İyi okumalar. Yorumlarda buluşalım,İnzibat yolcularım.İnzibat benim inzivam hoş geldiniz dünyama.
*******
"Ölüm bizi ayırsada ,ben senden ayrılmam ayrılamam. Benim gözüm sende, gözler ayrılmazsa sevenler de ayrılmazmış ki zaten.Gözlerinde hayat bulduğum ama hayattan da koptuğum."
Tatil günlerimi oldum olası sevmezdim çünkü düşünme fırsatı yaratırdı. İnsanları, geçmişi, geleceği ve daha nicesini. Buna maruz kalmamak için askeriyedeki evrak işleri ile uğraşmaya karar verdim. Uzandığım koltuktan yavaşça kalkıp dinlenme odasından çıktım. Verilen baş selamlarına karşılık vererek arşiv odasına doğru ilerledim. Kapının kulpunu yavaşça indirerek içeriye girdim nihayetinde. İçeriye girmem ile telefonumun çalması bir oldu. Arayan Kazım Albaydı.
"Komutanım, buyurun emirlerinizi dinliyorum. "dedim çoktan hazır ol duruşuna geçmişken.
"Bahar bu sefer bir emir değil istekte bulunacaktım kızım. "dedi Kazım Albay merak sesinin ritmine yansırken. Sesi askeriyede olduğunun aksine hep yumuşak olurdu telefon konuşmalarında, görev sırasındaki konuşmalar harici, tabiki.
"Dinliyorum komutanım isteğiniz benim için bir emirdir her daim. "dedim. Bazı şeyler için derdik ki böyle gelmiş ve böyle gidecek. Kurduğum bu cümle de işte onlardan biriydi.
"Revire yeni doktorumuz ve hemşiremiz gelecek. Doğukanla havaalanına almaya gider misiniz?"
"Tabiki komutanım. Saat bilgisi vermeniz yeterli."
"16.30 da orada olsanız tamamdır."
"Emredersiniz komutanım, anlaşıldı. "dedim ve ardından telefonu kapattım. Evrak işlerini sonraya erteleyerek dışarıya çıktım. İlk işim Doğukan'ı bulmaktı. Doğukan kapalı alanlardan fazlasıyla nefret eden bir insandı bu yüzden onu ancak dışarıda bulabilirdim. Tahminimde şaşırmamış meşe ağacının altındaki bankta otururken bulmuştum onu.
Yanına biraz daha yaklaştığımda ayağa kalkıp, selam durdu ardından "Emredin komutanım. "dedi Doğukan.
"Komutanı at kenara Doğukan ve otur. Neden sivil değilsin? "dedim banka otururken.
Yanımda kalan boşluğa otururken" Her an görev gelecekmiş gibi hissediyorum bugün. Hem sivil olmadığım için komutan kelimesini atamam komutanım. "dedi komutan kelimesini özellikle bastırırken.
"Doğukan sinirlendirme beni. Adana damarım ortaya çıksın istemezsin değil mi? "dedim ciddiyetim had safhadayken.
"Komutanım ama siz Adanalı değilsiniz ki. Siz Mersinlisiniz. "dedi Doğukan bilimsel bir açıklama yapıyormuş gibi bir tavır takınırken.
"Tek sorun Adanalı olmamam mı yani? İki dakikada aklımı karıştırdın. Hazırlan beş dakikan var. Havaalanına gidiyoruz. Tam bir görev sayılmasada albayımın emri. Hislerin yine haklı çıktı. Beş dakikan başladı. "dedim direkt konuşmasına fırsat vermeden. Buna karşılık koşar adımlarla askeriyeye girdi.
Doğukan'ın ardından ben de adımlarımı arabamın olduğu tarafa doğru yönelttim. Süre tutmamıştım, bu dediğim sırf göz korkutmak amaçlıydı. İşe yaramıştı çünkü Doğukan üstünü düzelterek koşturarak yanıma geliyordu.
"Komutanım anahtarı alayım. Araba sürmeyi çok özledim ."dedi Doğukan bir bana bir anahtara bakarken.
Kaşlarımı hayırdır dercesine kaldırdım. Yine komutanım demişti ve bunu sivilken demişti.
"Bahar alabilir miyim anahtarı? "diyerek düzeltti cümlesini Doğukan. Başımla onaylayarak anahtarı uzattım. Doğukan fazla detaycı bir insandı bu bazen sinir krizi geçirmeme sebep olsada, Doğukan'ın yeri her zaman ayrıydı benim için. Kimseye anlatmadığım sorunlarımı bir o bilirdi, birde Allah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNZİBAT
Ficção Geral"Asker Kurgusu" Asker-Doktor🏚🩶 Bir ailenin ocağı yanmıştır yine. Kızlarının şehit haberi kasıp kavurmuştur ocaklarını. Sadece ailenin değil ,sevgilisinin de yüreği yanmıştır. Ama beş yıl sonrası yine ortalık darmaduman olmuştur. Bir havaalanı ay...