43. Bölüm: Güzel Kızım Benim...

448 30 22
                                    

İyi okumalarr 💗💗

🪄
Telefona bakma zamanı değildi. O yüzden sessize alıp uzağa koydum. Zaniolo bu yaptığıma gülümsedi. Hoşuna gitmişti tabi ki. Tebessüm ederek yanına gittim ve yanağına bir öpücük kondurdum.

Birkaç saati orada, sohbet ederek geçirdik.
Hem tatlıydı hem de asi bir adamdı. Çözememiştim tam olarak. Tek bir kanıya varmıştım: o da mükemmel olduğuydu.
Tam kafa dengimdi. Tek bir sıkıntı vardı.
Kerem ile aynı takımdalardı.

Bir daha Zaniolo ile görüşür müyüm bilmiyordum. Çünkü hem Kerem ile aynı takımdaydı, hem de fotoğrafımızın çekilip magazin sayfalarına düşmemiz an meselesiydi.

Şu an kanepede uzanmış bir şekilde bunları düşünüyordum. Kerem ile ayrılmıştık evet ama Zaniolo ile beraber olamazdım.

Çalan telefonumla hızla kalktım. Saat akşam on olmasına rağmen Sera şu an uyuyordu.
Aramaya bakmadan yanıtladım.

"Kanka benim evde toplanıyoruz. Gelsenize sizde."

"Bu saatte mi Berkan?" dedim gülerek.

"Ya şimdi aklıma geldi! Hemen gelmeye çalışın sizde. Şu an Barış geldi. Hatta diyor ki, kızları alayım."
Aslında güzel fikirdi. Biraz kafamız dağılırdı.

"Tamam o zaman. Gelsin Barış Alper." dedim saate bakarak.

"Tamam güzellik görüşürüz."
Telefonu kapattıktan sonra koşarak Sera'nın odasına girdim. O kadar güzel uyuyordu ki uyandırmaya kıyamadım bir anlığına.
Ardından üstüne atladım.

"Hayvan mısın Defne?! İnsan böyle mi uyandırılır?" dedi yastığı bana fırlatarak.

"Berkan çağırıyor bizi. Kalk hazırlan." dedim yorganı üstünden çekerek. Ardından koşarak odayı terk ettim ve ne giyeceğime baktım. Beyaza yakın renkte olan gri bir eşofman, üstüme ise toz pembe bir crop giydim. Aşırı tatlı durmuştu. Buklelerimi düzelttikten sona makyajıma baktım.
Silmemiştim zaten.

Telefonuma mesaj geldiğinde cebimden alıp baktım. Barış Alper geldiğine dair kısa bir mesaj atmıştı. Sera'nın öne oturmasını sağlamam lazımdı ama nasıl? Aklıma gelen fikirle gülümsedim.

"Sera! Çıkalım hadi!"
Kapının önüne geldiğimde montumu giyip aynadan kendime baktım. Ardından spor ayakkabılarımı giydim.

Sera da geldiğinde hemen montunu ve ayakkabısını aldı. Kapıyı kilitledikten sonra aşağı inmeye başladık. Bir basamak inmek yerine iki basamaktan inerken ayağımı sağa doğru büktüm.

"Ah! Sera dur dur! Ayağımı burktum!" dedim acıyormuş gibi yaparak.

"Kızım sakar mısın sen ya?" dedi sinirle ve yanıma gelip kolunu uzattı.
"Çok acıyorsa gitmeyelim. Yat dinlen."

"Bir şey olmaz. Düzeltirim ben onu."

Dışarı çıktığımızda etrafıma bakındım.
Barış Alper bizi gördüğünde çattığı kaşlarıyla ilerlemeye başladı.

"Cidden Barış mı geldi bizi almaya? Başkası yok muymuş?" dedi sinirle Sera.

"Defne? İyi misin? Ne oldu?" dedi sektiğim ayağıma bakarak.

"Burktum az önce. Ama o kadar önemli değil." dedim üstüne basmaya çalışıyormuş gibi yaparak.

Arabanın önüne geldiğimizde arka kapıyı açtım. Sera da binecekti ki elimle durdurdum onu.
"Bacağımı uzatmam lazım." dedim tebessüm etmeye çalışarak. Barış Alper anlamıştı olayı. Sera kapıyı kapatıp da ön kapıya yöneldiğinde, Barış hemen teşekkür etti bana. Ben ise sadece göz kırptım. Gidene kadar uyumuş numarası yapacaktım ki, bir şeyler konuşsunlar. Umarım yani.

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin