33. Bölüm: Bir Sorunumuz Var.

550 32 13
                                    

İyi okumalarr 💗

🪄
"Ya şu topu koşu yoluma atsana!"

Takım arkadaşlarımın hepsiyle anlaşamıyormuşum. Az önce bunu fark ettim.

Yarın Fenerbahçe ile derbimiz vardı ve deli gibi heyecanlıydım. Ama takım arkadaşlarım sağ olsun, bana bir türlü pas atmıyorlardı. Ya unutuyorlardı ya da boşta olduğumu görmüyorlardı. Yani tamam, bir buçuk ay boyunca yoktum ama artık geldiğimi hatırlamaları lazım.

Neyse, onu boş verelim. Artık şubat'a girdiğimiz için daha da heyecanlıydım. Çünkü kış mevsimini pek sevmiyordum. Ben sonbahar insanıydım. Her ne kadar sonbahar insanı olsam da, ilkbahar da ona benziyor gibiydi. Kışın antrenman yapmak çok zor oluyordu.

"Defne sakin olur musun?"
Emine Kaptan yanıma geldiğinde kendimi yere bıraktım. Ebru da gelip yanıma oturduğunde kafamı gökyüzüne kaldırıp dua etmeye başladım.

"Bazen ileriye pek bakamıyoruz Defne. Bazen kendimiz gitmeyi deniyoruz. Biraz sakin olmayı dene. Bu sinirle hiçbir yere varamazsın."
Bak iyice sinir olmuştum!

"Kaptanım yardım edin ya! O zaman onlar da bir kez beni görüp atsınlar. Gol atamadım bugün." dedim üzgün bir sesle.
Tamam, biraz çocuk gibi davranıyordum ama ciddi anlamda top hiç bana gelmiyordu. Forvettim ben ya!

"Her zaman her istediğimiz olacak diye bir şey yok Defne. Olabilecek şeyler bunlar. Bazen top sana gelirken savunma durduruyor, görüyorsun değil mi?"
Yavaşça başımı sallayarak onay verdim. Gülerek devam etti.

"Şimdi son on beş dakikalık bir maç daha yapalım. Ama bu sefer top sana gelmeden önce, savunmaya gelirse; işte o zaman o topu kapmak için çabala. Hadi göreyim seni!"
Felaket bir şekilde gaza gelmiştim.

"Kızlar toplanın!"
Kaptan herkesi çağırarak ortaya geldi. Açıklamasını yaptı, takımlara ayrıldık.

Ve maç başladı! Orta sahaya baktığımda çalımla ilerleyen Ebru'yu gördüğümde boşluğa kaçıp elimi kaldırdım.

Ebru boşlukta olan beni gördüğünde topu hemen önüme attı. Sonunda! Topu kontrol edip koşarak ilerledim. Birkaç kişiyi çalımla geçtim ve önüme baktım. Bir kişi vardı.

Küçük bir çalımla onu da geçtiğimde şut çektim ve gol! Allah'ım şükürler olsun.
Gülerek Ebru'nun yanına gittim ve sıkıca sarıldım. Herkes, bu attığım mükemmel golden sonra tebrik etti. Ardından maç kaldığı yerden devam etti.

Maçı 4-1 almıştık! Derin bir nefes alıp kendimi yere bıraktım. 3 gol 1 asist yapmıştım. Top bana geldiğinde ne yaptığımı görmelerine rağmen, bana atmak bir türlü akıllarına gelmiyordu.

"Tebrikler kızım."
Metin Hoca'nın sesini duyduğumda hızla kalkıp karşısına geçtim. Bir baba edasıyla sarıldığında huzurla gülümsedim. Üçüncü babam olmuştu. Fatih Hoca ikinci sıradaydı tabi ki de!

"Teşekkür ederim hocam. Benden umudu kesmediğiniz için teşekkür ederim."

"Ne umudu kesmesi güzel kızım? Yarın yapılacak olan derbide senin rolün büyük olacak. Sana ekipçe güveniyoruz. Taraftar sana güveniyor Defne. O maçı kazanacağınızı biliyorum. Bu arada, derbiler ağır hasarlı oldukları için maskeni takmanı öneririm."
Gülümseyerek başımı salladığım sırada yanımdan ayrıldı.

Uzun süredir burnum için maske kullanmıyordum. Hocanın da dediği gibi, yarın ki maç ağır hasarlı olacaktı ve benim maskeyi takmam gerekiyordu. Top burnuma gelse, hayatım yeniden kayardı.

"Ben kaçıyorum. Her şey için teşekkürler."
dedim herkese el sallayarak. Soyunma odasına geçip eşyalarımı toparladıktan sonra kendimi dışarı attım.

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin