45. Bölüm: Sonunda!

406 32 18
                                    

İyi okumalarr 💗

🪄
Hem maçı aldığımız için mutluydum hem de iddiayı kazandığım için. Barış Alper bir sonraki maç biletimi en öne alacaktı.
Yedek klübesinin arkasına!

Yaklaşık yarım saatin sonunda yine gizli bir yere geldiğimizde arabadan indik. Zaniolo gülümseyerek yanıma geldi ve elini belime yerleştirdi. Birlikte içeri girdik ve ilerledik.
Kerem buraya gelmemiştir büyük ihtimalle. Çünkü alkollü olan ortamlara girmeyi istemiyordu. Alkol kelimesini duyunca bile kendini geri çekiyordu.

Bizimkileri gördüğümüzde gidip oturduk.

"Eee Barış Bey, biletimi alır mısınız en önden? İddiayı kazanan burada." dedim gülmemeye çalışarak.

"Alırım tabi ki de Defne Hanım." dedi gülerek ve elini uzattı. İşte böyle yenerler adamı.
Elini tutup sıktıktan sonra ayağa kalktım.

"Madem galibiyeti kutlamaya geldik, kalkın dans edelim! Oturmaya gelmedik demi?" dedim elimle kalk işareti yaparak. Bunu herkese yapmıştım tabi.
Bir anda ayaklandıklarında dans pistine geçtik ve hep birlikte dans etmeye başladık.

Sera'yı hafif bir şekilde ittim ve Barış Alper'e yakın olmasını sağladım. Şu an o kadar dip dibelerdi ki anlatamam! Barış Alper, ellerini Sera'nın beline yerleştirdi. Sera da sanki, artık inat etmeyeyim der gibi kollarını boynuna sardı. Yanlış görmüyorumdur umarım. Bunlar gerçekten yaşanıyordur!

Tuğçe ve Yunus'a döndüm dans ederken.
O kadar uyumlu bir çifttiler ki, onlara her baktığımda sanki güzel bir kitabı okumama rağmen, onu alıp defalarca okuma hissiyatını uyandırıyordu bende.
Yani, bu mükemmeldi.

Önüme döndüm tekrardan. Midem bulanıyordu biraz ama olsun. Zaniolo'ya doğru döndüm. Hala dans ediyordu. Onun bu hali beni güldürdü açıkçası.
Ne kadar midemin ağrısını unutmak için dans etmeye devam etsem de, maalesef durmadı ve beni dışarı çıkmaya zorladı.

Yavaş adımlarla bardan çıkıp kenardaki demirlere tutundum.
Kerem'i özlemiştim. Onun özlemi de ağır basıyordu.
Belki de özlemimden ve üzüntümden dolayı midem bulanıyordu. Çoğu zaman oluyordu zaten bu. Bir şeye çok üzüldüğümde ve stres yaptığımda mideme vurabiliyordu.
Ah Kerem ah...
Olmamalıydı sonumuz böyle...

(Kerem'in Anlatımından)
Tam olarak iki saattir Berkan'ın bana yolladığı konumu bulmaya çalışıyordum.
Sanki yer yarılmıştı da içine girmişti!

Navigasyon, beni bir evin önünde durdurduğunda kaşlarımı çatarak baktım.
Büyük ihtimalle gerçekten yerin dibindeydi.
Telefonumu cebime sıkıştırıp anahtarı aldım. İçeri girmeyecektim. Asla girmezdim zaten. Berkan'ı arayıp dışarı gelmesini söyleyecektim. Tabi Berkan efendi eğlenmekten telefonuna bakarsa...

Evin önündeki yola baktığımda Defne ve Zaniolo'yu gördüm. Kesinlikle doğru yere gelmiştim.

Hızla yanlarına gittim.
"Gidelim Defne," dedim elimi uzatarak.
Önce Zaniolo'ya, ardından bana baktı.

"Aşağıda eğleniyorduk." dedi Zaniolo merdivenleri göstererek.

Sinirlerime hakim olmam gerekiyordu.
Sakinim!

"Tamam, eğlendiniz ve bitti. Şimdi Defne'yi bir yere götürmem gerekiyor. Sana iyi eğlenceler Altın Çocuk." dedim Altın Çocuğu bastırarak. Defne'nin elini tutup arabaya doğru çekiştirdim.

Hiç itiraz etmeden ön koltuğa geçti ve kemerini bağladı. Zaniolo'ya bakmadan arabaya atladım ve oradan uzaklaştım.
Defne'nin sessiz bir şekilde oturması garip gelmişti. Şu an neden onu götürdüğümü sorması gerekiyordu.

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin