37.Bölüm:Yol

433 40 30
                                    

Selamlar.Ben geldimm

Güzel bir bölüm getirdim

İlahi adalet yavaş yavaş geliyor diyelimm

Ön söz Bahar'dan
Güzel yorumlarınızı bekliyorum ,iyi okumalarr ❤️❤️

**********
"Bize soru sorulma hakkı verilmemiş dahi olsa artık bizden saklananları sorgulama zamanı gelmişti."

Her güne tamamlanacağımızı umarken başlardık.Her gün yeni bir umuttu güya.Bir şeye tutunup umudum bu dediğimizde bile kendimizi kandırırdık oysa.İnsan en çok da kendini kandırırdı.Avuturdu işte,olmayacağını bilerek medet umardı kendinden.

Karakoldan çıkarken içimde koca bir fırtına kopmuştu,içim gitmişti sanki.Ama bu içimin gidişi Alp'e karşı olan gibi değildi,bu çaresizliktendi.Ben o küçük kıza umut oluruz,o da bizim umudumuz olur sanmıştım.İşte dediğim gibi sanmıştım,öyle bir şey olmamıştı.

Tekrardan arabaya gidiyorduk,elim ayağım boşalmış gibiydi.Arabayı sürecek gücüm dahi yoktu ve Alp bunu fark etmişti.Fark etmesin isterdim ama ben içimde dindiremediklerimi saklamakta çok da başaralı değildim.

O kızı öyle mutsuz görmek,hıçkıra hıçkıra ağlayasımı getirmişti.Ama şimdi ağlamanın ne yeri ne de zamanıydı.Ben önceden bu kadar duygusal değildim,Alple arama soktuğum beş yılın ardından onu gördükten sonra duygularımın varlığını hatırlamıştım.Alp bana insan olmayı da hatırlatmıştı ...

Bu yola Alp'in babasına ulaşmak için çıkmışken mutsuz bir çocuğa rastlamıştık.Hayat planların bir yere kadar olduğunu hatırlatmıştı bize.Planlarımız değil kaderimiz bize bir yol çizerdi işte.Hayat planladıklarımız değildi alnımızda yazanlardı bir yerde.Alnımda sadece her daim yanımda olan bu adam yazsın istedim.Yazsın ve silinmesin istedim...

Bencil olan yine bencildi aslında.Bu hikayedeki mutsuz çocuk sadece ben değildim,bu hikayedeki asıl mutsuz çocuk beni her şeyi yapan adamdı.Yaşadıkları sadece dile kolaydı.Bu konuda empati yapmak dahi yetersizdi.Kendimi onun yerine koysam dahi o zorlukları onun gözüyle göremezdim.Ama o tutunmuştu hayatına.Annesizdi,babasızdı ama kendine tutunmuştu benim yüreği şefkatli olan sevgilim.O her şeye rağmen şefkatine tutunurken bense bencilliğime tutunmuştum.Bencilliğimle bizi birbirimizden de koparmıştım.

Eskişehir'e daha çok vardı.Belki sekiz belki on saat,umutlarımıza uzak olduğumuz kadar oraya da uzaktık işte.Camdan dışarıyı izlerken gözlerim kapanmıştı,kendimi derin bir uykuya teslim etmiştim.Uykuyu bir çok şeyden kaçış yolu sanarken beni daha çok boğan şey uykunun ta kendisiydi.Gördüğüm rüya beni boğmaya yetmişti.Gerçi rüya diyebilecek kadar da masum değildi.

Annem karşımda bacak bacak üstüne atarak oturmuş çayını yudumlarken can acıtıcı bir şekilde gülümsüyor.Konuşmaya başlayarak içindeki zehri bana akıtıyor.

"Sen,anne olamayacaksın Bahar.Sen kadın gibi değilsin Bahar,Bulut seni nasıl kadın yerine koyuyor Bahar?Bebeğini koruyamayan bir kadına bakarken iğrenmiyor mu?"demesiyle hıçkırarak ağlıyorum.Annemin karşısında ilk kez ağlıyorum,öyle savunmasızım ki.Öyle eksiğim ki o an.Ne babam yanımızda ne de Alp.Beni azrailimle baş başa bırakıp gitmişler sanki.Hayatımda en önemli yere sahip iki insan beni ölümle baş başa bırakmış sanki.Annem laf söylüyor ben konuşamıyorum,ağlıyorum.Ağlarken hıçkırıklarımda boğuluyorum...

"Bahar'ım uyan,hadi aç şu gözünü."diyen Alp'in sesiyle gerçekten yanımda olduğuna inanamadım bir an.Çünkü annemin hareketleri çok gerçekçiydi,her şey bir rüyadan ibaret olsa da gerçekçiydi işte.Bazen gerçekçilik de yorucu oluyordu.

İNZİBAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin