54. Bölüm: Ses Ver!

369 24 18
                                    

İyi okumalarr 💗

🪄
"Tıkladım gitti!" dedim aldığım nefesi verirken.
Az önce Sera'nın okulunu dondurmuştuk. Biraz zor olmuştu ama bir şekilde halletmiştik.

O kendini nasıl iyi hissedecekse o şekilde yapıyorduk. Şimdi ise okulunu dondurmuş, mutlu bir şekilde bavulunu hazırlıyorduk yurtta. Bende ona yardım ediyordum tabi ki.

Kerem ve Barış bir gün kalıp gitmişlerdi. Daha doğrusu gitmek zorunda kalmışlardı.
Bende üç gündür Sera ile birlikte kalıyordum ve ona hem yardımcı oluyor, hem de akıl vermeye çalışıyordum.

"Biliyor musun Defne? Uzun zamandır kendimi hiç bu kadar rahat hissetmemiştim. En yakın arkadaşımın yanına taşınıyorum ve Barış ile daha yakın olabileceğim. Beni kabul ettiğin için teşekkür ederim."

"Sera! Döverim bak seni! Bir de teşekkür ediyor ya! Tabi ki de gelebilirsin, kalabilirsin.
Evin içine sıçsan ağzımı açmam emin ol." dedim gülerek. O da bu dediğime güldüğünde içim bir nebze olsun rahatlamıştı. Onu gülerken görmek güzeldi.
Güzel gülüşünü nadir görüyordum artık.
Buna her ne kadar bozulsam da ona iyi gelmeye çalışıyordum. Güldürmek için elimden gelen her şeyi yapıyordum.

Valizi doldurma işi bittiğinde kapının önüne çıktık. Barış ve Kerem bizi bekliyordu.
Normalde uçakla gidecektik ama Barış Alper'in büyük ısrarları sonucunda araba ile sakin sakin gidecektik. Kerem arabayı kullanacaktı. Sera ve Barış ikilisi ise arkada bir şeyler konuşup vakit geçireceklerdi.
Yaklaşık beş saate orada olacaktık.

Barış Alper, Sera ile daha rahat olabilmek için transporter kiralamıştı. Evet, istediğiniz zaman ön kısımla iletişimi kesebiliyordunuz. Şöyle ki, ön ve arka koltuğu ayıran bir paravan var. Müzik açtığımızda sesleri duyulmazdı bile.
O yüzden, bende Kerem ile rahatça konuşabilirdim.

Eşyaları yerleştirip de bindiğimizde derin bir nefes aldım. Telefonumu arabaya bağladım ve rastgele bir müzik açtım. Paravanı kapatmışlardı bile. Tebessüm ederek yan dönüp Kerem'i izlemeye başladım.

"Anlatsana biraz," dedi sakin ve o tatlı ses tonuyla.

Kaşlarımı çatarak bakmaya devam ettim.
"Neyi anlatayım?"

Direksiyondan birkaç saniyeliğine gözünü ayırıp bana baktı.
"Bana vurgun olduğun zamanları." dedi tebessüm ederek.

Ya yavrum benim... Nasıl da hoşuna gidiyor...

"Anlatayım bebeğim. O kadar çok acı çektim ki bazen... Ama sonuna kadar sabrettim. Olması için gece gündüz dua ettim. Her gün yazdım sana. Bakmayacağını bile bile yazdım."
Derin bir nefes alıp kaldığım yerden devam ettim.

"Bazen çok zorlandım. Geceler boyu ağladım. Sabahlara kadar dualar ettim.
Deli gibi aşıktım sana. Gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Ara sıra derslerim bile düştü.
Gözle görülebilecek bir düşüş yaşandı ama fazla takmadım. Aklımda öyle bir yer kurmuştun ki, hiçbir şeyi doğru düzgün yapamıyordum. Leyla gibi geziniyordum ortalıkta. Sana aşık olduğumu bilmeyen kalmadı."

"Seni çok seviyorum Defne."
Bebeğim ne yapıyorsun sen? Kalbime mi indireceksin? Bir anda söylenilir mi bu?

"Bende seni çok seviyorum Kerem."
Bunu dedikten sonra elimi yanağına atıp baş parmağımla okşadım. Hala gerçek olduğuna inanamıyordum. Ünlü bir futbolcu ile sevgiliydim. Üstüne üstlük, yıllardır aşık olduğum adamla birlikteydim.
Hayalini kurduğum adam...

Arada bir bana dönüp bakıyor, aşık bakışlarını yolluyordu. Araba kullandığından dolayı öpmüyordum onu. Çünkü dikkati dağılabilirdi. Bundan korktuğum için yanağını okşamakla yetiniyordum. Ama arabadan bir ineyim var ya, işte o zaman öpücüklere boğacaktım onu.

Acaba Sera ve Barış ne konuşuyordu?
Aşırı merak etmiştim şu an. Büyük ihtimalle öncesinde küçük bir tartışma yaşanmıştı, ardından tatlıya bağlanmıştı. Onlar hep böyleydi.

İçimdeki huzurla gülümseyerek müziği değiştirdim. Libido arttırıcı bir şarkıya denk geldiğimde oturduğum koltukta kıpırdandım. Bu şarkıyı açmamın bir diğer nedeni ise, Sera ve Barış Alper'di.
Eğer şu an aralarında çekim varsa, bu şarkı ile daha da çok olacaktı.

"Öyle kolay aşık olmam
Ama senin ayrı bi' havan var
Seni gördüğümde beynim oyunlar oynar
Yine görüşürüz hiç sanmam
Yaşıyoruz çok farklı hayatlar
Benim olmazsan burada bi' dakika durmam"

Şarkı devam ederken dudaklarımda küçük bir tebessüm belirdi. Kerem'in de yüzünde minik bir tebessüm vardı. Ben bu adama aşığım hocam! Hem de hayvan gibi!

"Defne! Ses ver!"
Arkadan Sera'nın sesini duymamla kahkaha attım ve şarkının sesini yükselttim.
Demek ki arkada bir şeyler dönüyordu.
İnince anlatırdı artık.

"Peki, sen benim hakkımda ne düşündün?" diye sordum yan dönerek. Önce bir durdu, ardından hafif bir tebessümle konuşmaya başladı.

"Top burnuna geldiğinde o kadar korktum ki anlatamam Defne! Ne yapacağımı bilemedim o an. Koşarak yanına geldim.
Gerçekten çok korkmuştum. Kendimi nasıl affettireceğimi de bilemedim.
Otobüse bineceğim zaman son dakika da geldin ya, işte o zaman kalbim biraz farklı atmaya başladı. Sarıldığın zaman da içim titredi resmen. Kendi kendime dedim ki, onunla konuşmalıyım."

Nasıl yani? En başından beri duyguları var mıydı? Son dakikada yetişemeseydim, belki de şu an burada olmayacaktık. Şaşkın gözlerle yüzünü izlemeye başladım.
Birkaç saniyeliğine bana dönüp elimi tuttu ve minik bir öpücük kondurdu. Ben bu adamı yerim ama!

"İstanbul'da seni beklerken de öyle. İçim kıpır kıpırdı."
Ama yerim ki!

"Ardından her şey yavaş yavaş yerine oturmaya başladı. Kendimi çoktan sana bırakmıştım ve sonrasında olanlar ortada zaten." dedi neşeli bir ses tonuyla.

Yan profilini izlemeye devam ettim. O kadar karizmatik ve karakteristik bir burnu vardı ki... Dudakları çok şirindi. Yeşilin en güzel tonuna baktım. Gözlerine...
Stresten dökülmeye başlayan saçlarına...
Direksiyonu tutan ellerine, oturuş şekline...
Adamı gözlerimle yedim bitirdim yani.

                                 ---
"Ya Barış lütfen! Az kaldı zaten gelmemize. Biz geçelim arkaya!"
Şu an Kocaeli'ye yaklaşmıştık ve hala bizimkilerle yer değiştirmemiştik.
Yaklaşık yarım saattir Barış'a yalvarıyordum. Sera ikna olsa bile, o bir türlü ikna olmuyordu. Çileden çıkmaya son bir.

"Barış uzatma artık. Bir saat kaldı zaten. Biraz da onlar vakit geçirsin," dedi Sera sakin tutmaya çalıştığı ses tonuyla.

"Tamam, çek kenara," dedi bıkmış bir ses tonuyla. Beyefendiye bak sen! Hem Sera ile saatlerdir hasret gideriyordu hem de garip davranışlar sergiliyordu.

Kerem arabayı sağa çektiğinde indik ve arkaya geçtik.

"Güzel müzikler seç," dedim Sera'nın omzuna vurarak. Gülerek başını salladı ve öne geçti. Yerleşir yerleşmez paravanı kontrol ettim. Ardından başımı Kerem'in omzuna yaslayıp kollarımı sıkıca beline doladım.

"Güzelim," dedi saçlarıma bir öpücük kondururken. Daha da çok sokuldum.

Bir şarkı yükseldiğinde dikkat kesildim.
Değmesin Ellerimiz çalıyordu. Ne? Bir dakika.

"Sera!" diye seslendim öne doğru eğilip.
Bu şarkıda olanları biliyordu. Neden açmıştı ki bunu? Beni duymuyordu sesten dolayı.
Paravanı tüm gücümle çektim. Neler oluyordu? Beni neden görmüyorlardı?
Beni neden duymuyorlardı?

"Sera!" dedim omzuna vurmaya çalışarak. Ama yapamıyordum. Sanki gerçekten orada yoktu! Vücudu silik silik olmaya başladığında çığlık atarak arkaya gittim. Neler oluyordu böyle?!

Araba birden öndeki araca çarptığında yuvarlanmaya başladık. Tutunacak yer aramaya başladım ama yoktu! Tutunamadım. Olmadı... Sanırım yenik düştüm...

🪄
Garip bir bölümle geldiiim

Kaza...

Az kaldı bebeklerim, çok az...

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin