23. Bölüm: Görüşürüz Yenge!

896 47 26
                                    

Medya 🥺💖

🪄
Takımla birlikte oturduktan sonra yetmemiş gibi, bir de spor salonu maceralarına katılmıştım. Şimdi hep birlikte spor salonundaydık. Boey ağırlıklarla ilgili bir şeyler anlatıyor, Kerem ile birlikte onu dinliyorduk.

"Bence bunu kesin kaldırırsın." dedim Kerem'e dönerek. Biraz kolları güçsüz kalmıştı.

"İnşallah," dedikten sonra ağırlığın başına geçti ve besmele çekti. Isıracağım o suratı!

Ağırlık sanırım 52 kiloydu. Yani neredeyse ağırlıkla aynı kilodaydım ve bence kaldırabilirdi. Tamam, kolları biraz güçsüzdü, hatta ağırlık neredeyse onun kilosu ile birdi ama ben inanıyordum.

Önce derin bir nefes aldı, ardından yavaş yavaş kaldırmaya başladı. Ben alkış tuttuğumda gaza gelmiş olmalı ki bir anda kollarının üstüne çıkardı. Yapmıştı!

Ağırlığı yere bıraktığı anda sevinçle yanına gidip kollarımı boynuna sardım. Nefeslerini kontrol etmeye çalıştığı sırada belime tutunduğunda gülümsedim. Çok mutluydum! İki şey için mutluydum.
İlki, kendi kilosuna yakın olan bir ağırlığı kaldırmıştı. İkincisi ise:

Kerem ile artık sevgiliydik! Sonunda!
Hala inanılır gibi gelmiyordu. Sanki bir rüyanın içindeymişim gibi geliyordu.
Hatta rüya önce güzel gidiyor, ardından kötü bir şey oluyor gibi geliyordu. Umarım öyle olmazdı. Umarım her şey güzel giderdi.

"Defne, iyi misin?"
Omzuma yerleştirilen el ile kendime geldim.
Elin sahibine döndüm. Mertens.
Gülümseyerek başımı salladım.

"Ciro nasıl?" dedim tebessüm ederek. Ciro onun oğluydu ve o kadar tatlı bir bebekti ki... Bir ara görmeyi çok isterdim.

"Çok iyi. Akşam onu makarna yemeye götüreceğiz."
Ve evet, Ciro'nun en sevdiği yemek makarnaydı. Gülerek omzuna vurdum ve yerde oturan Kerem'in yanına çöktüm.

Başını omzuma yasladığında gülümseyip kolumu sırtına attım. Kendime çekip güzelce sardım onu. Yorulmuş olmalıydı. Düzensiz nefesleri bunun habercisiydi.

"Defne."
Nefes nefese adımı söylemesiyle başımı ona doğru eğdim. Bir süre gözlerimizin en derinine baktık. Gaza gelerek elini sıkıca tuttum. Bu yaptığıma gülümseyip gözlerini kapattı.

Bir elimle elini tutarken, diğer elimle ise saçlarıyla oynuyordum. Kalkmaya pek niyeti yok gibiydi. Halinden memnundu tabi. Gülerek saçlarını karıştırdım ve oturduğum yerden kalkıp elimi uzattım. Elimi tutup kalktığında diğerlerine baktım. Çoğu kişi hala devam ediyordu.

Şimdilik bu kadar yeterli olacaktı. Kerem'in elinden tuttum ve birlikte spor salonunun çıkışına doğru ilerledik.

"Görüşürüz yenge!"
Barış Alper'in uzaktan bağırdığını duyduğumda gülerek cevapladım.

"Görüşürüz Barış!"
Kerem de gülüyordu. İkimizinde hoşuna gitmişti anlaşılan.

Yemek yemek için bir restoranta girip oturduk. Onunla birlikte olduğuma hala inanamıyordum. Aşık olduğum adam ile birlikteydim. Kerem Aktürkoğlu...

Ben başarmıştım!

"Bakıyorum da keyifler yerinde!"
Duyduğum tanıdık sesle bakışlarımı Kerem'in üzerinden çekip ona doğrulttum.

Gerçekten mi ya? Bu yüzü nasıl bulabiliyordu? İki yüzlü aşağılık insan!

"Evet, keyfimiz yerinde! Bu hep böyle olacak." dedim gülümseyerek. Kalkıp dövmemek için kendimi zor tutuyordum.

Kerem'in yanındaki sandalyeyi çekip de oturduğunda ellerimin titremeye başladığını hissettim. Sinirleniyordum. Hiç iyi şeyler olmayacaktı.

Kerem, Ahu'nun yanından kalkıp benim yanıma oturduğunda gülümseyip elini tuttum.

Ahu çıldırmış gibi bakmaya devam ederken Kerem'in elini daha sıkı tuttum. Aramızdaki bağı daha da güçlendirmek istiyormuşçasına sıkı tuttum. Kerem hissetmiş olacak ki elini güzelce yerleştirdi. Kurban olurum sana güzel gözlüm!

