21. Bölüm: İhanet.

955 51 36
                                    

İyi okumalarr 💗

🪄
"Hoş geldiniz bebeklerim!"
Ahu ve Sera sonunda gelebilmişlerdi. Onları karşılamak için pansiyonun önünde beklemiştim. Normalde almaya gidecektim ama zar zor uyanabilmiştim. Kendimi çok yorgun hissediyordum.

"Hadi geçelim," dedim önden giderek. Odaya girdiğimizde Fatih Hoca'nın eşyalarını topladığını gördüm.

"Hocam? Nereye böyle?"

Eşyalarını bırakıp yanıma geldi ve sarıldı.
"Ben gideyim artık Defne. Hem sende alıştın buraya. Derbiniz olacağı zaman izlemeye gelirim. İlk 11 de başlayabileceğini biliyorum. Her zaman yanındayım. Bir sıkıntın olursa beni ara, tamam mı güzel kızım?"

Gözlerimdeki yaşlar akmaya başladığında sıkı sıkı sarıldım ikinci babama. Beni buralara o getirmişti. Ona çok şey borçluydum.

En sonunda gittiğinde Ahu ve Sera yanıma gelip sarıldı. Gözlerimdeki yaşları tutmadım, tutamadım.

"Tamam güzel kızım, ağlama artık."
Ahu'nun bunu demesiyle gülümsemeye çalıştım ama yapabildiğim pek söylenemezdi.

---
Şimdi ise antrenmana gelmiştim. Bugün bizimkilerin saat beşte maçları vardı. O yüzden küçük ve yormayacak bir antrenman gerçekleştiriyorlardı.
Ben ise resmen ruhumu ortaya koyarak yapıyordum.

Sera ve Ahu benimle gelmeyi çok istemiş, onları kıramamıştım ve şu an trübünlerden beni izliyorlardı. Kerem ile olan son olayları otobüste gelirken anlatmıştım. Şu an beni bırakın, onlardan daha mutlusu yoktu.

Küçük antrenmanım bittiğinde yere uzandım ve nefes alış verişimi kontrol etmeye çalıştım. Benim antrenmanım her ne kadar küçük olsa da diğerlerinden daha çok çalışmıştım.

"Çok mu yoruldun?" dedi tanıdık ses. Gözlerimi araladığımda bu kişinin Kerem olduğunu gördüm. Hızla ayağa kalktım.

"Biraz öyle oldu," dedim gülümseyerek. Birlikta sahanın kenarına geldiğimizde gölge olan bir yere oturduk. Biraz sonra yanımıza Sera ve Ahu da geldiğinde onları Kerem ile tanıştırdım.

"Valla enişte kaç yıldır seni anlatı-"
Sera'nın ağzını kapatıp öksürdüm ve gülümsemeye çalıştım. Kerem ise bıyık altından gülüyordu.

"Maç saatine kadar gezineceğiz."
Sera'nın bunu demesiyle onlarla vedalaştık.
Dikkatimi çeken bir şey vardı. Ahu neden gözlerini Kerem'den alamamıştı? Bunu sorgulayıp duruyordum ama aklım Ahu'nun o anlamda düşünebileceğini algılamıyordu.

Kerem ile spor salonuna geçtik. Şu an herkes yemekte olduğu için kimse yoktu.
Benim programıma göz attıktan sonra benimle birlikte çalışmalarını sürdürdü.
Önce bana biraz yardım etti, ardından kendi programına başladı.

Ağırlıkların önüne geldim ve otuz beş kiloluk bir ağırlık buldum. Yavaşça kaldırmaya başladığımda arkadan bir alkış sesi geldi. Gaza geliyordum ama!

"Şimdi yavaşça omzunun üstüne kaldır."
Kerem'in bunu demesiyle dediğini yaptım. Vay be! Ağırlığı yere bıraktım ve nefes nefese suyumu yudumladım. Kerem'in önünde böyle bir şeyi başarmak beni çok mutlu etmişti.

Yaklaşık bir saatin sonunda yemek yemek için bir yere geçtik. Ahu ve Sera da gelmişti.
Şimdi ise menüler önümüzde, ne yiyeceğimize karar vermeye çalışıyorduk.

En sonunda siparişleri verdiğimizde sohbet etmeye başladık.

"Anlat bakalım Kerem enişte, nasıl gidiyor antrenmanlar?"
Sera'nın sorusuyla Kerem'e döndüm. Kerem ile karşılıklı oturuyorduk. Sera Kerem'in yanında, Ahu ise benim yanımdaydı.

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin