Yirmi Yedi ☣

21.5K 1K 116
                                    

27.Bölüm


Kanım adeta çekilmiş bir halde ayakta dikilirken oradaki herkese rezil olmama mı yoksa Songül teyzenin kibirli bakışlarına mı yanayım bilemedim. Hayır, niye kek-poğaça değil de sarma ha neden? Pasta-börek işlerinde doktoram varken sarma işinde anca küçük bir çocuğun 1.sınıfta okuma-yazmayı öğrenme becerisine sahiptim!

"Aa olmaz teyzoş, Çiğdem bana gelinliğini gösterecek" diyen Emsal ablaya öylesine minnettar kaldım ki onun beni kurtarmak için böyle birşey söylediğini biliyordum çünkü gelinliği onlarla almıştık. Teyzenin homurtuları eşliğinde mutfaktan çıktığımızda derin bir nefes verdim ve Emsal ablaya mahçupca gülümsedim.

"Çok beceriksizim ve sen bunu biliyorsun" dedim ellerimle yüzümü kapatarak. Ellerimi ellerinin arasına alıp yüzünü açtı ve gülümseyerek konuştu.

"Ve senin bir şeyler yapmaya başladığını da biliyorum. Annen anlatıyordu yeni yeni mutfağa girmeye başladığını. Emin ol bende, annem de bunu yadırgamadık. Hatta annem de evlenmeden önce seninle aynı durumda kalmış. Ama sonradan sonradan yavaş yavaş yapmaya başlamış, çekinecek birşey yok yani"

Bir abla gibi sarıldım Emsal ablaya. Çok tatlı ve çok iyi biriydi. İçimi rahatlatmak için durup benimle konuşuyordu. Emre'ye böyle abla o öküzlükle fazla bile gelirdi ama onun sayesinde böyle bir ablaya sahip olabildiğim için mutluydum.

"Hadi gidelim içeri. Yaprakta bitmek üzereydi, bitirmişlerdir" deyip mutfağa yeniden girdi. Ayak sürte sürte mutfağa girdim ve Emre'nin teyzesinin gözüne batmak istemeden, yerde oturan gençlerin arasına oturdum. Annem 'iyi iş yaptınız' diyerek kızlara da çay verdi. Ortam fazla ve dostlar yanımda olunca bende açık bi çay içmek istedim, normalde pek çay içen biri değildim. Çaycı olan Emre'ydi.

Büyükler bir, genç kızlar bir oturmuş sohbet ederken arkadaşın anlattığı komik bir anısına güldüm. Hala bekar olan ama sevgilisi olduğunu bildiğim Beren ortaya evlilik sonrası kadın-erkek ilişkisi üzerine bir yorum attı ve hemen herkes bir yorumda bulundu. Çoğu adam benim isteklerimi yapmak zorunda dese de bazıları herşey beraber diyordu. Beren gülümseyerek "E gelin kız, sen ne diyorsun?" dedi. O anda zaten en yakın gidici ben olduğum için benim düşüncelerimi merak ettiklerini anladım.

"Önceden bu konularda çok katiydim. Yok bana karışamaz, istediğimi giyerim, izin almak zorunda değilim, sahibim değil. O kadar çok bu düşüncelerle büyümüşüm ki aslında öyle olmadığımı Emre'yle çıktığımızdan beri anlamışım. Ben bir kadınım ve doğam gereği korunmak, sahip çıkılmak isterim. Belki çok güçlü kadınlar vardır kimseye ihtiyaç duymayan ama açıkçası ben öyle biri değilim. Çoğu kararı eşimle beraber vereceksek bile bazı konuları sadece ona da bırakırım çünkü ona güveniyorum."

Bazıları itiraz etse de beni değiştiremeyeceklerini biliyor olmalıydılar. Herkesin kendi görüşü ve yaşam standartlarıydı tabii ki. Erkeklere hiç güvenmeyenleri bile vardı aralarında çünkü onlara güven verecek kişiler daha karşılarına çıkmamışlardı. İşte öylesi adamı bulunca hiç bırakmayacaktın. Emre'yi tüm dengesizliğimize rağmen bırakmamıştım.

Bir anda sağ omzumda hissettiğim ıslaklıkla yerimden sıçradım ve kolumun cayır cayır yandığını hissetmemle telaşlandım. Mutfakta bağırış çığırış koparken Emre'nin teyzesi gayet soğukkanlı bir şekilde buzu koyup annemden şeker istedi. Şeker de gelince başıma toplanan herkesi öteye kışkışladı ve omzuma şeker sürttü. İlk başta canım çok yansa da kimseyi telaşlandırmak hele ki annemin dolan gözlerini görünce onu da daha fazla üzmemek için birşey söylemedim.

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin