⚠️Önemli Duyuru: bazı bölümlerin sırası kendiliğinden değişebiliyor. O yüzden okurken bölümlerin sayısına bakmayı unutmayın. Mesela bu bölümden sonra 8 yerine başka bir bölüm gelebilir.
🪄
*Maç Günü*
Haftalardır beklediğim maç günü sonunda gelmişti. Ve benim elim ayağım titriyordu. O kadar heyecanlıydım ki sahaya atlamak gibi bir delilik bile yapabilirdim ama tabi ki de bunu yapmayacaktım."Herkes hazır mı?"
Fatih Hoca'nın sorusuna onay verdikten sonra onun arabasına bindik. Ben öne oturduğumda diğerleri de arkaya geçti.
Fatih Hoca derin bir nefes alıp da arabayı kullanmaya başladığında başımı cama yasladım. Rota: Eryaman Stadyumu.O kadar heyecanlıydım ki! Kerem'i ilk defa canlı olarak görecektim!
Arabanın ani freniyle öne doğru sarsıldım."Çok çok özür dilerim gençler," dedi Fatih Hoca hızla.
"Olur mu öyle şey hocam? Sorun öndeki arabada! Onun dikkatli olması lazım." dedim kemerimi kontrol ederek. Takmayı unutmamıştım.
En sonunda geldiğimizde arabadan inip sahaya girdik. Biletlerimiz kontrol edildiğinde içeri geçip koltuğumuzu bulup oturduk. Normalde Galatasaray taraftarına özel olan o küçük yere gitmemiz gerekiyordu ama bize ayrı bir alan ayırılmıştı. Galatasaray yedek klübesinin hemen üst tarafının bir üstündeydik. Tam sahayı ortalıyorduk anlayacağınız.
Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum ama futbolcular ısınmak için sahaya çıkmışlardı.
Bütün futbolcuları bu kadar yakından görmek kalbimi deli gibi hızlandırırken pür dikkat Kerem'in hareketlerini izliyordum. Yakından daha da tatlı görünüyordu. Biraz daha öne eğildim ve aradaki mesafeye rağmen hepsinin tek tek yüzlerini kafama kazıdım. Evet, birazcık manyağım. Birazcık.Geriye doğru gidip arkama yaslandım ve bacağımı sallamaya başladım.
Kerem topa bir anda vurduğunda top havalandı ve pat! Evet, yüzüme gelmişti!Başım dönerken bir anda burnumu tuttum. Dudağıma doğru hızla inen sıvı beni daha da endişelendirirken Kerem sahanın kenarına doğru gelmiş bana sesleniyordu.
Ama hiçbir şey duymuyordum o an.
Kulaklarım çınlıyor, başım dönüyor, hızlı bir şekilde burnumdan kan akıyordu.En sonunda Kerem'in bizim oturduğumuz yere doğru geldiğini gördüğümde ne yapacağımı şaşırmıştım. Burnumun kemiğini tutmuş öne doğru eğilmiştim.
Kerem önce beni oturduğum yerden kaldırdı, ardından Barış Alper de geldiğinde koluma girdiler. Birlikte en köşedeki ambulansın bulunduğu yere doğru yürüyorduk. Kerem ve Barış Alper tartışıyordu o sırada.
"Ya olum senin attığın pas yüzünden o kadar gitti top! Ben öyle mi vuruyorum normalde topa?"
Kerem'in sinirli ve endişeli bir şekilde konuşmasına gülümsemeye çalıştım."Ben düzgünce pas attım. Sen güzel vuramadın. Ben ne yapayım şimdi? Kızın şu haline bir bak! Forması da hep kan içinde kaldı. Dur bakayım arkasında kimin adı varmış?" diyip de arkama doğru eğildiğinde arkadan küçük bir gülme sesi geldi.
"Olum sen varsın." Barış Alper'in bunu demesiyle Kerem de başını arkaya doğru eğdi."Söz veriyorum, maçtan sonra formamı sana vereceğim."
Kerem'in bu sözü beni mutlu ederken ayakta durmakta zorlanıyordum.
"Gerçekten kusura bakma. Çok özür dilerim."
Hala özür diliyordu! Yicem şimdi seni."Sorun değil. Benim burnum çatlaktı zaten. Ne zaman böyle bir top gelse -ya da başka bir şey- kanıyor."
Kerem biraz eğilip de yüzüme baktığında aydınlanmış gibi gülümsedi."Bir dakika, sen Defne değil misin? Hani şu rövaşata golü atıp ardından da benim gol sevincimi yapıp ünlü futbol sayfasında paylaşılan hanımefendi?"
Bunu demesiyle başımı salladım. Barış Alper de hatırlamış olacak ki golün mükemmelliğinden bahsetmeye başladı.
Kerem'in bıyık altından gülümsediğini gördüğümde bende gülümsemeden edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Son dakikada yetiştin." Son dakika... Biraz daha geç kalsaydım yetişemeyecektim. Onu son kez göremeyecektim. Ama son dakikada yetişmiştim! Kalbim deli gibi çarpıyordu. Gözlerim, gözlerinin derinine indiğinde bakışlarındaki o güzel şefkati ve huzu...