Üç ☣

23.6K 1.2K 51
                                    

3.Bölüm


"Ulaaan, uyanın lan teyze oluyorum!"

Ferda Hanım bir yandan kızını pencereden içeri sokmaya çalışırken bir yandan da yatakta uzanıp onları gülerek izleyen Cemre'ye tavsiyelerde bulunuyordu.

"Yavrum olmaz ki böyle en kısa zamanda kadın doğum uzmanına gidip kesinleştirmen gerek. Kendi bulgularınla, olur mu hiç?" dedi orta yaşlı kadın haklı olarak.

"Ferda anne, ben zaten şuan dışarıdan çocuk doktoru olmak için eğitimimi yapıyorum. Belirtileri çok iyi bilirim ama merak etme bende kesinleşmeden Ulaş'a söylemeyi düşünmüyorum zaten." Çiğdem'i gördükten sonra Ulaş kesinlikle delirirdi, biliyordu.

"Lan uyanın laaan" diye böğüren kıza Cemre gözlerini devirerek karşılık verdi.

"Çiğdem sende Emre'nin dediği gibi cidden hafif mallık var bebeğim. Saat 19.30. Kim uyumuş da uyansın bu saatte?" dediğinde Ferda Hanım kıkırdadı. "İyice Akın'a bağladın."

"Tamam, haklısın" diyen genç kız en sonunda içeri girdi. Ardından sıkıca en yakın dostuna sarıldı. "Peki ne zaman gideceksin doktora?"

"Yarın işimden vakit bulabilirsem gideceğim, zaten yakın arkadaşlarımdan biri kadın doğum uzmanı. Ona gideceğim."

"Ulaş'a ne zaman söyleyeceksin?"

Cemre eli karnında gülümsedi. "Zaten azıcık aklı var onu da baba olduğunu söyleyerek yitiremem. Kesinleşsin de, öyle söyleyeceğim."

"Ah yavrum hemen ben sana bir çorba yapayım" deyip ayaklanan Ferda Hanım'ı zar zor durdurabildi Cemre.

"Ferda anne, ben iyiyim lütfen. Az sonra Ulaş almaya gelecek zaten, yemeğe gideceğiz. Sende yorma kendini."

Ferda Hanım, kıza yaklaşıp saçını şefkatle okşadı.

"Ne yorması yavrum. Bilakis o yavrucağın doyduğunu bilerek rahatlayacağım ben."

Çiğdem annesinin kendi torunu olacakmış gibi sevinmesine ve Cemre'nin üzerine titremesine imrendi. Dilşah 6 aylık hamileydi, Cemre hamileydi. Hep teyze oluyordu valla.

O sırada evin zili çaldığında herşeyden habersiz Çiğdem'in babası Hamit Bey alt kattan seslendi.

"Ben bakarım hanımlar. Sohbetiniz koyu anlaşılan."

Sonradan kapının açılma sesini duydular. Ulaş, Hamit Bey'e halini hatırını soruyordu. Emre'nin sesini duyamayan Çiğdem gelmemiş olmasından şüphelendi. Annesinin sevgilisinden haberi vardı da babasının yoktu. Gerçi şüphelenmiyor değildi ama yine de sessizliğini koruyordu. Sonradan Emre'nin gür kahkahasını işittiğinde kendisininde gülümsediğinin farkında değildi. Ama sonradan bugün yaptığı öküzlük aklına geldi ve kendini toparladı.

Beraber aşağı indiler. Emre tekli koltuklardan birine oturmuş karşısındaki ikili koltukta oturan Hamit Bey ve Ulaş'a bir şeyler anlatıp gülüyordu. Muhakkak yaşadığı komik bir anıyı anlatmaya başlamıştı. Hanımlar içeri girince ayağa kalkıp selamlaştılar.

Ulaş karısını tutup dudaklarına çok kısa bir öpücük kondururken Çiğdem ve Emre sadece tokalaştılar. Anne ve babasının yanında sevgilisinin yanağına yapışacak değildi. Hem bugünden dolayı hala kırgındı. Gerçi öküz Emre'nin pek umurunda değil gibiydi ama.

Ferda Hanım'ın ısrarıyla akşam yemeğine kaldılar. Kahvelerini de içtikten sonra -Çiğdem, Cemre'ye kahve vermemişti, o ayrı konu- ayaklandılar. Herkes vedalaştıktan sonra Çiğdem, onları uğurlamak bahanesiyle dışarı çıktı ve arabaların yanına gidene kadar hiçbiri konuşmadı. Ulaş spor arabasının kilidini açtığında genç kız, dostuna sarıldı ve kulağına fısıldadı.

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin