Bol bol yorumlarınızı okuyup motive olmak istediğimi belirterek başlıyorumm.Keyifli okumalar .Bana KIZMADIĞINIZ yorumlarınızda buluşmak üzeree...
******
"Bahar'ım biz Galata Kulesi'ne birlikte girmiş insanlardık.Bu ayrılık yakıştı mı bize?Yazık değil mi?Ben her yeri bana hayat sunan bakışlarla keşfetmek isterdim .Şimdi bütün keşfedişler o kadar boş ki.Kimseye anlatsam anlamaz bir sen anlardın.Ama şimdi sende yoksun."
Gün yine fazla hareketli başlamıştı.Şaşılası bir durum değildi ama güzeldi.Çalışmak güzeldi,yorulmak daha da güzeldi.Yorulmak unutkanlığa yol açardı.Geçmişi,dünü,bugünü ve belki de daha da nicesini unuturduk.Unutmak belki de kolaya kaçmaktı.Bunu zaman gösterecekti. Kaçan mı haklıydı,kaçmak zorunda kalan mı?
Şimdilik bir görev görünmüyordu ama her an çıkması da olası bir ihtimaldi.Çıkarsa çok uzun bir görev olacaktı çünkü bir terör şebekesinin üzerine çöktük,çökecektik.Bir aksilik olurda işler yolunda gitmezse komutanımın yüzüne bakamayabilirdim çünkü Barkın Yüzbaşı ile bir inada girip bu görevi benim timimin almasına karar vermişti Kazım Albay.Timimin adı,İntikamdı.İntikam ateşiyle körüklenirdik biz çünkü. Bize haksızlıkta bulunanlara haddini bildirirdik intikam adı altında.Yapılan yanlışları düzeltmekte bizim görevimizdi.Doğunca kulağımıza okunan isimlerimiz gibi ruhumuza en derininden işenmişti.Peki biz kim miydik?
Ben İntikam Timi 'nin Komutanı Kıdemli Yüzbaşı Bahar Sancaktar'dım.Onlar ise:
Kıdemli Üsteğmen Doğukan İzel
Üsteğmen Furkan Akbulut
Teğmen Mustafa Şenalp
Teğmen İbrahim Tunçdemir
Asteğmen İsmail Yavuz
Ve Asteğmen Burak Türkyılmaz'dı canları uğruna intikam yemini içmiş askerlerimdi hepsi .Kimisi sevdiğini,kimi ailesini,kimi de kimsesizliğini ardında bırakmış hayatının odak noktasına vatanını koymuştu.Biz vatan uğruna her şeyden vazgeçenlerdendik. Çünkü bu vatan bize Mustafa Kemal Paşa'nın armağınıydı.Hepsinin ruhu şad olsun.
Timimi çok seviyordum çünkü hepsi vücudumun resmen bir uzvuna dönüşmüştü.Biri elimdi,biri kolum , biri ayağım ve belki biri de beynim.Bu kişi genelde Doğukan olurdu çünkü insan beyni tek başına bir yere kadardı.Atalarımız boşuna"Bir elin nesi var iki elin sesi var. "dememişlerdi her şey bir yaşanmışlığa bağlıydı.Tecrübeler acı da olsa yol göstericiydi bu yüzden de.
Doğukanla arama mesafe girmiş olmasına hala alışamamıştım.Çünkü kaç yıldır ne desem gıkı çıkmazdı.Kafasına vur ekmeğini elinden al diyebildiğimiz insanlardan biriydi.Tabiki böyle bir şeyi denememiştim ama denemeyeceğim anlamına da gelmezdi .
Bir şekilde aramazın da düzelmesi gerekirdi çünkü zaten bir yanım eksikken diğer yanımında eksik olması beni çok hırpalıyordu.Kaç gündür kendimde olmadığımı saymamıştım bile.Dikkat eksikliğim artmıştı.Her anlamda yanlış kararlar da almaktan korkuyordum.Hayatımda sayısı az olan insanları kaybetmekten de korkuyordum.Hem de bu öylesine büyük bir korkuydu ki sürekli uzaklara dalıp gitmemi sağlıyordu.
Yine düşünce girdabında boğulmuşken aklıma gelen fikirle sandalyemden kalkarak odamın dışına çıktım.Koridordaki bir askere Doğukan'ı çağırmasını söyleyip odama geri döndüm.Belki hemen gelmeyebilirdi canım daha fazla oturmak da istemiyordu.O yüzden pencerenin önüne doğru gidip dışarıyı seyretmeye daldım.Barkın Yüzbaşı ve timi dışarıda eğitim yapıyorlardı.Resmen kendini timime rakipmiş gibi görüyordu.Gerektiğinde ortak görevler ,ortak kararlar da verirdik ama bundan sonra bunun sıklığı azalacaktı.Çünkü bu durum Kazım Albay'ın da dikkatini çekmiş gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNZİBAT
General Fiction"Asker Kurgusu" Asker-Doktor🏚🩶 Bir ailenin ocağı yanmıştır yine. Kızlarının şehit haberi kasıp kavurmuştur ocaklarını. Sadece ailenin değil ,sevgilisinin de yüreği yanmıştır. Ama beş yıl sonrası yine ortalık darmaduman olmuştur. Bir havaalanı ay...