18. Bölüm: İmza Töreni.

950 50 24
                                    

Yorum yapmayı unutmayın. 🩷
İyi okumalarrr

🪄
"Defne, kızım geldik. Uyan hadi."
Fatih Hoca'nın sesini duymamla gözlerimi aralayıp hızla ayağa kalktım. Uçağa eşyaları yerleştirip oturduktan sonra direkt gözlerimi kapatmıştım. Kendimi çok yorgun hissediyordum.

En sonunda indiğimizde derin bir nefes aldım. O hava... O koku...
Hava artık kararmış, o değişik ama güzel hissettiren koku etrafta dolanıyordu. Özlemiştim. İstanbul'u mu yoksa Kerem'i mi? Kerem'i tabi ki de!

Sonrasında olaylar hızlı bir şekilde gelişti.
Fatih Hoca ile bir pansiyon bulup oda tuttuk. İyi bir yere benziyordu. İki odası olduğu için sıkıntı çekmeyecektik.
Ben seçtiğim odaya yerleşirken Fatih Hoca da kendi eşyalarını yerleştirmeye başladı. Benimle birlikte birkaç günü burada geçirecekti zorluk çekmemem açısından.

---
İmza için tesisin içinde bulunan ve imza olaylarının yapıldığı yere gelmiştik. Şu an her şey hazırdı. İçeri girdiğimde büyük bir alkış koptu. Üzerimde örnek forma vardı. Arkası boştu yani. Orijinal olanı şimdi alacaktım.

Bir sürü kamera vardı ve bazılarından flaş patlıyordu. Gözlerimi bir nebze de olsun kısarak içeriye girip teknik direktör ile selamlaştım. Diğer başkanlarla da selamlaştıktan sonra oturdum. Sanırım öncesinde bir şeyler soracaklardı.

Metin Ülgen -teknik direktör- yanımdaki sandalyeye oturduğunda derin bir nefes alıp elini kaldıran gazeteciye baktım.
Söz hakkı verildiğinde defterine bakarak konuşmaya başladı.

"Öncelikle hoş geldin Defne Alıcı."
Gülümseyerek başımı aşağı eğdim ve pür dikkat söyleyeceklerini dinledim.

"Sosyal medyada paylaşılan video yedi milyon kişi tarafından izlendi. Ve senin burada olmandaki en önemli adım o video.
Düşüncelerini öğrenebilir miyim?"

"Burada olmaktan gerçekten çok mutluyum. Küçüklüğümden beri yapmak istediğim mesleği yapacağım. Evet, o video benim için dönüm noktasıydı. Aslında-"
Sözümü yarıda kesen şey, arka taraftaki sandalyelerde oturan Kerem'di. Ağzım açık kalmış bir şekilde ona baktığım sırada gülümseyerek başını aşağı yukarı salladı. 

Hemen kendimi toparlayıp konuşmaya devam etmeye çalıştım. Heyecandan elim ayağım titriyordu.
"Aslında böyle bir şeyin olmasını hiç beklemiyordum. Azim, hırs ve çabalarım ile buradayım. Başarmak benim doğamda var." dedim son cümlenin iddialı olmasını umursamayarak.

Başka birisi el kaldırdığında ona da söz hakkı verildi. Oturuşumu düzeltip ellerimi önümde birleştirdim ve odaklanmaya çalıştım. Zaten bu konuda pek iyi değildim, Kerem ise hiç yardımcı olmuyordu. Çok güzel bakıyordu bana!

"Geçtiğimiz haftalarda Kerem Bey ile görüntülen-"
Sorusunu bölen şey teknik direktörün sesi oldu.

"Özel hayata girmeyin lütfen." dedi uyarıcı bir ton ile.
Cidden, benim özel hayatımdan onlara ne?

Gözlerim Kerem'i bulduğunda tebessüm etti. Bende gülümsemeye çalıştım. Şu son soru moralimi bozmuştu. Bir sürü insan vardı Allah aşkına!

"Son soru." dedi birisi, karşımdaki el kaldıran kişiye söz hakkı verdikten sonra.

"Buraya uyum sağlayabileceğini düşünüyor musun?" 

"Evet, sonuçta daha yeni geldim. Hem arkadaşlarıma hem de buraya alışabileceğimi düşünüyorum.
Evime geldim. Yıllardır aradığım evim... Benim küçüklüğümden beri evim Galatasaray."
Cümlemi bitirmemle alkış sesleri yükseldi ortamda.

Bazıları ayakta alkışlıyordu hatta. Kerem de buna dahildi. Gözlerim dolu dolu teşekkür ettim.

Önüme gelen defterle derin bir nefes aldım. Adımın yazılı olduğu yere baktım önce, ardından bana uzatılan kaleme bakıp reddettim. Cebimden özel kalemimi çıkardım.

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin