Keyifli okumalar. Bölüme başlamadan önce papatya çaylarımızı içmeyi ihmal etmeyelim. Yorumlarda buluşmak üzeree.
"Senle kavga etmeyi bile özlemişken nefes alamıyorum ben bal köpüğü . Sen yanımda olsan kavga etmeye bile razıyım . Sensiz zorla aldığım o nefes kursağımda kalıyor. Artık ağlayamıyorum da gözümdeki yaşlar tükendi galiba. Kavuştuğumuzda ,yani senin yanına ulaşınca bana tekrardan nefes almayı öğretir misin? Ya da benim nefesim sen olur musun? Bu bana bahşedeceğin en güzel hediye olur."
*********Bazen derdik ki o defter kapandı ama o defter asla kapanmazmış gün geçtikçe çok daha iyi anladım bunu. Kapandı dediğimiz o defter bir gün hiç beklemediğimiz anda açılırmış. Adeta kalbinden vurulmuşa döndürürmüş insanı. Peki, kalbinden vurulan bir kişi hayatına normal devam edebilir miydi? Kalp atmadığı sürece kişi yaşayabilir miydi? Zordu ama imkansız da değildi bir noktada.
Bugün akşam için bir görevimiz çıkmıştı, işin ucunda dönememe ihtimali de olunca içimde ne varsa hepsini söylemek istiyordum ona. Gerçi kendimi onun için yormama hiç de gerek yoktu. Ondan ölesiye nefret ettiğimi yüzüne söyleyecektim. Kan kussam hem yeri hem zamanıydı.
Masamdaki imzalanacak evraklarla işim bittikten sonra kapım tıklandı. Gir komutunu verdim. Timimden Burak gelmişti.
Selam durdu ardından "Komutanım evraklarla işiniz bittiyse alabilir miyim? "dedi.
"Bitti Burak bitti. Ama sen doktor beyi odama çağır."
"Emredersiniz komutanım. "dedi ve sonrasında uzattığım evrakları alarak odadan çıktı.
Düşündüm ne demeliyim diye ama nefretim zihnimin de akışını durdurmuş gibiydi. Çayımı yudumlarken odanın kapısı tekrardan çalındı. Bu sefer o gelmişti adını bile söylemek istememem en güzel duygularımın katili olduğunu adeta kanıtlar nitelikteydi.
Kapıyı kapatırken" Beni çağırmışsınız komutanım. "dedi her zamanki gevşek haline bürünmüşken. Gevşek ve gamsızdı sadece.
"Önce bir askeriyede nasıl durman gerektiğini öğren. Otur, fazla zamanım yok. "dedim gözümle sandalyeleri gösterirken.
"Peki. Sizi dinliyorum o halde."
"Neden buraya geldin?"
"Tayinim çıktı. "demek cevabı bu kadar basitti. Ben bir daha karşılaşma ihtimalimizi sıfıra indirgerken hayat yine tokadını çarpmıştı yüzüme.
"Hiç mi için acımıyor? "dedim gerçi bu dediğimin onda bir karşılığı var mıydı orası meçhuldü.
"İçi acıması gereken kişi gerçekten ben miyim? Senin şehit olduğunun haberini duyunca delirdim Bahar, Buluttan yana bir şey kalmadı. Anlıyor musun? Çünkü Bahar yoksa Bulut zaten yoktu. Yıllarca psikolojik destek aldım çünkü sensiz bir hayat aklımın ucundan bile geçmiyordu. Hayatta olmayan biriyle konuşuyordum her gün. Beni delirdim sandılar. Asker olduğunu biliyordum ama bir gün şehit olabileceğin ihtimaline inanmayı reddediyordum sürekli. Ama biz orada acıdan ölmüşken sen burada kendine güzel bir hayat kurmuşsun. Hep hayalin olan bir timin komutanı olmuşsun tebrik ederim. Ben her gün şehitlikte kabrinle konuştum. Senden medet umdum. Ama bir gün şehitlikte kanlı canlı bir şekilde gördüm seni. Amacın ne diye düşündüm. Yine bir bildiği vardır benim Bahar'ımın dedim. Ama ondan sonra artık Bahar'ım olmadığını fark ettim. Kendini ölmüş gösterince gerçekten eline ne geçti? Hadi ben hayatına sonradan girmiş biriydim ama ailen de mi öyleydi? Bu haksızlığı onlara hiç yapmaman gerekirdi. Bu timin komutanlığını o yüzden mi sana verdiler? "dedi dolan gözlerinden yaşların akmasına izin verirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNZİBAT
General Fiction"Asker Kurgusu" Asker-Doktor🏚🩶 Bir ailenin ocağı yanmıştır yine. Kızlarının şehit haberi kasıp kavurmuştur ocaklarını. Sadece ailenin değil ,sevgilisinin de yüreği yanmıştır. Ama beş yıl sonrası yine ortalık darmaduman olmuştur. Bir havaalanı ay...