Otuz Yedi ☣

26.7K 1.1K 125
                                    

37.Bölüm


Anneme kapıyı açarken utançtan ölmek hatta gebermek üzereydim. Açık saçlarımı önüme düşürmüş, kadının gözlerine bile bakamıyordum. Daha sarılıp elini bile öpememiştim oysa Emre gayet rahat bir tavırla "Hoş geldin Ferda anne, ne güzel oldu geldiğiniz" deyip annemin yanaklarını öpmüştü.

İçeri geçtiğimizde kocam salona doğru yürüyüp annemle beni kısa bir süre yalnız bırakma inceliğini gösterdi. Utançtan kavrulurken en sonunda vestiyere çantamı asıp dönüp anneme sarıldım. O da sımsıkı bana sarıldı, saçlarımı kokladı. Hemen hemen her gün telefonda konuşmamıza rağmen onları çok özlemiştim. Babamın da gelmiş olmasını dilerdim ancak az önceki sahnenin üzerine gelmemiş olması çok daha memnun etmişti.

"Geleceğini haber verseydin keşke anne?" dedim tamamen iyi niyetimle.

"Sizi kapılarda öyle görmezdim değil mi?" deyip hafiften dokundurdu. Tamam, kocamdı ama annemin de klasik her Türk kadını gibi belirli edep görgü kuralları vardı. Gerçi o bende de azıcık vardı ama kocamın beni ne ara kucakladığını bile anlayamamıştım ki!

"Yok anne valla ondan değil. Havaalanından karşılardık, daha rahat gelirdin" dedim gülümsemeye çalışarak.

Mutfağa doğru yürüdüğümüz sırada "Zaten köpeğini yolladığımızda adresinizi öğrenmiştim, sürpriz yapayım dedim ancak bana sürpriz oldu" dedi iğnelemelerine devam ederek. Zaten iğneleme konusunda annemin üzerine kimseyi tanımıyordum. Kadın dövse daha iyiydi, laf sokuşturması bana daha beter geliyordu.

"Annecim, lütfen. Utançtan ölüyorum zaten"

Mutfağa girdiğimizde hemen dolaptan su çıkarıp anneme uzattım, içmek ister diye. Tahmin ettiğim üzere susamıştı ve kabul edip mutfak sandalyelerimizden birine oturup suyunu içti. Üzerinde nar çiçeği bir gömlek, altında ise beyaz bir pantolon vardı.

"Benden başkası görse, ne diyeceksiniz kızım?" dedi elindeki bardağı masaya koyarak. Hemen onun karşısındaki sandalyeye çöküp elini avucumun içine aldım ve öptüm. Annemin azarlamalarını bile özlemişim, ne diyim. Evlilik çok başkaymış. Önceden olsa 'Aman anne boşver ya milletin ne diyeceğinden' falan derim ancak şimdi aramızda huzursuzluk çıkarmak istemediğim için güzel güzel cevaplar veriyordum.

"İlkti bu, gerçekten. Ben... ben... anlayamadım anne. Daha fazla konuşturma lütfen" dedim gözlerinin içine bakarak. Sonunda gülümseyip ellerimi sıktı.

"Kocan kızım, seni bilmediğim herifle basmış değilim. Evli barklı kadınsın hesap vermeni de isteyecek değilim. Kocanı da tersleyecek değilim ancak dikkatli olun yavrum, daha çok toy zamanınız anlıyorum..." dediğinde annemle bunları konuştuğum için adeta ölecektim. Emre yanımızda olsaydı kesinlikle de ölürdüm! "... ancak az daha dikkat edin" dedi göz kırparak. Ardından kollarını uzatıp "Gel bakalım bir de baban için sarılayım" deyip sımsıkı sarıldı.

Geri çekildiğimizde "O neden gelmedi?" dedim merakla.

"Aman herifin kırk yıldan sonra uçak korkusu azdı. Her yere otobüsle gidiyor ya, bende kalp var deyip durdu. Benim de içim rahat etmediğinden, yolladı beni git bak ne durumda kız diye. Gördüm, gördüm seni de çok iyi gördüm" deyip bilmiş bilmiş dalga geçercesine başını salladı.

Sonunda annemin çok da büyük bir tepki göstermediğinden gevşeyerek -rezaletti yalnız!- gülümsedim. "Çok iyiyiz. Alıştım ancak sizi de özlemiyor değilim. 6-7 ay falan kaldı şurada, sonradan Türkiye'ye temelli dönüş yapacağız."

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin