24. Bölüm: Kalbim...

846 51 22
                                    

İyi okumalarr 💗

🪄
"Bilemezdim! Sera, inan ki ikimizde bilemezdik! O son yaptığı şey beni çileden çıkardı resmen! Nereden bilebilirdik böyle bir şey yapacağını? Bundan 2 ay öncesine kadar unutmam için uyarıyordu beni. Şu geldiğimiz duruma bak!"

Kerem ve Mertens ailesi ile olan görüşmemizden sonra pansiyona geçmiş, ardından Sera'ya olanları anlatmıştım. Sinirden çılgına dönmüş, neden saçına yapışmadığımı sorgulamıştı.

"En başından belliydi sanki. Çoğu zaman yanımızda bile olmuyordu ki. Ben zorluyordum resmen. Senin maçını izlemeye bile gelmek istememişti. Benim yaptığım resimlere bile iyi deyip geçiyordu sadece. Senin sevgini bile göz önünde bulundurmayıp saçma sapan şeyler söylüyordu."
Haklıydı. Takıldığım bir yer vardı.

"Nasıl yani? Gerçekten maçımı izlemek istememiş miydi?" dedim inanamayarak. Bunu da yapmazdı, değil mi?

"Bana öyle söyledi. Hatta tam olarak şunları söylemişti: Pek gelesim yok. Sen git. Bana anlatırsın."
Yazıklar olsun be!

"Gerçekten kafam çok karıştı. İnanamıyorum." dedim ellerimi saçlarımın arasından geçirdiğim sırada.

"Defne'm... Üzme kendini. Çıktı hayatımızdan. Bak, hayatın ne güzel gidiyor. Kerem ile birliktesin, küçüklükten beri hayalini kurduğun takımda oynuyorsun ve başarılısın."
Gülümseyerek yanına gittim ve sıkıca sarıldım. En başından beri sadece o anlıyordu beni.

"İyi ki varsın Sera."

"İyi ki varsın Defne."

---
"Bak bunun kira fiyatı daha iyi."
Sera'nın kolumu dürtmesiyle başımı o yöne çevirdim. İnternetten sahaya yakın olan kiralık daire arıyordum. Fiyatlar ne kadar uçsa da almam gerekiyordu. Zaten imza parası almıştım.

"Yarın gidip görüşelim." dedim bilgisayarı kenara koyarken.

Telefondan gelen bildirimle hemen elime aldım. Kocamdan mesaj gelmişti.

Pansiyonun önündeyim. :)

Ne? Hızlanan kalbimle ayağa kalkıp dolabın önüne gittim. Altımda eşofman vardı. Hiç değiştiresim gelmediği için sadece üstüme yapışan bir crop giydim.

"Kerem gelmiş! Ben aşağı iniyorum!" dedim heyecanla. Üzerime parfüm sıktıktan sonra koşarak aşağı indim. Bir yandan da saçımın buklelerini düzeltiyordum.

Kapıdan çıktığımda onu yine aynı şekilde beklerken gördüm. Arabaya yaslanmış, kollarını göğsünde birleştirmişti.
Gözlüklerini takmıştı yine ve aşırı tatlı olmuştu böyle!

Onun altında da siyah bir eşofman, üstünde ise benim üstüme giydiğim crop ile aynı renk bir tişört vardı. Lacivert!

Demir kapıdan çıkıp hızlı adımlarla yanına gidip sıkıca sarıldım. Kollarını belime sardığında aldığım nefesi yavaşça dışarı üfledim. Güzel kalpli çocuğum benim...

Bir süre o şekilde durduk. Kalp atış hızını hissediyordum resmen! Bütünleşmiştik.
Aramızdaki bağ her geçen gün daha da kuvvetleniyordu. Onu cidden çok seviyordum.

Yavaşça geri çekilirken durdum. Dudaklarımızın arasında çok bir fark kalmamıştı. Burnundan nefes almıyordu şu anda. Ne zaman ağzından nefes verse dudağıma çarpıyordu.

Onu deli gibi öpmek istiyordum! Ama Kerem böyle bir şeyi ister mi? En azından içimde kalabilecek olan şeyi düşündüm.

Yavaşça yaklaşıp dudağının kenarına güzel öpücük kondurdum. Oy kurban olurum!
Sonunda yapmıştım! Tam olarak dudağını öpmemiştim evet ama yine de dudak kenarı da önemliydi!

Şaşırmıştı! Hem de baya şaşırmıştı! Donup kalmıştı. Elimi gözlerinin önüne getirip yavaşça sağa sola salladım.

"Kalbim..."
Dudaklarından yalnızca bu kelime döküldüğünde gülerek başımı omzuna yasladım ve sıkı sıkı sarıldım. O da beni sardığında derin bir nefes aldım. Sonunda onu öpmüştüm! Ters bir tepki de almamıştım. Çünkü biz artık sevgiliydik! Böyle şeyler normaldi.

En sonunda arabaya atladığımızda telefonumu çantamın içine atıp radyoya uzandım. Kerem'in telefonu bağlıydı arabaya. Gülümseyerek oynat kısmına bastım.

'Seni bir kere görsem belki rahatlar içim
Yıllar oldu görmedim, belki de biraz özledim
Nasıl bir sevdaysa ancak kalbimi dağladım
Seni kaybedip ağladım
Üstümden sanki trenler geçti, yine el salladım

Belki sen varsın diye, belki duyarsın diye
Beni anlarsın soru sormazsın
Ah, yetmedi mi be?'

Bu şarkıyı çok sevdiğim için mırıldanarak eşlik ettim. O ise arada bana dönüyor, tebessüm ederek birkaç saniye boyunca beni izliyordu. Daha fazlasını yapmak istiyordu ama yoldaydık.

Yaklaşık kırk dakikanın sonunda deniz kenarına geldiğimizde arabadan inip kayalıklara oturduk. Başımı omzuna yaslayıp beline sarıldım. O da kolunu sırtıma doğru attı ve baş parmağıyla okşamaya başladı. Bu minik hareketi içimi kıpır kıpır etmişti.

Ona biraz daha sokuldum. Utanmasam çocuğun içine girecektim!

Telefonuma gelen bildirimle irkilip omzundan kalktım. Fatma Turgut kısa bir aradan sonra Ankara'ya geliyordu! Gitmeyi hep çok istemiştim ama bir türlü vakit bulamamıştım. İşte büyük bir fırsat!

"Fatma Turgut Ankara'ya geliyor!" dedim heyecanla.

"İstersen gidelim."
Bunu demesiyle gülerek başımı salladım.
"Ne zaman?" dedi telefonunu çıkararak. Takvime girdiğinde önüne çıkan şeyleri takip ettim.

"Altı gün sonra."
Umarım o gün maç falan yoktur. O da büyük ihtimalle o güne bakıyordur.

"Tek boş günümü denk getirmeyi nasıl yaptın acaba?" dedi gülerek. Şans yüzüme gülmüştü! Olmuştu işte! Sevdiğim adam ile, sevdiğim sanatçının konserine gidecektim. Yapacaklar listesinden bir şey daha silindi!

Bekle bizi Fatma Turgut! Deli hayranların geliyor!

🪄
Kısa bir bölüm oldu ama olsun be 🥹

Sizin en sevdiğiniz sanatçı kim?

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin