12.Bölüm:Lübnan

1.7K 104 49
                                    

Güzel yorumlarınızda buluşmak üzeree . Gözlük takınız yoksa Doğu'nun yakışıklılık mazaallah kör eder.Bu bölüm ön sözü de Bahar Komutanımızdan. İyi okumalar❤️❤️

***************

"Tek bildiğim şey, kalbi hassas olanlara dünyanın ağır gelmesiydi. "

Lübnan'da görevdeydik.Doğukan ve Furkan da yanımdaydı.Timin geri kalanı sahadaydı,karşımızda oturan silah kaçakçılarının deposunu patlatıyorlardı.Başlarında olup o zevki tatmak isterdim ama masa başında olmalıydım.Sinirlerim bir hayli üzerimdeydi çünkü regl olmuştum.Sancıdan ölecek gibi olsamda dimdik ayaktaydım.Gerçi ne zaman sinirlerim böyle değildi ki?Biraz tuhaf bir cümle olmuştu doğrusu.Bu sefer sahada değil,masadaydık.

Gösterişli bir otelde masa başındaydık,işimiz biraz diplomatikti yani.Üzerimdeki kıyafetler hiç benlik değildi.Siyah bir takım elbise,içime beyaz bir bluz ve beyaz bir topuklu ayakkabı giymiştim.Masanın başında ben ,sağ ve sol yanımda da Furkan ile Doğukan oturuyordu.

Onların hatırına bu topuklu ayakkabılar çekilirdi çünkü gerçekten takımları üzerlerine tam oturmuştu.Doğukan da zaten bir şeytan tüyü vardı,karşımdaki kadın bakışlarını Doğukan'dan çekmiyordu,çekemiyordu.Doğukan da bunu anlamış daha da etkisi altına alabilmek için ara ara bakıyordu.Fenaydı.

Furkan'ı çevirmen olarak göstermiştik çünkü ne benim ne de Doğukan'ın Arapçası yoktu.Ama bizde Türkçe konuşmuyorduk,kimliğimizi deşifre edemezdik.Arapça konuşamıyorduk belki ama İtalyancayı kendimizi anlatacak kadar biliyorduk.Furkan da karşı tarafa Arapça olarak çevirip söylüyordu.

Signora. Accettiamo la tua offerta, il denaro sarà subito sul tuo conto, ma prima dobbiamo vedere le armi. (Hanımefendi. Teklifinizi kabul ediyoruz,para anında hesabınızda olacak ama önce silahları görmeliyiz .)Dedim Furkan'a,Arapça'ya çevirerek iletti karşımda gözlerini oymadan rahat edemeyeceğim kadına.

Düşünür gibi yaptı kadın,cilveli bir şekilde kahkaha attı gözlerini Doğukan'a dikleyerek.Değişik bir gülüşle karşılık buldu Doğukan'dan.Fazla memnun olmuş gibi görünüyordu.

Se il bel signore passa un po' di tempo con me, perché no?( Yakışıklı beyefendi benimle biraz vakit geçirirse neden olmasın?)Diyerek kadının cümlesini bize çevirdi Furkan.Gülmemek için kendini zor tutuyordu.Benim hiç gülesim gelmemişti.Kadın resmen bakışlarıyla Doğukan'ı yemişti ama dile getirmesi de bir garip olmuştu.Şu anlaşmayı bir sağlayalım da ben senin o gözlerini oyuyor muyum yoksa oymuyor muyum görelim.

Doğukan istekli bir şekilde bakmıştı çünkü kadının yanına gitmesine gerek kalmadan istekli görünmesiyle işler çorap söküğü gibi çabucak hallolacaktı.Sonrasında oturup bir keyif kahvesi içebilecektik.

Tekrardan tutkunun göz döndürücü ve akıl kaybettirici bir şey olduğunu fark ettim çünkü kadının bakışları fazla tanıdıktı.Ben de Alp'e böyle bakardım,ortam ve zaman ne olursa olsun.Ama şehit haberinden sonra böyle bakmamıştım,bakamamıştım.O an kafama bir jeton düştü.Gayet de böyle bakmıştım.Köy okulu dönüşündeki gecede,bir an olsun unutamadığım o günde.

Önümde duran şişeden bir yudum su içerek zihnimi açmaya çalıştım.Başarılı mıydı?Tartışılırdı.

Sahte imzalar ve sahte isimlerle önce ben,sonrasında da Doğukan kağıtları imzaladı.

Amaranta'ydım şu an ölümsüz çiçek demekti.Doğukan da Enzo'ydu kazanan evin hükümdarı demekti.Sonucunda kazanacaktık çok yerinde bir isim olmuştu.

Zaman,el sıkışma zamanıydı ama öncesinde kulaklığımdan hafif cızırtılar gelmeye başladı,sonrasında ses net gelmeye başladı.

İbrahim'in sesiydi."Komutanım mekan ofline,havaya uçurduk.Bölgeden uzaklaşmak için emrinizi bekliyoruz."Dedi yüzümde geniş ve sahici bir gülümseme yer edindi.Zafer bizimdi.

İNZİBAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin