49.Bölüm:Trip

284 34 32
                                    

Selamlarr

Önce bir hatırlatma ile başlayayım,23.bölümde ufak bir değişiklik yaptım belki hatırlarsınız Bulut ve Bahar'ın arası limoniydi ve Bulut bir telefon konuşması yapıyordu

Diğer bir hatırlatma yorumlar ve tabiki de oylar geldikçe yazmak için motive oluyorum.Ve okulum da tatilken yazabileceğim kadar çok bölüm yazmak istiyorum

Yaz sonunda yüksek ihtimalle İnzibat'ı bitirmiş de oluruz.

Neyse çok konuştum,bölüm huzurlarınızda iyi okumalar.Yorumlarda buluşalım💕💕

**************************************

"Bilinmezliklerin arasında boğulurken bir ona tutundum."

Güne Alp'in kollarında başlamak huzur versede,uyandığımızdan itibaren dakikalarımız dolu dolu geçmeye başladı.Adeta yoğunluk dibinizdeyim diyordu.Annemin hazırladığı kahvaltıyı hızlı hızlı yapıp soluğu yerleşecekleri evde aldık.

Günün en büyük itirafı kendimeydi.Anneme içten bir şekilde anne demeyi özlemiştim.Bugün iki lafımdan biri anne olmuştu.Yılların bizden aldığı eksikliği bir şekilde telafi ediyorduk.

Annem,babamla birlikte salonun düzenine karar verirken biz Alple mutfakta görevlendirilmiştik.Eve gelişimizin üzerinden yarım saat geçtikten sonra Janset ve Doğukan da yardıma gelmişti.İkisi de balkonu düzenliyordu.

Ben işlerimi Doğukan'a bırakmıştım,Doğukan gelişiyle hem benim hem de kendisinin işlerini Furkan'a bırakmıştı.

Duvara yaslanmış dolabın üstüne fazla kullanılmayan eşyaları yerleştiren sevgilimi izliyordum.Bir nevi işten kaçmış sayılsam da izlediğim manzaranın huzurunu hiçbir şeye değişmezdim.

Alp elindeki ızgara tavasıyla sitemkar bir şekilde bana döndü.

"Bahar elinde hiçbir şey yok,sen bütün işi bize mi kitlemeye çalışıyorsun?"deyişiyle üstüme yüklenen cilveyle adımlarımı sevgilime çevirdim.

"Kendini dışarıdan bir görsen Alp,sen de izlemekten alıkoyamazsın kendini.Yani benim işim belli,"derken Alp de bana biraz daha yaklaşmış aramızdaki mesafeyi varla yok arası bir konuma getirmişti.Tamamen yok olsa gıkım çıkmazdı.

"Yavrum sen böyle konuşursan ben her şeyi bırakıp sana kitlenirim,"derken elleri saçlarımın üstünde gezindi.Bu hareketi beni hep mayıştırıyordu.

"Kitlensene,nasıl kitleniyorsun bir göreyim."derken nefesimin dudaklarına vurduğunu hissediyordum.Ama sadece hissetmekle kalmayı istemiyordum.

Derin bir iç çekerek nefesini yüzümün her bir zerresine vurdu.Sanki beni kışkırtmaya çalışıyordu.

"Bak na..."derken konuşmasına izin vermeden dudaklarımı dudaklarının üstüne kapattım.Ama her an yakalanma ihtimalimize karşın Alp'in de dudaklarımızı ayırmayacağını bildiğimden hızlıca geri çekildim.

Yüzlerimizdeki sırıtışı gözlerimizden okuyorduk."Yine aklımı başımdan aldın hayatım."diyen Alp'e "banane" dercesine baktım.Çünkü benim aklım hep onunlayken onun da aklı başından gitse bize bir zararı olmazdı.

Bir süre bakışlarımız birbirimizin üzerinde kalsa da kısa süre içinde işlerimize geri döndük.

Alp tencereleri yerleştirirken ben de bardakları dizip tabaklara geçtim.

Balkondan Janset'in sesinin yükselmesiyle Alple birbirimize kısa bir bakış attıktan sonra balkona yöneldik.

Biz balkon kapısındayken Janset'in sesi tekrardan yükseldi.Sanırım geldiğimizi henüz fark etmemişti,fark etse zaten ayıp olacaktı ama içimizdeki meraka yenik düşmüştük bir kere. "Doğukan sana yüz sefer mi demem lazım,sandalyeleri benim dediğim şekilde koyacaksın.Beni dinle."

İNZİBAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin