4. Bölüm: Zorluklara rağmen başarmak.

1.5K 60 26
                                    

Günler o kadar hızlı geçiyordu ki anlatamam! Yarın ekip gelecekti. Bugün son atrenmanımız vardı. Heyecanla dersten çıkmış, koşturarak sahaya gitmiştim. Üzerimi değiştirip ısınmaya başladım. Bugün kadro tam olduğu için arada arkalarından yaklaşarak kulaklarının dibinde bağırıyor, motive eden cümlelerime böyle devam ediyordum.

Ve antrenmanın bitmesine son yarım saat...
Fatih Hoca takımı ikiye ayırdı ve maç başladı. Yine çok iyi gidiyorduk. Sol kanattan Ayça orta açtığında zıplayarak kafa vurdum. Top ağlarla buluştuğunda gülümseyerek Ağça'nın yanına gittim. Birlikte sevinç hareketleri yaptıktan sonra durup maça devam ettik. Gizem ve Esra bu sefer karşı takımdaydı.

Ayça biraz daha geriden orta açtığında topu kontrol edip sürmeye başladım. Çalım atacağım sırada Gizem'in bileğime basmasıyla acı içinde yere kapaklandım.

"Kırmızı kart!"
Fatih Hoca sinirli bir şekilde Gizem'i oyundan aldı ve soyunma odasına yolladı. Ben ise acı çekiyordum. Canımın yanmasına rağmen sesimi çıkartmıyordum.

"Kızım acıyor mu?"
Fatih Hoca bileğimi tutup çevirdiğinde küçük bir çıt sesi geldi. Bu acıyla avazımın çıktığı kadar bağırdığımda Ayça arkama geçmiş destek olmak adına omzumu sıkıyordu. Diğer bütün oyuncular da başımdaydı şu an.

"Sakatlanacak zamanı mı buldun güzel kızım ya?" dedi Fatih Hoca getirttiği sağlık görevlilerini çağırırken. Ben acıyla inlerken sağlık görevlileri gelip önce bileğime soğuk sprey sıktılar. Ardından baskı uygulayarak nasıl olduğuna baktılar. Acıyordu işte!
Buz çıkarıp da koymamı söylediklerinde yedek kulübesine geçip oturdum ve buzu bileğime bastırdım.

"Görevliler ufak bir burkulma diyor. İnşallah öyledir. Ben toparlayabileceğine inanıyorum."
Fatih Hoca'nın son cümlesi beni gülümsetirken başımı salladım. O an gözlerimi kapatıp ellerimi semaya kaldırdım.

"Allah'ım ne olur yardım et bana. Sakatlanmak istemiyorum. Maça gitmek istiyorum. Kariyerim başlamadan bitsin istemiyorum." deyip dua okudum ve ellerimi yüzüme doğru götürüp amin dedim.

"Kaptan biz çıkıyoruz. Geçmiş olsun. Eve gidip yat ve dinlen. Seni o maça göndereceğiz. Hatta birlikte gideceğiz." dedi Ayça yanağıma öpücük kondururken. Gülümseyerek başımı salladım.

Yarın saat 9'da gelip ısınacak ve herkesten önce ayrı bir antrenman yapacaktım. Hem ayağımın durumunu görmek için hem de biraz top kontrolü yapmak için.
Yani yarın her türlü gelmek zorundaydım.

*Ertesi Sabah*
Hızla yurttan çıktım ve sahaya geldim. Çantamı soyunma odasına bırakmak yerine bu seferlik yedek kulübesinin önüne bıraktım.

Yavaş bir şekilde koşmaya başladım. Sonra beş dakikalık bir yürüyüş yaptım, ardından tekrar hafif bir tempoda koşu yaptım. En sonunda bittiğinde topu alıp önce biraz sektirdim. Ardından antrenmanlarda kullandığımız, bize yardımcı olan ekipmanlarla antrenmana tam anlamıyla başladım. Ekip saat üçte gelecekti. Bizim antrenman ise on iki de başlayacaktı.

Saat on bire kadar antrenman yapıp yurda geçtim. Kısa bir duş aldıktan sonra ikinci antrenman için yeniden sahaya geldim.
Kendi yaptığım antrenmanda kendimi fazla zorlamamaya çalışmıştım. Ama şimdi az da olsa zorlayacaktım.

Fatih Hoca gelip de moral konuşması yaptığında hemen ısınmaya başlayıp ardından da antrenmana geçtik.
Bugün bizimkilerin benim moral konuşmalarıma ihityaçları olmadığına kanaat getirdim çünkü çoktan Fatih Hoca'nın mükemmel motivasyon ve moral veren o güzel konuşmasını dinlemiştik.

Ve evet... Beklenilen an gelip çatmıştı. Antrenmanı maç yapmadan bitirip yerde oturarak dinlendiğimiz sırada içeriye kameralarla bir ekip girdi. Hepsiyle selamlaşıp yerlerimizi aldık.

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin