En uzun bölüm ünvanı, bu bölüme geçti. Keyifli okumalar yumuduklar!
@TrashyHeartless ile keyifli bir röportaj yaptık. Dileyenler Aleyna'nın profilinden bakabilirler. İyi hafta sonları! ;)
45.Bölüm
Tabağımdaki çekirdekleri gözüm dönmüş bir halde hızlıca çitlerken kabuklarını da Emre'nin gıcık olduğu gibi püskürterek çıkarıyordum. Adi herif, çekirdek bile sevmiyordu! Çiğdem'i nasıl sevmezdi! Çekirdek sevmemesinden anlamalıydım, bu ilişkinin acayip inişli çıkışlı olacağını. Fakir eroini sonuçta, elinize alınca dudaklarınız kabarana kadar bırakamıyordunuz. Üstelik kocam alınca daha bir tuzlu geliyordu!
Çıkıp gitmesinin ardından akşam yemeğine gelmeyeceğini anlamış, o sofraya oturtmanın tek yolunun bu olduğuna karar vermiş ve yüzsüzlük yapıp 'canım çekirdek çekti' diye mesaj yollamıştım. Gayet net, kısa ve ciddiydi mesajım. O cevap bile vermemişti! Hayır, dargınsan arkadaşım başını alıp gidemezsin. Ben gitmeyeceksem, sende gitmeyecek ve bu kaknem suratımı çekeceksin! Boş yere trip atmıyorum burada sonuçta. Bir de bi umarsamamazlık havaları var ki şeytan diyor şu elindeki kumandayı al götüne sok! Ben burada deli gibi harmanlanırken nasıl sakin kalabiliyordu?
Erkek milletinin en pis olduğum huyu budur işte. Ben aramız dargın olunca uyku bile uyuyamıyordum ama beyefendi basketbol maçlarını ağzını ayırarak izlemeyi biliyordu! Emsal abla da kendi tabağı önünde çitlerken hırbo kocam televizyonun sesini yükseltti. Bunu Çiğdem sesinden rahatsız olduğu için yaptığını biliyor, içten içe diş biliyordum. Artık çekirdeğin ırzına geçmiş bir vaziyette çitlerken bu akşam belki de ilk kez bana baktı ve bu bakışların anlamını, 30 saniyede çözdüğüm kolay matematik soruları kadar hızlı bir şekilde çözümledim. Sert ve ters.
Aynı bakışı ona atıp çitlememe devam ettim, o ise paşa paşa maçına geri döndü. Ne, tartışma mı yaratmak istiyordu? Gelsin, gelsin buna istekliydim zaten! Dişe diş, kana kan, intikam intikam! Bu goy goylarımın yanı sıra onun da haklı olduğu yerler olduğunu biliyor ama gururuma yediremiyordum. Beni yalan söylememe rağmen affettiğini tabii ki unutamazdım, unutursam bencillik olurdu. Aksi taktirde aklım hala o kızın bakışlarında, şiş karnımla, elimdeki çekirdekleri o kızın bedeniymiş gibi çatur çutur ağzımın içinde parçaladım. Belki de evliliğe varabilecek olan bu meseleyle ilgili ne olursa olsun haberdar olmalıydım! Belki o an değil, sonradan ama mutlaka bunu bilmeliydim ben. Kendime yediremediğim nokta; buydu.
Anlaşılan o ki o da benim haklı olduğum noktaları bulma zahmetine girmemişti ki sanki tüm suç bendeymiş gibi bana tavır alıyordu. Zaten Emre'ye bağırıp çağırıp sonradan ondan özür beklemek saçmalıktı. Kendisine bağrılması, Sema annenin de tasdiklemesi üzerine çocukluğundan beri onda takıntı oluşturmuştu. Bağıranlara karşı acayip tepkiliydi ki Sema anne bir keresinde ona bağırdığı için 1,5 ay kendisiyle konuşmadığını söylemişti. Benim annem olsa, öyle trip atacağım götümde terlik patlatır Emre Erbay'ın her nazı çekiliyordu oh! O herkese -özellikle bana- sesini yükseltebiliyordu ama kendisine gelince bağırılmamasını istiyordu! O da iyiymiş he. Valla bu bana 16 - 17 yaşımdaki halimi hatırlattı benden demesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KıroMan (3)
Humor2015* (Başka Bir Lise Hikayesi ve Sev Yeter hikayelerinin üçüncü serisidir)