16. Efe'nin kayıp gamzesi

440 48 27
                                    


"Sorma bana kimim, nerden geldim buraya, gözlerimdeki kırmızı bulutlar, hangi günlerden sorma."


O planların adamıydı. Onun dünyasında kategoriler olmalıydı ve onları zorlanmadan düzenleyip yönetebilmeliydi. İşini, ailesini, özelini birbirinden keskin çitlerle ayırır; çitlerin yıkılmasından korkardı. Bu korkusunun yegane dayanağı kendisiydi ve geçmişi. Ruh halinin hızlı belirtilerle vücuduna tesir etmesi konusunda fazla dayanıksızdı ayrıca. Kolayca iştahı kesilir, kamburu çıkar, sigara tüketimi artar bu sebeple de reflüsü azardı. Kafası karışırdı en başta. Bocalar, tereddüt eder, hemen endişeye kapılırdı. Tüm bunların neticesinde sonrasında hayıflanacağı kararlar verirdi. Düşünceleri bulandıkça, yol bellediğinden şaştıkça pişmanlık yaratmak konusunda harika bir performans sergilerdi. Bu durum tecrübeyle sabitti.

Mekana döndüğünde kendisine soğuk su söylemişti Efe. Serhan ile yaşadığının üstüne iyi gider diye düşünmüştü. Murat kızın tekiyle çoktan tüymüş, yalnız kalan Berfu ise taburede oturmaktan yorulup arka masalardan birini kendine mesken etmişti. Yaklaşık yarım saat geçti,  rastalı hala dönmedi. Lavabodaki işinin bu kadar uzun sürmeyeceği aşikardı. Muhtemelen çekip gitmişti. Aramayı düşündü ama ne diyecekti ki ona?

"Afiyet olsun, Efe abi." dedi delikanlı bardağı masaya bırakırken. Efe'nin dalgın bakışları onu görünce kısıldı. "Feza? Ne işin var burada?"

Feza mekanda çalışmaya başladığını söyleyince Berfu onların tanıdık çıkmasına şaşırdı.

"Sibel vardı ya onun kardeşi." diye açıkladı kısaca İlyas Efe. Berfu bakışlarını oğlana çevirip kaşlarını havalandırdı. Bir şey söyleyecek olmuş ama sonrasında vazgeçmişti. "Sibel'e selam söyle." dedi yalnızca. Aslında kadını tanımıyordu bile.

"Ablamlar da uğramayı planlıyordu. Öncesinde Kumru'yu babaannesinden alacaklardı." Feza saatini yokladı, bir müddet kafasında hesap yaptıktan sonra emin oldu. "Saat epey geçmiş. İllaki Cevher abi'yle çocuğu alıp beklemeden direkt eve geçtiler."

Efe'nin yudumu koyulaştı sanki, kıvamlı hale geldi. Duyduğu isim yüzünden ensesi kasılırken titrek karaları Berfu'nunkilerle buluştu. "Bizim Cevher'den mi bahsediyor?"

Efe başını onaylar gibi salladı. "Ee Sibel ile Kumru nasıl?" diye konuyu değiştirdi sonrasında.

Feza küçük kızın sık sık onu sorduğunu söyledi. Daha doğrusu Mavi'yi canlı görmek istediğini söyleyip annesini darlıyormuş. İstediği olmadığı için gün sonu genelde ağlamak ile bitiyormuş çünkü bir noktadan sonra ben de kedi istiyorum diye tutturmaya başladığından olay kısır bir döngüye dönüyormuş.

"Başınıza bela açtım desene." dedi Efe alaylı bir efkarla.

"Abi nasıl bela bir bilsen, tatlı falan da değil ha karabela." dedi sarışın delikanlı. "Ama neyse ki ablam iki yaz sonra alacağım diye kandırdı da birkaç akşamdır rahat uyku uyuyoruz."

"Barınak mevzusunu hiç açmayacaktım."

"Biliyor musun artık o kelime bizim evde yasaklı." Feza saymaya koyuldu parmaklarıyla. "Barınak, kedi, pati, yavru. Bunlar da sakıncalı listede. Kumru duyup kudurmasın diye tabu oldular."

"Valla kusura bakmayın kardeşim."

"Nereden bileceksin ki, Kumru'nun psikopat olduğunu ilk bakışta anlamak zordur zaten." Feza hem şakacı hem de ciddiydi. Kendisine seslenen kıza eliyle işaret çakıp tepsisini aldığı gibi yollandı. Masalar arasındaki dar geçitlerden geçerken kimseye çarpmamak için ayakkabılarının ucunda yükselmişti.

KIZIL KAMELYALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin