32. Bölüm: Tıpkı Şarkıcılar Gibi.

508 34 13
                                    

İyi okumalarr 💗
Yorumlarınızı bekliyoruum.

🪄
O günün üzerinden iki gün geçmişti ve Kerem hala soğuk davranıyordu. Sorun neydi anlamıyordum. Ne yapmıştım ki? Söylemiyordu bile. Nasıl bilecektim ki?

Derin bir nefes alıp odanın içinde gezinmeye başladım. Ne olmuş olabilirdi ki?
Telefonum çalmaya başladığında hızla gittim ve cevapladım.

"Efendim Sera?" dedim sesimi düzeltmeye çalışırken.

"Fotoğraflar geldi mi sana?"

"Ne fotoğrafı?"

"Nasıl yani? Nasıl gelmedi? Kızım hiç mi görmedin? Atıyorum bak."
Ellerim titrerken telefonu kulağımdan çekip ne atacağını beklemeye başladım.

Birkaç tane fotoğraf arka arkaya geldiğinde dikkatle bakmaya başladım. Bu da neydi böyle? Cem ile olan buluşmamızdan birkaç kare internete düşmüştü ve resmen neler olduğunu uydurmuşlardı!

Kerem'i aldatmışım gibi gösteriyorlardı! Şaka mı bu?

"Bu ne böyle?! Kerem her şeyi yanlış anladı! Kapat hemen!"
Telefonu cebime attığım gibi çantamı hazırlayıp evden çıktım. Kerem'in yanına gitmem gerekiyordu acilen.

Taksi tuşuna basıp da beklemeye başladığımda sinirle soluyup etrafa bakındım. Fotoğraflarda biraz oynama olduğundan dolayı ellerim, Cem'in kollarında gibi duruyordu. Bu beni daha da sinirlendirmişti.

Yapmadığım şeyi, sanki yapmışım gibi gösteriyorlardı. Bu da Ahu'nun başının altından çıkmıştı ve ben artık ne yapacağımı bilmiyordum. Neden peşimi bırakmıyordu? Benden ne istiyordu? Ben ona ne yapmıştım ki?

Yaklaşık on dakika sonra taksi geldiğinde atladım ve adresi verdim. Akşam idmanı olduğu için Florya'ya gidiyordum.

Geldiğimde parayı ödeyip indim ve koşar adımlarla kapının önüne geldim. İçeri girdikten sonrasını ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. O kadar hızlı yürümüştüm ki sahaya ne ara vardığımı anlamamıştım.

Barış Alper'i görmemle yanına gidip omzuna dokundum.
"Kerem nerede?" dedim nefes nefese kalmış bir şekilde. Karnımı tutup etrafa bakınmaya devam ettim.

"Soyunma odasında. Bir sorun mu va-"
Arkamı dönüp koşmaya başladım. Bacaklarım titremeye başladığında durup nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım.

Soyunma odasının önüne geldiğimde pat diye kapıyı açtım. Biliyorum, hayvan gibi iş yaptım ama çok korkuyordum. Benden ayrılmasından deli gibi korkuyordum.

Sadece Kerem vardı. Aldığım nefesi sakince bırakıp yanına gittim. Önce yüzümü inceledi sakince, ardından "ne?" dermiş gibi baktı.

Derin bir nefes alıp elini tuttum.
"Bana güvenmiyor musun?" dedim gözlerinin içine bakarak. Gözlerim yanmaya başlıyordu. Ağlamamam gerekiyordu.
Hayır Defne. Ağlama sakın!

"Güveniyorum ama-"

"Bir işin içinde ama varsa hiç güvenmemişsin demektir." dedim ve elini sertçe bırakıp odadan çıktım. Hızlı adımlarla koridorda ilerledim.

Gözyaşlarım bir bir akmaya başladığında önümü görmeye çalıştım. Göremiyordum çünkü her şey bulanıktı.
Tesisin arkasına geçip oturdum ve hıçkırıklarımı serbest bıraktım.

Dakikalarca, belki de saatlerce deli gibi ağladım. Bir süre sonra karnım ağrıdı ama kalkmadım. Kalkamadım. Gidemedim oradan.

Bir topluluk sesi geldiğinde kendimi sakinleştirip seslere odaklandım.

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin