Maça çok az kalmıştı. Biletler elimize en yakın zamanda ulaşacaktı. O kadar heyecanlıydım ki her gün yatmadan önce hayal kurarak uyuyordum.
Heyecanla yatağımdan kalkıp ne giyeceğime bakmaya başladım. Odada uyanan tek kişi bendim. Demek ki saat on birde sadece benim dersim vardı.
Üstüme dar bir beyaz body geçirdim, altıma ise mavi bol pantolon giydim. Saçlarımı alttan topuz yaparak önlerden birkaç bukle çıkardım. Orta boyda olan halka küpelerimi takıp üstüme şişme montumu geçirdim. Çantamı da sırtıma takıp yurttan çıktım.Bu sefer ne kadar yavaş yürüsem de geç kalmayacağımı anladım. Bir kahve alarak Ankara'nın güzel sonbaharında yürümeye başladım. Bir yandan yaprakları eziyor, diğer yandan da sıcak kahvemi yudumluyordum.
En sonunda vardığımda adımlarımı hızlandırarak dersimin olduğu sınıfa girdim.
Hocanın gelmesine on dakika vardı.
Hemen bir sıraya oturup telefonumu çıkarttım.Spor sayfasının benim golümü paylaştığını gördüğümde hızla tıkladım. İzledikten sonra içimde kendime karşı garip ve güzel bir özgüven oluşmuştu. Açıklamada nerede okuduğum yazıyordu. Ek olarak beni etiketlemişlerdi ve yanında şu da yazıyordu: Yeni bir Potter üyesi mi geliyor? Yazıp Kerem'i etiketlemişlerdi. İnanamıyordum! Eğer Kerem bunu beğenirse çok güzel olurdu. Belki benimle iletişime bile geçebilirdi. Elim ayağım titrerken sınıfa hoca girdi.
"Defne Alıcı burada mı?"
Adımı ve soyadımı duymamla ayağa kalktım."Öncelikle tebrik ediyorum seni. Fatih Hoca haber verdi. Şimdi neler olduğunu merak ediyorsunuzdur. Arkadaşınız mükemmel goller atarak bir futbol sayfasında paylaşıldı. Ayrıca bu mükemmel oynayış tarzından dolayı Galatasaray- Ankaragücü maçına ön koltuklardan bilet kazandı.
Şimdi ise size o videoyu da göstermek istiyorum," deyip de videoyu projektör yardımıyla duvara yansıttığında dolu dolu gözlerle kendimi izledim.Bir anda havalanıp da rövaşata çektiğimde gol oluyordu. Koşarak Ayça'nın yanına gidiyor, sevinç gösterimizi yaptıktan sonra kameranın önüne gidip Kerem'in gol sevincini yapıyordum.
"Muslera ve Barış Alper beğenmiş!"
Birisi bunu bağırarak söylediğinde beğenen kişilere baktım. Barış Alper'in beğendiğini görmüştüm ama Muslera'yı yeni görüyordum. Gözümden bir damla yaş akarken başarabildiğimi hissediyordum.
Oluyordu işte.Bir anda içeriye Fatih Hoca girdiğinde sorar gözlerle bakmaya başladım.
"Gel bakalım buraya Defne."
Gülümseyerek yerimden kalktım ve yanına gittim."Bunu sana takdim ediyorum. Okulumuzun müdürü başarını gördüğü için bu kalemi sana yaptırdı. Büyük takımlara transferin gerçekleşirse bu kalemle imza at diye."
Bu sefer gerçekten ağlıyordum. Kalemin üstünde adım soyadım yazıyordu. Fatih Hoca'ya sarıldım sıkı sıkı. Dersimize giren hoca da beni tebrik ettiğinde tebessüm ettim. Sınıfa göz attığımda Cem'in beni izliyor olduğunu gördüm. O da görmüştü olanları. Gülümseyerek başını eğdiğinde aynı şekilde karşılık verdim ona.Fatih hoca gidip de dersi kaldığımız yerden işlemeye devam ettiğimiz sırada küçük bir yer değişikliğine karar verdim kafamda.
Hoca arkasını döndüğünde kalkıp Cem'in yanına geçtim. Şaşkın bakışlarla bana bakmaya başladığında tebessüm edip önüme döndüm. O da utanarak önüne döndüğünde dersi dinlemeye devam ettik.Ders sona erdiğinde çantamı toparlayıp ayağa kalktım. Gerçekten çok acıkmıştım.
"Bir şeyler yiyeceğim. Bana katılmak ister misin?" diye sordum Cem'e dönerek.
Gülümseyerek başını salladığında birlikte sınıftan çıktık. Okulun yanındaki ev yemekleri satan bir yere girdiğimizde Cem'e döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu
Fiksi Penggemar"Son dakikada yetiştin." Son dakika... Biraz daha geç kalsaydım yetişemeyecektim. Onu son kez göremeyecektim. Ama son dakikada yetişmiştim! Kalbim deli gibi çarpıyordu. Gözlerim, gözlerinin derinine indiğinde bakışlarındaki o güzel şefkati ve huzu...