"İki güne ayrılırsınız siz. En fazla bir hafta veriyorum size. Ayrılacaksınız işte."
Bunu öyle bir ses tonuyla söylemişti ki her an ayağa kalkıp dövmeye girişebilirdim.

Ayağa kalkmak için hamle yaptığım sırada Kerem elimi daha da sıkı tutup durdurdu beni. Aldığım nefesi oflayarak verip başımı Kerem'in omzuna yasladım. Kolunu omzuma attığında Ahu'ya bakarak gülümsedim.

Tamam, onu oturduğumuz yerden kudurtmak daha eğlenceliydi. Kerem çok iyi yapmıştı kalkmama izin vermeyerek.

"Kerem'in hiçbir şeyi bilmemesi ne kadar da kötü. Tüh ya!"
Neler saçmalıyordu bu böyle? Aklı sıra Kerem ile aramı bozacaktı.

Sanırım Kerem de bunu anlamıştı çünkü hiçbir tepki vermiyordu. Oy kurban olduğum!

"Bir sonraki karşılaşmamız daha güzel olacak. Emin olun."
Doktor kendi haline bırakın dedi. Kendi kendine konuşuyordu işte. Sandalyeyi ittikten sonra kalktı ve hızlı adımlarla ortamı terk etti.

"Hiç gitmeyecek diye düşünmeye başlamıştım bir ara."
Kerem'in bunu demesiyle kahkaha attım.

"İnan aynı şeyi bende düşündüm." dedim kollarının arasından çıkarken.

"Ne kadar süredir arkadaştınız?"

"Sadece bir yıl oldu ama bana nedense beş altı yıl geçmiş gibi geliyor. Ondan böyle bir şeyi asla beklemezdim. En başından beri olmayacağına karşı beni uyaran o'ydu. Şimdi ne oldu da birden böyle yaptı anlamadım." deyip ellerimle oynamaya başladım.

Kerem önce nefes verdi, ardından hafiften titremeye başlamış olan elimi avcunun arasına alıp konuşmaya başladı.
"Çok çabuk güvenmişsin Defne'm. İnsanlara bu kadar kolay güvenmemeliyiz."

Haklıydı. O her zaman haklıydı.

Kolunun altından çıkıp yüzüne doğru yaklaştım. Yanağına bir öpücük kondurup geri çekildim. Yüzündeki o gülümseme...
Elimi yanağına götürüp okşadım yavaşça. Alt dudağını kıvırdığında tebessüm ettim. Onu o güzel dudağından öpmek istiyordum ama tepkisinden korkuyordum. Bunun biraz daha zamanı olabilirdi.

Sandalyelerin çekilmesiyle gelenlere baktım. Mertens, karısı ve Ciro ile birlikte gelmişti. Bu olaya aşırı sevinmiştim. Hemen ayağa kalkıp Ciro'yu kucağıma alıp restorantın içinde gezdirmiştim. Bu sırada da Kerem bizi videoya çekmişti.

En sonunda Ciro biraz huysuzlanmış, bende onu annesine vermiştim. Şimdi ise yemeklerimiz gelmişti. Hepimiz hafif yemekler tercih etmiştik. Arada göz ucuyla Ciro'ya bakıyordum. Önündeki önlük ful salça olmuştu! Elleriyle yemesi ayrı bir tatlıydı zaten.

"Sen ne iş yapıyordun tatlım?" diye sordu Mertens'in eşi tatlı bir şekilde. Çok samimiydi gerçekten.

"Galatasaray'ın Kadın Futbol Kulübüne transfer oldum."
Bunu dememle elini uzattı gülümseyerek. Eline beşlik çaktığımda sohbet ederek yemeklerimizi yemeye devam ettik. İngilizcem zaten iyi seviyedeydi. Onlarla konuşma içerisinde olmak daha da işime geliyordu. Daha iyi konuşabiliyordum.

Şimdi ise yemeklerimiz bitmiş, sohbet ediyorduk. Mertens'in eşi çok tatlı bir kadındı! Sohbeti aşırı sarıyordu.

Ciro makarnasını bitirdiğinde üstünü değiştirmişlerdi. Anlayacağınız önlük onun için bir şey ifade etmiyordu. Her türlü üstü kirleniyordu.

Kerem bir anda ayaklandığında ne yapacağını izlemeye başladım. Önce Ciro'nun yanına geldi, ardından kucağına alıp sevmeye koyuldu. Onun bu hallerini videoya çektim. Çok tatlıydı! Rabbim şükürler olsun.

Ciro'ya yaptığı o şirinlikler, dudağını büzmesi... Çok güzel bir baba olacaktı.
İyi ki sen Aktürkoğlu... İyi ki...

🪄
Birazcık kısa oldu idare edin 🥺💗

Ciro tatlılığı denen bir şey var hocam 💛❤️

Arkadaşlar şu sıralar Kerem maçlarda çok kötü oynuyor 🥺🥺
Dua edelim lütfen 💖

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin