Yirmi Dokuz ☣

23.6K 1K 139
                                    

Multimedia; Çiğdemce'nin gelin saçı. Yorumlarınıza tavım. :) Yumuduklaşmak üzere! 


29.Bölüm


Emre'nin hönkürüşüyle salona gergin bir sessizlik çöktü. Teyzeler damadın delirmiş olmasına mı yoksa benim hala hıçkıra hıçkıra ağlamama mı şaşırsalar bilemediler. Yine de müstakbel kocamın beni düşünerek yaptığını fark ettiğim bu ikazın beni tatmin etmesine izin verdim ama sadece iki dakika. Aksi taktirde Sema teyze -anne!- ve Suna Hanım kaş göz hareketleriyle yanımdaki adamı uyarmaya çalışınca Emre'nin yaptığı ayıbın bende farkına varmış ve örtümün altından tıslayarak "Sıçmılımaaaa!" diye ikaz etmiştim.

Emre ergen ergen homurdanıp bana döndü ve örtümü açacakken annem imdada yetişti. Mahalle teyzelerine bütün bir yılı geçirecek malzeme sunduğumuzdan bir an önce herşeyin olup bitmesini istiyordum. Makbule teyze bile tövbe çekip terslenmişti.

"Oğlum delirdin mi?" dedi annem ciddi sesiyle. Emre'yi ne kadar seviyorsa sevsin annem de nihayetinde Anadolu kadınıydı ve adet göreneklerin tam yerine getirilmesini isterdi. Şimdi Emre çevremizdekilere böyle çıkışınca o da mahcup olmuştu, halinden belliydi.

"Kızın yarım saattir içi dışına çıktı! Çok uzattınız" dedi taviz vermez nişanlım. Hala inadından caymıyor, annemle münakaşa ediyordu. Hatta Makbule teyze konuşmaya başlayınca anlaşılan tüm mahalle kadınlarıyla münakaşa edecekti.

"Evladım kız evinden ayrılıyor, sen neyine gocunuyorsun? Daha iki tur dönmedi millet"

"Ben gocunmuyorum, ailesi tabii üzülecek ama bu kadarı çok fazla. Ağlatmayın kızı daha fazla" dedi Emre laf uzatmada doçentlik yapmış şekilde. Herkese laf yetiştirirdi yani.

"Görülmüş şey değil" dedi mahalle kadınlarından bir kaçı. Toplu toplu fısıldaşmalar başlamıştı.

"İlk defa böyle bişey görüyorum"

"Eski köye yeni adet getirmişler"

"Çocuk da fazla mı dik kafalı ne?"

"Düşman başına kurşun"

Sonunda örtümü açıp tüm mahalle kadınlarına karşı kocamı koruma ihtiyacı hissettim. Tabi lan bende o kadınlara sevdiğim adamı yedirecek göz var mıydı?

"Kimsenin bıdır bıdır konuşmasına gerek yok! Emre gelenek, göreneklerimize hepimizden bağlıdır ancak onun söylemek istediği beni fazla ağlatmış olmanız!"

"Ağlamadan kız mı gidermiş?" dedi Şahika abla.

"Tamam bu mevzu uzamasın artık" dedi Suna Hanım ve çoğu kişiden onay mırıltıları yükseldi. Tam, tamam dedik devam ediyoruz falan derken tam örtüyü kafama tekrar örtecekler Emre müsade etmedi.

"Ağlatmak yok, kına yakılsın"

Herkes gına gelmiş gibi bir ses çıkardı ve kınayı getirip bana yakacakları sırada annemin öğütlediği gibi -az çakal değil bu kadın- avucumu açmadım. Kına tepsisini tutan Dilşah yüksek sesle -sanki göt kadar yerde kimse onu duyamıyormuş gibi- bağırdı.

"Gelin avucunu açmıyor!"

Emre bana doğru eğilip "Avucunu açsana lan?" dedi.

Kayınvalidem esprili bir tavırla abartıyla sağa sola bakınınca millet güldü. Dilşah avucumu açmayı bir kez daha dener gibi yaptı ama yine izin vermedim. Daha yüksek sesle konuştu.

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin