Kırk ☣

29.1K 1K 110
                                    

40.Bölüm


Yatak odamızda son hazırlıkları tamamlarken dolap ve yatağın üzerindeki bavullara git gel yorulmuştum. Geniş yatağın üzerine oturup soluklandım ve nemlenmiş yüzümdeki saçları kulağımın arkasına tıkıştırdım. Cemre'nin doğumu öncesinde Türkiye'ye gidip dostumun yanında olmak istemiştim ve neyse ki Emre de bu konuda bir şey dememişti. Daha 2 hafta sonra falan doğum olacağı için kocam beni erkenden gönderip kendisi son 2-3 gün öncesinde orada bulunacaktı. Doktorumuzdan aldığımız raporla bugün akşam vakti uçağa binip Türkiye'ye gidecektim.

"Lan sen daha gitmeden beni özledin kadın" diyen kocamın sesiyle başımı arkaya çevirip odamızın kapısına omzunun tekini yaslayıp kollarını bağlamış adama baktım. Alaycı ve piçimsi gülümseyişi ne yazık ki endişesini ört pas edemiyordu. Yanımda gelmek hatta beni bekletip kendisi gideceği zaman beraber gitmemizi kaç kere söylemişti ama Çiğdem Erbay'a laf dinletmek mi? Şakasınız siz.

"Öyle böyle evliliğimizden beri ilk defa ayrı kalacağız. Türkiye'ye de ilk defa gideceğim, webcamdan göründüğü gibi değil herkese sımsıkı sarılacağım" diyerek bitkince gülümsediğimde Emre yaslandığı kapı pervazından kendini çekip doğruldu ve çalımlı yürüyüşüyle yanıma gelip oturdu.

Artık kendini belli eden karnım göbeğimde balkon oluşturmuşken kocam her geçen gün daha fit, daha seksi, daha yakışıklıydı! Kahrolsun herif sen artık aile babasısın! Senin de balkon yapmış olman hatta dertten saçlarının kırlaşmış olması gerek! Bu ay bebeğin mamasının, bezinin parasını nasıl karşılayacağım diye dertlenmen gerek! Ancak adam hala lise yıllarımızdaki gibi dipçik gibi yıkılmamış ayaktaydı. Tek yumrukla ne de indirmek isterdim onu yere. En azından ben böyle göbişlenirken adaletli olurdu.

"Ulan var ya seni tek bırakmak hiç içime sinmiyor. 4. aya kadar bile nasıl geldin bilemiyorum ama bundan sonrasını da kazasız belasız geçirirsin inşallah" diyen kocamla içimden amin dedim. Sonuçta bilinen şeydi, gizlemeye gerek yoktu.

Öte yandan bir keresinde altıma tayt giymeye çalışırken yeri boyladığımı, perde takmaya çalışırken sandalyeden düştüğümü ve mutfakta az kalsın koluma kalıcı bir yanık izi bırakabileceğimi kocama söylemedim. Dediği kadar da kazasız belasız geçirmemiştim ancak artık onun sinirlerini hoplatmamak, aklının bende kalmamasını sağlamak için geçiştirir olmuştum.

"Lan sen beni de mi düşünür oldun, oy oy" deyip gülümsediğimde aynı şekilde gülümsedi.

"Oğlumu desek daha doğru olacak sanki" dediğinde onu boğazlamak istedim. "Sen kedi gibi 9 canlı olabilirsin ama annesinin karnında korunmaya bekleyen oğlumun sadece tek canı var Çiğdem. O, sana emanet"

"Aman hiç düşünme beni zaten" deyip başımı diğer yöne çevirdiğimde gülerek eğilip boynuma öpücüklerini kondurdu. Bir yandan da beni ayartmaya çalışıyordu.

"Uçağa 4 saat var"

"Eee?"

"Oğlumla oynamak istiyorum" dediğinde bebeğimizi böyle pis emellere alet ettiği için kolunu çimdikledim. Pis pis gülerek geri çekilirken ellerimi korumak ister gibi karnıma örttüm.

"Hamile bir kadını ayartmaya çalışıyorsun!" diye isyankâr bir şekilde inlediğimde bu seferde yanağıma dudaklarını sürtmeye başlamıştı.

"Başarıyor muyum?"

"Evet"

Beni yatağa doğru uzandırıp üzerime eğilirken "Dürüst karım benim" dedi ve öpücükleri göğüslerime doğru yol almaya başladı. V yaka bir tişört giyindiğim için bir süre tenimde dudaklarını sürttü. Hain koca! Öpse bu kadar delirmezdim aksine beni delirten gösterip vermeyen halleriydi!

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin