28. Bölüm: Nasıl Bir Plan?

602 37 26
                                    

İyi okumalarr 💗

🪄
"Uyuyor şimdi oğlum. Uyanınca arasın o seni."

Annemin sesiyle gözlerimi araladığımda etrafıma bakındım. Kim arayacak beni ya? Sabahın bu saatinde bir de. Saate baktığımda öğlen üçü olduğunu görmemle ayaklanmam bir oldu.

Günüm bitmişti zaten. Geri kalan zamanı da yatakta geçirsem bir sorun olmazdı.

"Defne! Seni Cem diye biri aradı. Arkadaşınmış."
Cem mi? Bir anda nereden çıktın sen ya?

Annemin elinden telefonu alıp arama tuşuna bastım.
"Defne? Nasılsın? Olanları duydum, çok geçmiş olsun."

"İyi olmaya çalışıyorum. Çok teşekkürler. Sen nasılsın?" dedim yataktan kalkarken.

"Bende okulu idare etmeye çalışıyorum. Projeler falan çok yordu."
Arada küçük bir sessizlik oluştuğunda hemen lafa girip devam etti.
"Eğer kendini iyi hissediyorsan bir kahvemi içersin diye düşünmüştüm."
Bana sorduğun için sağol paşam!

"Bilmiyorum Cem."

"Kırma beni Defne. Annen beş gün sonra İstanbul'a döneceğini söyledi. Gitmeden önce göreyim seni."

"Saat beşte kampüsün oradaki kafe."
Evet, sadece bunu demiştim. Yeter de artar bile. Cem ile arkadaştık falan ama buluşmayı pek istemiyordum açıkçası. Çünkü benim sevgilim var ve Cem her ne kadar arkadaşım olsa da, Kerem'i aldatıyormuşum gibi hissediyordum.

Cem'in bazı hareketleri normal değildi. Bazen arkadaşım gibi, bazense flörtmüşüz gibi davranıyordu. Kafasına göre davranıyordu resmen! O gün kendisi nasıl hissediyorsa, günü de ona göre geçiriyordu. Tespit etmiştim iki dakikada.

Kendimi biliyordum, çok uzun süre kalmayacaktım zaten. Kahvem bittikten sonra kalkardım. Hatta kahveyi kafama dikerdim. Kalkıp hazırlandım ve gitmek için evden çıktım. Ankara'nın buz gibi havasında titreyerek kafeye geldim. Köşedeki masada beni bekliyordu.

Benim geldiğimi görünce ayağa kalktı ve elini uzattı. Tutmak yerine elimi yumruk yaptım vurması için. Böyle daha iyiydi bence. Biraz bozulsa da çaktırmadan oturdu.

"İyi gördüm seni." dedi menüyü inceledikten sonra.

"Atlatmayı başardım Cem. Bir buçuk ay az değil sonuçta. Bıçağın az girmesine rağmen bir buçuk ayın sonunda ancak futbola döneceğim. Diğer türlüsünü düşünemiyorum."
Siparişleri verdikten sonra önüme döndüm.

"Bu konuda şanslısın. Belki daha kötüsü olabil-"

"Buraya bunu konuşmaya gelmedim Cem." dedim tekdüze bir sesle. Biraz daha bu konunun üstünde durursa eğer moralim daha da bozulacaktı.

"Özür dilerim, Biliyorum çok sıkıntı çektin ama bundan sonra her zaman yanındayım. Zaten hep buradayım. Bir sıkıntın olursa yanında olduğumu bil isterim."
Ne olmuştu da birden böyle korumacı bir tavra bürünmüştü?

"Teşekkür ederim." dedim sadece. Hareketleri her an değişebileceği için onunla fazla samimiyet kurmayacaktım.
Bir süre sonra yakın davranmaya başlacaktı. Hemen çözmüştüm onu. Kerem'den haberi vardı zaten. O yüzden en ufak yaklaşmada çizgimi belli edecektim.

"Okula ne zaman devam edeceksin?" dedi kollarını göğsünde birleştirdiği sırada. Kahveler geldiğinde hemen içmeye başladım. İçim ısınmıştı.

"Şu anlık değil. Futboldan devam etmek istiyorum." dedim kısa keserek. Telefonuma gelen bildirim sesiyle hemen elime alıp açtım.

Güzelim neredesin?

Hemen cevap yazdım.

Sınıftan arkadaşım Cem ile kahve içmeye geldim. Bittikten sonra hemen kalkacağım.

Görüp de yazmadığında biraz bekledim. İki dakika sonunda yazdı.

Sana güveniyorum güzelim.

O da yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlamıştı. Ben bu çocuğu yerim! Dediğim gibi yapacaktım. Kahvemi olabildiğince çabuk bitirecektim ve hemen oradan uzaklaşacaktım. Kahveyi hızlı hızlı yudumlamaya başladım.

"Defne, yavaş iç. Çok sıcak değil mi?"

"Hayır," dedim bir yandan dışarı bakarak. Tamam, biraz kaba davranıyor olabilirdim ona ama sıcak davransam hemen yeşil ışıkları yakıyordu. Beni yanlış anlıyordu hemen.

Kahvem bittiğinde yavaşça ayaklandım.
"Ben gideyim artık. Dinlenmem lazım."

Hızla ayağa kalkıp da yanıma geldiğinde ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Cidden, ne yapıyordu bu?

Sarılmaya kalktığında elimle durdurdum onu.
"Sadece el sıkışma." dedim elimi uzatarak. Oflayarak elimi tuttuktan sonra geri çektim ve hızlı adımlarla oradan uzaklaştım.

Kendini ne zannediyordu? O kadar zaman yazıp sormamıştı ve bir anda böyle mi yapıyordu? Sen kimsin ya?

Eve ulaştığımda mutfağa girip anneme yemekte yardım ettim. Kafamı ancak bu toplardı.

"Kerem oğluşumu ara da konuşalım."
Annemin bunu demesiyle domatesi tezgaha bırakıp telefonumu açtım ve bebeğimi aradım.
Hoparlöre verdim tebessüm ederek.

"Efendim güzelim?"
Açışa bak! Isıracağım!

"Canım, annem seninle konuşmak istiyormuş da."

Bir anda boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
"Annecim, nasılsınız? Fikret babam nasıl? Her şey yolunda mı?"
Ve evet, bu bir buçuk ayda daha da samimi olmuşlardı. Bizim ilişkimiz tam olarak ciddi ilişkiye bürünmüştü. Hala ailesi ile tanışmak için bir fırsat bulamamıştım ama en yakın zamanda bunun için Kocaeli'ye gidecektim. Gidecektik daha doğrusu.

"İyiyim oğluşum. Herkes süper. Sen nasılsın? Maçların nasıl gidiyor kuzum?"

"Maçlar güzel gidiyor anne. Biraz zorlanıyoruz ama üstesinden gelebiliyoruz takımca."

"Aferim size yavrularım. Hepinizi bol bol öpüyorum. Kendinize çok iyi bakın. Özellikle Muslera'ya iyi bakın."
Annemin bunu demesiyle kahkaha attım. Bizim takımdan bildiği iki kişi vardı. Biri Kerem diğeri de Muslera'idi.

"Tamam annecim, çok iyi bakarız ona. Sizde çok dikkat edin kendinize. Güzelim'e iyi bakın."
Güzelim'e iyi bakın mı?! Bu cümle beni kalpten götürmeye yeter arkadaşlar. Ben kaçıyorum.

"Tamam yakışıklı oğlum. Görüşürüz."
Aralarındaki bu güzel bağ gözlerimi doldurmuştu resmen. Telefonu kapattıktan sonra anneme sarıldım sıkıca.

"O doğru kişi Defne. Bütün kalbimle inanıyorum."
Evet anne, Kerem benim için doğru kişi.

Ben ne zaman Kocaeli'ye gidecektim acaba? Kerem birkaç kez dile getirmişti bu ay içinde ama tam iyileşemediğim için bir şey diyememiştim. Büyük ihtimalle bir ay içinde ailesi ile tanışmış olurdum.

                                  ---

(Yazar'ın Anlatımından)
"Koydun mu o fotoğrafı? En önemlisi o." dedi hıncını alamayan kız. O kadar çok sinirliydi ki, resmen onun hayatını karartacak her şeyi deniyordu.

"Yolla!"
Büyük bir heyecanla söylediğinde sandalyeden kalkıp dolanmaya başladı.

Bu yaptığı son planıydı. En azından o öyle düşünüyordu. İşe yaramazsa yenilerini uygulayacaktı. Neden bu konuya kendisi de bu kadar takılmıştı bilmiyordu ama onu istiyordu. O adamı kendine çekmek istiyordu ve elinden gelen her şeyi yapacaktı.

🪄
Neler oluyor be dediğinizi duyar gibiyim.

Sizce bu kim? 😏

Kısa oldu biraz ama olsun 🥹

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin