47. Bölüm: Ne Zaman Dönecek?

354 30 13
                                    

İyi okumalarr 💗

🪄
(Defne'nin Anlatımından)
"Gerçekten böyle mi söyledi?" dedim spor çantamı toplarken.

"Evet Defne! İnanabiliyor musun buna? Beni delirtti!"
Ahu'ydu bu! Delirtmek için tek kelimesi yeterliydi. Ve Sera'yı delirtmişti bile!

"Tamam, sakin ol güzel kızım. Hiçbir şey yapamaz. Blöf yapıyor." dedim içini rahatlatmak için. Ki doğru söylüyordum.
Bundan sonra hiçbir şey yapamazdı.
Eğer bir şey yapacağına dair işaret alırsam ya da hissedersem, işte o anda onun icabına ben bakardım. Bizi bu kadar rahatsız etmeye hakkı yoktu. Hayatımızda istemiyoruz işte seni! Anlasana şunu!

"Bebeğim ben kapatıyorum. Antrenmana gireceğim." dedim saati kontrol ederek.
Bugün biraz erken gelmiştim ve biraz koşacaktım. Kendimi daha iyi hissediyordum.

"Tamam güzellik. Konuşuruz sonra."
Telefonu kapattım ve çantama attım.
Hafif bir tempoyla koşuya başladım. Sahaya çıktığımda bizimkilerin yanına gittim ve selamlaştık. Bugün çok iyi oynamam gerekiyordu.

Isınma hareketlerini yapmaya başladığımız sırada Metin Hoca yanımıza geldi.
Öncelikle kimlerin eksik olduğuna baktı, ardından dairenin ortasına geçti.

"Nisan ayı yaklaşıyor. Bu nedenle antrenmanlarınızı biraz arttırmak istiyorum.
Önümüzdeki birkaç maçı alabilirsek eğer, o zaman üç günlük güzel bir tatiliniz olacak."
Üç günlük tatilde Ankara'ya dönebilirdim.
Biraz ailemle vakit geçirmek iyi gelebilirdi.

Birkaç cümlenin sonunda konuşmasını bitirdiğinde alkış tuttuk. Antrenmanımız tam anlamıyla başladığında derin bir nefes aldım. Son birkaç antrenmanı ektiğim için kendimi kötü hissediyordum. Birkaç antrenmanı da geçmişti. Hasta olduğumu söylemiştim ama vicdanım el vermiyordu.
O yüzden bugün çok iyi oynamalıydım.
Sanki antrenmanlarımı hiç kaçırmamışım gibi...

Antrenman bitmişti. Ne yalan söyleyeyim bende bitmiştim. Özellikle yaptığımız maç çok zorlu geçmişti. Bir daha asla antrenmanlarımı aksatmayacaktım.
Sadece bir gol atabilmiştim.
Metin Hoca hasta olduğumu düşündüğü için pek bir şey dememişti performansıma. Aksine, gol atmam ve hatta çalım atmalarım onu mutlu etmişti.

Soyunma odasına geldiğimde telefonumu elime alıp oturdum. Berkan ve Kerem aramıştı. Kerem'i aramak için adına tıkladım.

"Güzelim, bitti mi antrenmanın?"
Günüm güzelleşti!

"Evet! Siz ne yaptınız?"

"Tam da ortasındayız. Gelsene sende."
Bundan daha güzel bir teklif olamazdı!

"Çok iyi olur!"

Spor çantamı omzuma taktıktan sonra hızla tesislerden çıktım ve taksiye atladım.
Geldiğimde içeri girdim ve sahaya geçtim.
Uzun zamandır gelmediğim için biraz garip hissediyordum.

Zaniolo'nun, olduğum tarafa doğru ilerlediğini gördüğümde bacaklarım birbirine dolandı.

"Defne, naber?"

"İyi senden naber?" dedim endişeyle.
O sırada gözlerimle Kerem'i arıyordum.
Hatta bizim tayfayı. Ama göremiyordum!

"Bende iyiy-"
Lafını bitiremeden araya Berkan girdi.
Rahat bir nefes verdim.

"Bizimle geliyorsun. Sonra konuşursunuz." dedi Zaniolo'ya bakarak. Ardından kolumdan tutup çekiştirerek, beni dairenin bulunduğu kısma doğru sürükledi.

"Ay teşekkür ederim Berkan. Kurtardın beni."
dedim dairede kimler olduğuna bakarken.

"İşimiz cano." dedikten sonra eliyle Kerem'e işaret yaptı. Kerem, hızlı adımlarla yanıma geldiğinde sıkıca sarıldım ona.
O kadar özlemiştim ki onu anlatamam!

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin