Otuz Üç ☣

29.1K 1K 161
                                    

33.Bölüm


Elimdeki geniş tabağa, patlattığım mısırları tencereden dökerken arada ağzıma bir iki tane atıp tadını tuzunu kontrol ediyordum. Hızlıca kenardan ellerimi yıkayıp geniş ve üzerinde her türlü abur cuburun yer aldığı tepsiye patlattığım mısırları da yerleştirip genişçe gülümsedim. Evimde, kocamla yapacağım ilk film partimizde her şey kusursuz görünüyordu. Emre içeride film seçerken beni de başından savmış ve mısırları halletmem gerektiğini söylemişti.

Akşam yemeğinde çorba ve ana yemek yemiş, son olarak da marketten aldığım tatlıları hüpletmiştik. Kocam tüpü yemek yapmadan önce getirttiği için pişirme konusunda sıkıntı yaşamamıştım. Emre çorbayı pek beğenmese de -açık açık yüzüme söylüyordu, affetmesi yoktu- ana yemek tabağımı güzel bulmuştu. Hatta pirinç pilavıma bayılmıştı. Tabii gariban bende o beğendi diyerek sevinmiştim.

Elimde tepsiyle odaya girdiğimde Emre'nin tam televizyonun karşısına konuşlandırdığı üçlü koltuğu görüp gülümsedim. Tam bir film hastasıydı ve affetmesi yoktu resmen. Günde 11 film izlediği, işsiz zamanlarını hatırlıyordum. Bi ara Lost dizisine de takılıp epey sabahladığı olmuştu. Bu sebeptendir ki televizyon kısmını kendi üstlenince o konuya karışmamıştım, aksi taktirde pek dizi falan izlemiyordum.

"Romantik bi film seçseydin bari" deyip elimdeki tepsiyi koltuğun önündeki sehpaya koydum ardından koltuğun en köşesinde oturan kocama rağmen diğer en köşeye de ben geçtim. Cıvıklık yapıp hemen kollarına akmak istemiyordum üstelik bana sarılacak olsa kendisi yakınlaşırdı zaten, böyle de saçma bi havadaydım işte.

"Ne romantiği lan?"

"Yani hani biz bi çiftiz, yeni evliyiz falan?" dedim anlamasını beklercesine kaşlarımı kaldırarak. Elindeki kumandayla televizyonun filme uygun ayarlarını yaptığı için dikkatini hiç bozmadan benimle cevaplaşıyordu.

"Bilim kurgu izleyeceğiz" dedi gayet ciddi sesiyle.

"O kadar da değil!" dedim ani karşı koyuşumla. Bu evdeki ilk akşamımdı ve film konusunda önerim alınmalıydı. Bilim kurgu filmlerini çok sevdiğini bildiğim canım kocam için bile taviz vermek istemiyor, hemen muhalefet oluyordum.

"Vıcık vıcık öpüşme sahneleri izleyemem!" dedi hala ekrandan gözlerini ayırmayarak. En sonunda bu tavrına sinirlenip aniden televizyon kumandasını elinden kaptım. Bi süre öylece ifadesiz bir şekilde durdu ardından ağır ağır başını bana doğru çevirip dilini dişlerinin arasından ısırdı bana sinir olmuşçasına. Ne tesadüf, fikrimi sormadığı için bende ona sinir olmuştum!

Makul olmaya çalışarak "İlk günüm ve benim istediğimi izlememizi öneriyorum. Başka bi sefere de senin dediğini izleriz, olmaz mı?" dedim.

"Ulan ben sana romantizm istemiyorum diyorum, sen bana bugün ilk günüm zırıltısı çekiyorsun" dediğinde ağzına kumandayla vurmak istedim.

"Zırıltı senin işemene derler!" dediğimde tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. "Tamam o şırıltı olacaktı ama şu an konumuz bu değil. Mantıklı konuşan biri varsa o da benim! Sen artık tek değilsin ve benim fikirlerime de önem vermelisin"

"Fikirlerine önem vermesem..." Oturduğumuz koltuğu gösterip "...bunu ve..." deyip başıyla misafir odalardan birinde yuvası bulunan Haydut'un olduğu odayı işaret etti. "... Haydut'u sana almazdım. Benim anlatmak istediğim zaten yeterince saçma sapan aşk dizileri bilmem neleri var ama bilim kurgu hayal gücünü geliştirir, insanın düşünme mekanizmasını genişletir. Bilim kurgu aynı zamanda insanlara hedef yaratır. Mesela Jules Verne 1865 yılında Ay'a Seyahat'i yazmamış olsaydı Amerika Birleşik Devletleri yine Ay'a giderdi belki ancak bu daha uzun bir zaman alabilirdi. Jules Verne toplumun ileri gelenlerinden biri olarak bir düş kurdu, bunu insanlarla paylaştı ve onu okuyan her çocuğun zihninde bir hedef yarattı. ABD'li her çocuk o kitabı bitirdikten sonra kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı ve orada bir ışık kütlesinden fazlasını gördü. Toplumsal bir amaç vardı orada; Günün birinde Ay'a gidebilme düşüncesi... Amerikan toplumunun zihninde tohumlaştı ve yeşerdi. Eminim ki Apollo projesini* yürüten bilim adamlarından pek çoğu küçükken o kitabı okumuştur. Bu yönden bilim kurgu izlemek iyidir, iyi. Hepsi artık klişeleşmiş ve birbirine benzeyen romantik filmlerden çok daha bilinçlendirmeye yöneliktir. Çağımız; bilgi, yeni bir şeyler ortaya atma eğilimi ve bilinçlenme çağı. Safı safına gelip gidecek değiliz, insanlık adına da bir şeyler ortaya koymalıyız."

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin