10. Bölüm: Son Kez.

1.1K 52 58
                                    

*Pazartesi sabahı*
Sonunda beklediğim gün gelmişti. Şu an saat 7 ve ben gece de uyuyamamıştım.
En fazla üç saat uyumuşumdur. Ondan bile emin değildim.

Yataktan kalkıp hazırlanmaya başladım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra kıvırcık olan saçlarımı düzeltip montumu giydim. Babam beni almaya gelecekti. Saatin sekiz olduğunu görmem ile hemem yurttan çıktım.

Babam gelmişti bile. Valizimi bagaja yerleştirip diğer çantamı da omzuma taktım ve öne oturdum.

"Günaydın. Keyfin nasıl?"

"Günaydın baba. Gayet iyi. Hatta baya iyi."
Bu dediklerime gülümsedikten sonra sürmeye koyuldu. Yaklaşık yarım saat sonra vardığımızda arabadan inip valizi elime aldım. Bir buçuk saati vardı uçağın kalkmasına. Gerekli işlemlerden geçerek bekleme alanına geçtim.

Son yarım saat kala babamla vedalaştıktan sonra anonsu duymamla içeri geçtim. Valizimi yerleştirdikten sonra oturdum ve derin bir nefes aldım. İlk kez biniyordum uçağa. Bunun da bir heyecanı vardı.

Ve son yarım saat... Belki de Kerem gelmiştir bile. Beni bekliyordur şu an.

Ellerimin titremesine engel olamazken yanımda oturan küçük çocuğa baktım. Benim ona baktığımı fark etmiş olacaktı ki yavaşça bana döndü ve el salladı. Yanımdayken bile bu hareketi yapması hoşuma giderken bende ona el salladım.
Sırıtarak önüne döndüğünde bende başımı cama çevirdim.

Telefonumu çıkarıp mesaj attım kalbime dokunan adama...

Tabi öncesinde uçak modundan gizlice çıkarmıştım telefonu. Sonra eski haline döndürecektim.

25 Dakikam kaldı. Çok heyecanlıyım!

Heyecanlı olduğumu neden ona söylemiştim bilmiyordum. Çok geçmeden mesaj geldi.

Bende çok heyecanlıyım ama nedenini bilmiyorum.

Ne? Kerem heyecanlı mıydı? Hem de çok?
Benim kalbim dayanmayacaktı sanırım.
Çok hızlı atması beni endişelendiriyordu.

Ve o anons... Gelmiştim! Kerem'im... Ben geldim güzel gözlüm... Kavuşacağız az sonra.

Bavulumu alıp küçük çantamı boynumdan geçirdim ve uçaktan indim. İçeri girip birkaç işlemden geçtikten sonra ilerlemeye başladım. Oradaydı...

Ayakta bekliyordu beni. Gözü telefondaydı. Sanki benim geldiğimi anlamış olacaktı ki telefonunu cebine koydu ve başını kaldırdı. Gözleri benim gözlerimle buluştuğunda gülümsedim ve bavulumu umursamadan koşmaya başladım. Kollarımı boynuna doladığımda önce biraz durdu, ardından kollarını belime sardı. Kerem ile sarılıyordum şu an! Yıllardır aşık olduğum insana...

Parfümü... Çok güzel kokuyordu. O çok güzel kokuyordu. Ve kalbi... Onun da kalbi çok hızlı atıyordu. Boynunda duran kollarımı yavaşça geriye doğru çektim.

Belimde duran kollarını çekti ve bir adım geriye gitti. Onun bu hareketi biraz da olsa kalbime dokunurken geri dönüp bavulumu aldım. Yeniden yanına geldiğimde yürümeye başladık.

"İstanbul'a hoş geldin Defne."
Onun ağzından kendi ismimi duymam çok güzel bir histi.

"Hoş buldum Kerem." dedim onun o güzel ela gözlerine bakarak. Yakından bakıldığında yeşile daha yakın olduğunu gördüm. Tebessüm ederek beni sapık sanmaması için ona bakmayı kesip önüme döndüm.

Arabasının yanına geldiğimizde bavulumu alıp bagaja koydu. O sırada birkaç küçük çocuk imza almak için geldi. Kerem onların formalarına imza atarken ben ise fotoğraflarını çekiyordum. Çok güzel duruyordu.

SON DAKİKA • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin