetmeliği getirecektin, maddelerini birlikte inceleyecektik ne oldu o iş?"

KIZIL KAMELYALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin