31. Bölüm: Büyük Gün.

562 36 27
                                    

İyi okumalarr 💗

🪄
"Hazır mısın büyük güne?"

"Hazır olmaz mıyım Ebru?! Çok heyecanlıyım."

Antrenmana yeni başlıyorduk ve ben yerimde duramıyordum. Önce kendi sahamızda normal antrenmanımızı gerçekleştirecek, ardından Metin Oktay Tesislerine geçecektik.

Çok heyecanlı olacaktı. Korkunç kısmı da olacaktı çünkü heyecandan elim ayağıma dolaşırsa iyi oynayamazdım. Elimden gelen her şeyi yapacaktım.

Antrenmana başladığımızda derin bir nefes aldım. Hafif tempoyla sahayı turlamaya başladık.

Ve evet, antrenmanı kazasız belasız atlatmıştık. İstediklerimden bir tanesini başarmıştım. Şimdi ikincisine gelmiştik. Hep birlikte otobüse atladık ve yola koyulduk. Elim ayağım titriyordu. Sonunda geldiğimizde otobüsten atlayıp hafif tempoda koşarak içeri girdik. Ve sahadaydık!

Ekibin antrenmanı bitmiş olmalıydı ki herkes yere yayılmış durumdaydı. Bizim geldiğimizi gördüklerinde hızla toparlandılar. Selamlaşmak için sıraya geçtik. Önce Okan Hoca elini uzattı bana doğru.

"Merhaba Defnecim. Seninle tanışmayı uzun zamandır istiyordum. Bu güne nasip oldu."
Düşünsenize, tuttuğunuz takımda oynuyorsunuz, sevgiliniz bir futbolcu ve teknik heyetin en önemli kişisi sizinle tanışmak istiyor. Sanırım az sonra baygınlık geçireceğim.

"Bende sizinle tanışmayı çok istiyordum Okan Hocam."
Kerem'in antrenmanına dahil olduğum gün etrafta Okan Hoca'yı görememiştim.
Bu yüzden onunla tanışma fırsatım olmamıştı ama şimdi oluyordu işte!

Selamlaşmaya devam ettğimiz sırada en arkada olan Kerem'i gördüm. Gülümseyip saçımı düzelttim ve önüme döndüm.

"Çok mu aşıksın yenge?" Of Barış Alper! Evet, çok aşığım!

"Evet, çok aşığım!"
Bir dakika, ne demiştim az önce? Utanarak başımı aşağı eğdiğimde Barış Alper'in kahkaha atması kulaklarımı doldurdu.
Biliyorum! Gün boyunca utanmam için elinden geleni yapacaktı!

Selamlaşmaya devam ettiğim sırada son kişiye geldim, Kerem'e. Gülümseyerek elimi uzattım.
"Hoş geldiniz hanfendi," diye karşılık verdiğinde tebessüm edip elimi yavaşça çektim ve kızlarla daire oluşturduk.

Takımdaki herkes, Kerem ile sevgili olduğumuzu bildiklerinden dolayı durmadan kaş göz işaretleri yapıp utanmama sebep oluyorlardı.

Metin Hoca, Okan Hoca ve takımdakilerle selamlaştıktan sonra yanımıza gelip konuşma yapmak için dairenin ortasına geçti.

"Bu kadro çok güçlü bir kadro, biliyorum. Diyeceğim tek bir şey var: Sadece savaşın kızlarım! Sonuna kadar ilerleyin. Deli gibi koşun, topları kapın ve pas odaklı gidin.
En azından savaştığınızı görsünler."

Alkış tufanı koptuğunda gülümseyip yerlerimizi almak için durduk. Hakem gelmişti! Bismillah.
Emine ve Muslera, yazı tura için hakemin yanına gitti.

Muslera ne yapıp ne edip yazı tura atmayı kabul etmedi ve centilmenlik yaparak, Emine'ye istediğini seçmesini söyledi. Muslera'nın gerçekten çok güzel bir kalbi vardı. Emine topu seçti.

El sıkıştıktan sonra herkes yerini aldı. Ben normalde Okan Hoca'nın yedekleri çıkarmasını beklerken o beni şaşırtmıştı.
Maçlarda çıkardığı 11 şu an karşımızdaydı.
Derin bir nefes alıp duran topa baktım.

Hakem düdüğünü çaldığında hafif bir tempoyla ileriye çıktım. Nelsson ve Abdülkerim. Abdülkerim bir omuz atsa 2.80 yere uzanırdım zaten. Nelsson desek, o da iki dakikada topu alırdı benden.

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin