Yedi ☣

21.1K 1.1K 83
                                    

7.Bölüm

Çiğdem'den;

Elimdeki ürünleri katlayıp yerlerine yerleştirirken mağaza sorumlusu Sezin Hanım gelip duyuru yaptı. Neymiş efendim markamızın bu bayisi İstanbul'daki en iyi satışını yapmış bu sebeple müdürlerde hem teşvik etmek amacıyla hem de bizi kutlamak amacıyla bir parti vermeye karar vermişler. Tabii bunu duyunca Melo'yla birbirimize sarılıp sevindik falan, her zaman partiye giden kızlardan değiliz sonuçta.

Hıh tam da bu sebeple iş yerinden çıktıktan sonra Melo'yla kol kola girip çarşı pazar dolanmaya başladık. Partiye markanın kurucuları da geleceği için sıradan kot-tişört tarzı gidemezdik bu sebeple cici elbiseler almaya karar vermiştik. Gördüğümüz güzel bir butiğe girdik. Elbiseleri birbirimize göstererek fikirler alıyor, birbirimizin onayladıklarını köşeye -deneyecek olduklarımızın- yanına koyuyorduk. En sonunda eflatun bir elbisenin modeline tav olup onu denemeye karar verdim ve elimdeki eşyalarımı Melo'ya teslim edip kabine girdim. Güç bela üstümü değişmeye çalışırken -kabinlerde giysi denemeyi bu yüzden sevmiyordum, nefes nefese kalıyordum- telefonum çaldı ve dışarıya çıkamayacağım için Melo cevap verdi. Ne dediğini veya kiminle konuştuğunu pek anlayamıyordum ama kabinden içeri kafasını uzatıp elime de telefonu tutuşturdu. Şaşkınca baktığımı görünce de özür dilercesine gülümseyip omuz silkti.

"Haber verdin sanmıştım?" Ben 'ne?' kem küm derken ekrana bakıp KıroMan yazısını görmemle durumu anladım. Daha eve bile gidememiştim nasıl hemen yetiştirebilirdim ki? Üstelik her otu boku sevgilisine söyleyen kızlardan değildim sonuçta anne ve babamdan bile izin alacak yaşı çoktan geçmişken sevgilime hesap vermek bana anlamsız geliyordu. Tamam önemli hissediyor insan, bi egosu hoşlanıyor falan ama ileri durumlarda kavga da çıkmıyor değildi.

"Alo?"

"Alo mu? Alo deme kızım bana. Seni ne güzel atlattım de, partilere gideceğimi senden gizledim de." diyen Emre'nin sitemli sesini duyunca göt kadar kabinde zaten sıcaktan ter basmışım bi de ağır vaka şizofren sevgilimin tribini hiç çekemeyecektim.

"Ne saçmalıyorsun olum sen? Daha bugün duyurdular parti olacağını. Eve döndüğümde haber verecektim."

"Sende hiç sevgilim yurt dışında gelemem demedin yani?"

"Pardon? Cezaevine girmiş mahkum yakınları gibi oturup karalar bağlamayacaktım heralde." dedim elbisenin eteğini çekiştirip bir yandan da telefonu omzumla kulağım arasında sıkıştırmaya çalışarak.

Karşıdan gelen sevgilimin gülüşünü duyunca rahatladım.

"Şaka yaptım, oturup karalar bağla demedim zaten. Hem benimde parti işi var zaten, yeni genel müdürlerinin gelişi şerefine!" deyip kasım kasım kasıldı.

Öte yandan parti mi dedi o? Ve Çiğdem Holmes olayları çözer;

Emre yakışıklı, pervasız ve kariyerinde hızla yükselmeye başlayan -parmağı da yüzüksüz- bir erkektir. Parti esnasında ne Apriller, ne Amandalar, ne Emilyler yavşamaktadır ve saf, masum Emre-cik herşeyden habersiz bir kenarda içkisini yudumlamaktadır. Kötü kadınlardan biri içkisine ilaç atmış ve kötü emellerine onu alet etmeye yemin etmiştir. Genç adam fenalaşınca kötü kadın devreye girip evde ağrı kesicim var diye körpecik adamı kolundan tuttuğu gibi evine götürmüştür. Eve girdikleri ansa kötü kadın daha da çirkefleşip gencecik bedene zorla sahip olmuştur.

Bir anda kendime gelip telefona ciyaklayarak "Hayır, hayır, hayır!" diye bağırmaya başladığımı Melo endişeyle kafasını kabine sokunca anladım. Ama baktı iyiyim geri çıktı. O sırada körpecik Emre de anlamsızca mırıldanıyordu.

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin