1O.Bölüm
"Yalan söyledin kızım bana, yalan!" diye hönküren Emre'ye durumu izah etmeye çalıştıkça çıldırıyor, oraya buraya saldırıyordu.
Elimden tutup parti mekanından çıkarması ve arka sokaklardan birine girip beni duvara yapıştırması bir olmuştu. Sevgilimin -bu sinir harbine bakılırsa her an ex sevgili olabilirdi- en sevdiğim huylarından biri de buydu. Eğer tartışacaksak bunu toplum içinde yapmaz bulabildiği en kolay ve kimsenin olmadığı yere sürüklerdi. Gerçi şu an ki haline bakınca etrafımızda birkaç kişinin olmasını yeğlemiyor değildim.
"Emre ben bak sen bir keresinde-"
"YALAN SÖYLEDİN ÇİĞDEM!"
"Ya tamam bi dur bak-"
"BUGÜN BURADA OLMASAM BENİ AYAKTA UYUTACAKMIŞSIN LAN!"
"Canım bak cidden-"
"BEN SANA NASIL GÜVENİP GİDECEĞİM ŞİMDİ?!"
"Ulan bir dur!" deyip sonunda götüm yırtılasıya bağırdım. Tamam haksızım ama izah etmeme bir izin ver be adam!
"NE DURACAĞIM BE! KIZ 'SAVAŞ' DEYİNCE BEYNİMDEN SİKİLMİŞE DÖNDÜM ULAN!" deyince aslında o deyimin 'beyninden sikilmişe değil, beyninden vurulmuşa dönmek' olduğunu anlatmak isterdim ama şu an ne yeri ne de zamanıydı.
"İzah etmeme izin verecek misin?" diye sakince sorduğumda önümde ileri geri yürümeye başlamıştı.
"HAYIR VERMEYECEĞİM! BÖYLE BİR YALANIN İZAHI OLAMAZ!" diye kükrediğinde ürktüm. Bu çok çok sinirli bir Emre'ydi. Sakinleşmesi ve bizim daha sonra konuşmamız gerekiyordu ama şimdi 'ben gideyim' falan desem beni burada gırtlaklardı.
"Sen yurt dışındaydın ve ne bileyim aklın burada kalmasın istedim. Üstelik öyle düşündüğün gibi götümden ayrılmadığı falan yok. Şu ana kadar bir rahatsız etmişliği de yok." dedim sakince konuşarak. Hayret adeta kelimelerimi seçerek konuşuyordum ve işin ilginci Emre de sakince beni dinliyordu. Baktım dinliyor usulca devam ettim. "Melo'nun abartması işte. Bak tamam daha fazla yalan yok o yüzden söylüyorum; Savaş hoşlanıyor benden-" deyince bu bi kişnedi bişey oldu bende anlamadım.
Aniden ileri atılıp mekana girmek isteyince koşup bunu durdurmaya çalıştım. Ama her adımında beni ezercesine kenara savurup içeri girmeye çalıştı. İçeri girer ve Savaş'ın ağzını burnunu kırarsa tüm işi falan mahvolurdu. Markanın üst düzey yöneticisi parti de rezalet çıkardı diye kariyerini bitirirlerdi. Her ne kadar bu iş yüzünden yurt dışında yaşamaya başlamış olmasına öfkelensem de benim yüzümden böyle düşüncesizce davranmasına izin verecek değildim. Kendimi önüne attım.
"Bak bi sakin ol!" Beni dinlemeyip içeri girince peşinden koşturdum ve tam merdivenlerden inecekken son çare bu diyerekten kendimi sevgilimin kollarına bıraktım.
Ben bayılma numaramı gayet iyi bir amaç doğrultusunda gerçekleştirirken Emre kavgayı mavgayı unuttu beni kaptığı gibi kucağında dışarı çıkardı. Öyle böyle demeyin rolüm gerçekçi olsun diye de kafamı candan çekilmişim gibi savuruyorum falan, dehşet öfkeli sevgilim anında bi panikledi bi panikledi. Arabayı getirin çabuk, diye bağırmalar falan. Az kalsın rolümü unutup kafamı kaldıracak ve kıkırdayacaktım.
Neyse ki gelen acayip pahalı arabaya -Emre'nin arabası değildi- beni bindirdi. Kendisi de şoför koltuğuna geçince patanaj atarak kalktı. Oyunumu biraz daha sürdürüp mekandan yeteri kadar uzaklaştığımıza karar verince tek gözümü açtım ve sakince konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KıroMan (3)
Hài hước2015* (Başka Bir Lise Hikayesi ve Sev Yeter hikayelerinin üçüncü serisidir)