53. Bölüm: Her Zaman Yanındayız.

314 18 13
                                    

İyi okumalarr 💗

🪄
Şu an bir taksideydik ve aldığımız adrese doğru ilerliyorduk. Sera'ya ne yapmıştı bilmiyordum ama bizden iyi bir dayak yiyecekti. Orası kesindi. Özellikle Barış'tan.
Hatta dayak kısmı evrim geçirecekti. Sadece dayak atmakla kalmayacaktı, buna ek olarak yeni taktikler de uygulayacaktı. Yapmalıydı.

Çünkü Barış Alper öyle bir sinirle soluyordu ki anlatamazdım! Ben bile deli gibi korkmuştum.

Yaklaşık bir saatin sonunda barın önüne geldiğimizde ilerlemeye başladık.
Ve bulduk seni şerefsiz! Çık dışarı!
Sinirli adımlarla binanın içine girdiğimizde gelen koku ile yüzümü buruşturdum.
Lan bu koku ne?

"Iy! Sıçmışlar mı buraya?" dedi Barış Alper burnunu kapatarak. Koku sanki farklı bir şey gibiydi. Ama bir türlü anlayamıyordum.
Umursamayıp sinirle ilerledim.

Hangi kapı olduğunu bilmediğimiz için bütün komşuların kapılarını çalarak rahatsız ettik ve olanları anlattık. Birkaç komşu tanımadığını söylese de, birkaçı da tanıdığını ve garip hareketleri olduğunu söyleyip kapı numarasını vermişti.
Şimdi ise o kapının önündeydik.

Kapıyı normal kişilermiş gibi çaldık ve beklemeye başladık. Kimse açmıyordu.
Ne oluyor be? Yaklaşık bir dakikanın sonunda kapı yavaşça aralandığında ters ters baktım karşımdaki şerefsize.

Yaklaşık 1.80 boylarında, zayıf ve esmer biriydi. Kamera kayıtlarında hafif yapılı görünüyordu ama burada öyle değildi.

"Yürek mi yedin kardeşim sen?" dedi Barış Alper elini adamın omzuna atarken. Adam ise şaşkın bir şekilde bakıyordu üçümüze.

"Ben mi yanlış görüyorum yoksa Barış Alper ve Kerem benim evime mi geldi? Sanırım fazla içtim."
Kapıyı kapatmaya yeltendiği sırada ayağımı koydum.

"Fazla içmişsin sen," dedi Barış Alper ve pat!
Suratının ortasına mükemmel bir yumruk!
Gülerek içeri geçtim. Barış ve Kerem hallederdi.

Odalara tek tek bakmaya başladığım sırada bir ses duydum. Sanki inleme sesi gibiydi. Noluyor lan? Hızla sesin geldiği odaya yöneldim.

Kapıyı açtığımda gördüğüm manzara ile boğazım düğümlendi adeta. Yanlış görüyordum sanırım.
Sera'nın kolları ve bacakları bağlanmış bir şekilde koltukta yatıyordu. Hatta gözleri ve ağzı da bağlıydı. Vay orospu çocuğu diye söylendim içimden. Ne hale getirmişti kızı!

Hızla yanına ilerledim ve diz çöktüm. Önce gözlerini açtım beni görmesi için.
"Buradayım bebeğim. Geldim bak." dedim sakin bir sesle. Yemin ediyorum, gözlerinde öyle bir ışık parladı ki anlatamam! Beni gördüğüne hayvan gibi sevinmişti.

Hızla kollarını ve bacaklarını da çözdüm.
Bir anda boynuma atladığında gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım. Güzel kızım benim, kim bilir ne yapmıştı o ibne?
Yavaşça geri çekildiğinde sıkıca elinden tuttum ve kapıya ilerledim. Barış hala delicesine yumruklar savuruyor, Kerem ise onu durdurmaya çalışıyordu.

Adamın kollarından tutup geri çektim ve bir tane de ben yapıştırdım. Elim acımıştı ama olsundu. Kendimi daha iyi hissediyordum şu an.

Barış, Sera'yı gördüğünde hızla geldi ve sıkı sıkı sarıldı. Onlar sarıldığı sırada polisler de geldiğinde rahat bir nefes verdim. Hep birlikte karakola götürüldük ve ifadelerimiz alındı.

"Senin cibiliyetini si-"
Kerem eliyle ağzımı kapattığında aldığım nefesi verdim ve sakin kalmaya çalıştım.
Şu an hala karakoldaydık ve Sera'nın ifadesi sürüyordu. Az önce o şerefsiz önümüzden geçtiği için sövecektim ama olmadı işte.

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin