Gözlerimi araladığımda direkt telefonumu alıp saate baktım. Saat bir olmuştu! Yorgunluktan öğlene kadar uyumuştum resmen!
Cem üç kez aramıştı. İki saat önce...
Hemen geri dönüş yaptım."Kusura bakma, yorgunluk ağır basmış olmalı ki uyku çok tatlı geldi."
"Önemli değil. On dakikaya yurdun önündeyim. İstediğin bir şey var mı?"
Kahvaltı saati kaçmıştı. Simit alsa olabilirdi aslında.
"Zahmet olmazsa bir simit alabilir misin?" dedim utana sıkıla. Odadan fazla çıkmayacağım için yemek de alamazdım."Ne zahmeti Defne? Alırım tabi ki de."
"Teşekkür ederim Cem."
Birkaç cümlenin ardından telefonu kapatıp komodine bıraktım. Yavaşça kalkıp üzerimi değiştirdim. Altıma siyah eşofmanımı, üzerime ise gri sweat giydim. Topuzumu yeniden yaptıktan sonra aşağı indim yavaş adımlarla. O da gelmişti zaten. Elinde birkaç defter vardı."Gerçekten çok teşekkür ederim Cem. Bu notlara ihtiyacım vardı. Ayrıca simit için de teşekkür ederim."
"Sakin ol teşekkür hanım."
Gülerek bunu söylediğinde tebessüm edip elindekileri aldım. El salladıktan sonra içeri girdim. Odaya tekrardan geldiğimde yatağıma oturup defterleri incelemeye başladım. Çok işim vardı gerçekten. Bugün bitmeyecekti ama olsun. Birkaç proje de bitirmem gerekiyordu. Halledecektim.---
Saatlerdir Cem'in deftere aldığı notları kendi defterime geçirmeye çalışıyordum ama bir türlü bitiremiyordum. Olmuyordu işte! Hava kararmıştı bile. Kızlar çoktan yurda gelmişti.
Notları alırken Sera arada yanıma uğruyor, yardım edeyim mi diye soruyordu. Ben ise ona çok bir şey kalmadığını, hatta neredeyse bittiğini söylüyordum. İnanmıyordu tabi ki de."Biz yemek yemeye iniyoruz. Şunları bırak artık."
Sera'nın sesiyle başımı kaldırdığımda defterleri kapatıp ayağa kalktım. Kalkmamla oturmam bir oldu.
Çünkü bileğim sızlamaya başlamıştı.
Sera ne olduğunu anlamış olmalı ki hızlıca yanıma gelip beni yatağa yatırdı."Ayağını zorlama güzelim. Yemeğini buraya getiririm."
Gülümsemeye çalışarak başımı salladım.Gelen bildirimle hemen telefonumu aldım.
Bileğin nasıl? Hala aynı mı?
Ah Kerem'im...
Sabah pek bir şeyi yoktu ama şu an biraz sızlıyor. Yemek yiyip ağrı kesici aldıktan sonra uyumayı düşünüyorum.
-Dinlenmek en iyisi gerçekten. Bileğini fazla zorlama.
Ekranı ısırmamak için kendimi zor tutuyordum şu an. Düşünceli Kerem'im.
Kerem'in her hali çok başka oluyordu.
Bunu anlamıştım. Onu daha da yakından tanımak istiyordum. Ve sanırım uzaktan da olsa olacaktı bu. Arada o yazıyordu. Bende yazmak istiyordum ama o her zaman müsait olmuyordu. Eğer onunla konuşup bir şeylerin olmasını istiyorsam benimde yazmam gerekiyordu.Teşekkür ederim Kerem. <3
İlk kalbi ben kullanmıştım! Acaba tepkisi ne olmuştu şu an? Kerem'e kalp atmıştım!
Onunla tanışmadan önce mesaj atarken hep kalp atıyordum ama şu an bambaşkaydı. Sonuçta okuyacaktı mesajı.
Kalbi görecekti!Rica ederim. <3
O da bana kalp atmıştı! Sanırım kalbim buna dayanmayacaktı. Yavaşça ayağa kalkıp pencereyi açtım. Vücudumu ateş basmaya başlamıştı. Kafamı dışarıya çıkarıp Ankara'nın o güzel, aynı zamanda da müthiş soğukluğunun yüzüme nüfuz etmesine izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Son dakikada yetiştin." Son dakika... Biraz daha geç kalsaydım yetişemeyecektim. Onu son kez göremeyecektim. Ama son dakikada yetişmiştim! Kalbim deli gibi çarpıyordu. Gözlerim, gözlerinin derinine indiğinde bakışlarındaki o güzel şefkati ve huzu...